Yazan: Turgut Koçak 29 Mart 2012
Bay Tayyip’e göre darbe yapılır işbaşına gelinirse diktatör, seçimle işbaşına gelinirse demokrat olunuyor. Malum, kendisi milli iradenin çoğunlukla işbaşına getirdiği lider ya kendisine bu yüzdendir ki, demokratlığı yakıştırıyor ve hatta ileri demokratlığı. Gerçekten de 10 yıldır işbaşında olan Bay Tayyip iktidara geldiği günden bugüne yapmadığını bırakmadı. İşçilerin, emekçilerin kısaca halkın anasını ağlattı. Bu yüzden kendisine “anamızı ağlattın” diyen bir çiftçiye; “Ananı da al git” diyerek tarihe veciz sözünü geçirmiş oldu. Bay Tayyip’in iktidarı ile birlikte talan, sat sav, kazan kazandır, işten at, yok pahasına çalıştır, sendikaların köküne kibrit suyu dök, iktidarına eleştiri yöneltenleri bir punduna getirip at içeri, hukuk olsun guguk, sosyal devlet ilkesi akıllara bile getirilmesin, halkı kuru ekmeğe muhtaç hale getir Fakfuk fonların kapısında dilenciye çevir, hak isteyeni al polis sopasının altına, ver gazı, sık suyu, sokaklar polislerce kesilip sıkıyönetim günlerine rahmet okutsun sonra da çık demokrat memokrat olup Suriye’ye ve başka ülkelere zarzurt et dur.
AKP iktidarı 28 Şubat’ı rövanşını alacağız savıyla 8 yıllık eğitim sistemini kesintili 12 yıla çıkararak 4+4+4 eğitim anlayışını getirmek istiyor ya, önce meclis komisyonunda başlattı zorbalığı. Kendi çoğunluğuna dayanarak komisyonda geçiriverip TBMM’nin gündemine getirdi. TBMM Başkanı Cemil Çiçek her dönemin adamı olduğu için gündeme getirilen bu teklifi görüşülmesi için yeniden komisyona havale etmesi gerekirken elinde bir şey olmadığını açıklayarak görüşülmesine olanak sağladı. Dolayısı ile böylesine yaşamsal bir yasa teklifi karşısında ülkenin duyarlı kesimleri ayağa kalktı. CHP bu yüzden Grup toplantısını mitinge dönüştürerek Tandoğan’da gerçekleştirdi. Egitim-İş üyeleri ülkenin her yerinde sözü geçen yasayı protesto ettiler. Demokratik haklarını kullanan öğretmenlerimiz birçok yerde polis engeliyle karşılaştı.
28 Mart Çarşamba günü ise KESK’e bağlı Eğitim-Sen ve birçok demokratik kuruluş ülke genelinde iş bırakarak demokratik haklarını kullanmak üzere Ankara’ya gelmek istediler. Ankara’nın hemen büyük bir bölümü polis işgaline alındı. Kente girmek isteyen öğretmenleri güvenlik kuvvetleri kent dışında durdurarak Ankara’ya sokmadı. Girenler ise hemen her yerde polis kıskacına alınarak etkisizleştirildi. Uzun bekleyişe karşın polis göstericilerin demokratik haklarını kullanmalarına olanak vermedi. Arkasından da polisin o bildik şiddeti geldi. Öğretmenlerin üzerine tazyikli su sıkılıp biber gazı atıldı. Deyim yerindeyse Ankara sokakları polis marifetiyle savaş alanına çevrildi. Soğuk bir Ankara gününde öğretmen ve yurttaşlara polis orantısız güç kullanarak pek çok kişiyi sırılsıklam etti, gaza boğdu, sopaladı. İzmir’de de polisin tavrı Ankara’dakinden farklı değildi. Orada da polis kanının son damlasına kadar orantısız güç kullandı.
Siz benim orantısız güç kullandı dememe bakmayın. Bu söz bana ait değil, 29 Mart sabahı çıkan gazete başlıklarında yer alıyor. Bu da demek oluyor ki, hemen her zaman polis güç kullanabilir yeter ki, kullandığı güç orantısız olmasın. Bu nasıl bir anlayıştır? İnsanlar demokratik haklarını kullanıyorlar diye polis istediği zaman orantılı güç kullanabilecek. Polise böyle bir hakkı kim veriyor acaba söyler misiniz kim veriyor? Hem öyle gazete başlıklarına da bu sözü atıp durmayın; öyle ya polis demek ki, güç kullanmak hakkımız diye düşünür oldu. Bu yüzden de sıradan bir gösteride bile polis güç kullanmaktan kendisini alamıyor. Ya Allah Bismillah deyip yükleniyor ortada kim varsa.
İşin özü bizler siyasi literatürde kullanılan sözcüklerin anlamını bile kavramaktan uzak hale getirildik. Diktanın ve diktatörün ne olduğunu bile bilmiyoruz. Bay Tayyip konuşuyor insanlarda yaşadığı ortamın demokratik bir ortam olduğunu sanıyorlar. Yukarıda Bay Tayyip’in bakış açısını dile getirdik. Seçimle işbaşına gelinirse diktatör değil demokrat olunuyormuş. Darbe ile gelindiğinde ise diktatör. Bu tespit doğru mudur acaba? Bizce bu yaklaşım koskoca bir yalandır. Çünkü Almanya’da Hitler işbaşına seçimle gelmiştir. Bu örneğimiz üstelik de tek bir örnek de değildir. Ya Bay Tayyip’in davranışlarına ne demeli? Talimatı verdi Seul’e uçtu. “Dönünceye kadar işi bitirin”. AKP iktidarını ve başındakileri diktatör olarak nitelemek için sayısız örnek vermek olası. Demokrat olarak nitelemek içinse tek bir örnek bulan beri gelsin.
Üstelik bu yazıyı yazdığım şu an Ankara sokakları her an polisin güç kullandığı bir arenaya dönüşebilir. Polis protestoculara buyurun gösterinizi yapın demek yerine sürekli olarak; “yaptığınız eylem kanunsuz dağılın” deyip duruyor. Arkasından ne gelir dersiniz belki de şu an polisin güç kullanması başlamıştır bile.
Bay Tayyip’e bağlı olduğu güç odakları “demokrat” diyebilir. Ancak bizler yukarıda belirttiğim anları yaşayanlar olarak ortada ne yasa ne de demokratça bir davranış göremiyoruz.
Öyleyse Bay Tayyip demokrat mıdır, diktatör mü?
YANIT:
Diktatördür hem de en alasından…