Yazan: Turgut Koçak 23 Eylül 2015
Devrimcilerin ilkesi olur, doğru. Ancak sosyalistler devrimcilerden kat kat daha ilkelidirler, ilkeli olmak zorundadırlar. Örneğin şu Vatan Partisi; devrimci değildir, sosyalist hiç değildir. Bu partiye dense dense nasyonal sosyalist denir ki, bu da bildiğiniz gibi faşist demektir.
Bu parti hemen her fırsatta CHP’ye demediğini bırakmamış, CHP’nin vatan satıcısı olduğundan tutun da PKK ile işbirliği yaptığına kadar her şeyi ama her şeyi her fırsatta söylemiştir. Bütün bu gerçeklere karşın Doğu Perinçek, gidip CHP’nin kapısını çalmış ve bazı isteklerde bulunmuştur. Bu istekler yerine gelmeyince de makarayı geriye sarıp eski suçlamalarının hem de katmerlisini CHP için söylemeye başlamıştır.
Diyelim ki, CHP böyle bir partidir, peki o zaman nasıl olmaktadır da CHP’nin kapısını çalıp ittifak önererek ya da ne bileyim milletvekili isteğinde bulunarak Kılıçdaroğlu ile İstanbul’da bir otelde yarım saati aşkın bir süre görüştünüz?
Bu görüşmede ne konuştunuz ne konuşmadınız merak bile etmenin gereği yok. Ancak diyelim ki sizin önerilerinize sıcak bakılmış olsaydı ve de olur denseydi bugün aynı eleştirileri CHP için yapacak mıydınız? Yapmazdınız, çünkü sizin ne haritanız ne de pusulanız var. Bir başka deyişle ne huyunuza ne de suyunuza gidilir. Bugün ak dediğinize kolaylıkla kara diyebilir 180 derece çark edebilirsiniz.
Kırdığınız yumurta bir değil iki değil hangisini yazalım ki? Size devlet katında bir protokolde yer verilmeye görsün hemen koşarsınız. Nitekim bir şehit cenazesinde Kocatepe Cami’sine koşup protokolde yerinizi aldınız da size kimse elini bile uzatmamışken Recep Tayyip Erdoğan’ın elini sıktınız. O Recep Tayyip Erdoğan ki, sizin 6 yıl içerde kaldığınız davanın savcısı olduğunu söylememiş miydi? Sonra dışarı çıktınız. Suçların hepsi paralele yıkılıp öylece serbest kaldınız.
Acaba Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesi olmasaydı kim orduya operasyon çekebilir kim sizleri Ergenekon operasyonundan içeri alıp pestilinizi çıkarıncaya kadar içerde yatırabilirdi hiç mi düşünmediniz?
Her fırsatta BOP Eşbaşkanı olarak suçladığınız Recep Tayyip Erdoğan PKK’ya karşı operasyon başlatınca mı vatansever ya da bayrakçı oldu da onların iradesi ile yapılan mitinglerde boy gösterip aksesuar olmayı göze aldınız? Yoksa 17 Eylül tarihinde ‘Terörü Lanetleme mitinginin bir numaralı organizatörünün İ. Melih Gökçek olduğunu partiniz hiç mi göremedi? Ya da ne bileyim katılan örgütleri de mi süzgeçten geçirme yetiniz kalmadı da bayrağınızı alıp emperyalizmin uşaklarıyla meydanlara koştunuz bir söyleyeceğiniz var mı bunlara? Varsa da bildik şeylerdir nasıl olsa. “Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır"dan başka ne diyebilirsiniz ki?
Tabi bir de M. Kemal’i kendinize bayrak etmişsiniz ki, M. Kemal’le de yakından uzaktan ilişkiniz yok. Eğer olsaydı bir yandan Denizlerin resimlerini taşıyan TGB’yi bir yandan da gericilerin harman olduğu yere koşturmaya kalkmazdınız. Ama sizde her boyaya girmek maharet sayıldığı için bunları kusur olarak bile görmeyebilir, tıpkı Bahçeli gibi sıkıyönetim bile isteyebilirsiniz. Hiç değişmiyorsunuz. Dün ABD emperyalistlerinin neden Sovyetler Birliği’ne savaş açmadığına yanıyordunuz bugünse her türlü gericilik ve faşizan görüşlerle iç içe olabiliyorsunuz. Acaba bu ülkeye zarar verenler ve her türlü gerici ve sermaye güçlerinin hizmetinde olanlar sadece Fethullahçılar mıdır ki, suçlamalarınızı bu noktaya kadar çektiniz?
CHP eleştirilmez değil, elbette eleştirilir. Ancak CHP’ye karşı yaptığınız eleştiriler ne yazık ki doğru değil. CHP’den kan alma gereksinimi duymasanız bunları yapmayacağınızı sizler de çok iyi bilmektesiniz.
Yazımızın başında devrimcilerin ve sosyalistlerin ilkelerinden söz ettik. Sizi bağlayan hiçbir ilkenin olmadığı öylesine açık ki, nerede duracağınız belli değil. Bir bakıyorsunuz solcu sözler ediyorsunuz bir de bakıyorsunuz ki sizin savunduklarınızı MHP bile savunmayı göze alamaz.
Evet, biz Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak bu seçimlerde de CHP’yi destekliyoruz. Çünkü AKP ve Recep Tayyip Erdoğan faşizmine karşı Türkiye’nin demokratikleşmeye gereksinimi var. AKP ve Recep Tayyip Erdoğan faşizmi eğer yıkılacak ya da etkisizleştirilecekse bu ancak ve ancak CHP’nin iktidar olması ile olasıdır. Sol ve sosyalist yapıların seçimlere girmesi ise sadece ve sadece mevcut sistemi meşrulaştırmak anlamına gelir. Çünkü ortada 12 Eylül faşistlerinin koyduğu %10 barajı vardır. Bu baraj olduğu sürece de soldan seçimlere giren partilerin ne bir kazancı olacak ne de kitlelere kurtuluş olarak sol ya da sosyalist anlayışlar benimsetilebilecektir.
Bugün gelinen noktada; 150 bin oy alarak; “bizim baraj sorunumuz yoktur” deyip boşa kürek çekmek değildir.
AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’ın sultasına son vermek ve Türkiye’nin demokratikleşmesini dikkate almadan ne yapılırsa yapılsın AKP’nin ekmeğine yağ sürülecektir.
TSİP olarak diyoruz ki, seçimlerde CHP desteklenmeli ve AKP ve Recep Tayyip Erdoğan iktidarı temelli olarak iktidardan gönderilmelidir.