DEVLETİN OLANAKLARI VE POLİS BASKISI

Yazan: Turgut Koçak 28 Haziran 2021

AKP ve saray iktidarı Kanal İstanbul Projesi’nin köprü ayağının temel atma törenini düzenledi. Bu törene kalabalık bir topluluk katıldı. Bu yüzden de bu kalabalığı nereden topluyorlar diye şaşıranlar oluyor niyeyse? Bizce bunda şaşırılacak bir şey yok. Devletin olanaklarını serin birilerinin ayaklarının altına inan olun onlarda aynı kalabalığı toplayabilir. Buraya katılanların her birini dinleyebilme olanağınız olsa o kadar zengin öykü çıkarırsınız ki işte asıl şaşırılması gereken şeyler de işin burasında. Bu yüzden de bizler her defasında şaşıranlara şaştığımız için nedenlerini de iyi biliyoruz.

Önce yurttaş parasızlıktan evinin eşiğine bile çıkamaz hale geldiği için kendi şehrinin caddelerini, sokaklarını, parklarını ve meydanlarını unuttu. Bilmem tatilmiş, şuymuş, buymuş artık diyebiliriz ki tam anlamıyla bir hayal oldu. İnsanlar bir lahmacunun bilmem kaç liraya satıldığını söylüyor da görmediğimiz, bilmediğimiz halde dudağımızı ısırıyoruz. Ya bir de yanılsak yenilsek oralara tatile gitsek rehin kalmadan geri dönebilir miyiz inanın bilemiyoruz.

İşte bu durumdaki yurttaş evinde neredeyse patlayacak hale geldi. Bugün görüyoruz yasaklar kalktığı halde insanların çok azı şehir içine inebiliyor. Bu durumda tee bilmem nerede Erdoğan temel atma töreni gerçekleştirecekmiş, üstelik de taşıt bedava niye insanlar gidip de bir hava almasınlar ya da ne bileyim bir öğünlerini bedavaya getirip yararlanmasınlar değil mi?

Bu kadar değil elbette. Sizi bir yerlerde birileri görecek ki ödüllendirilmeye de hak kazanacaksınız. Artık para yardımı mı olur, hiç kesilmeden devam ettirilen gıda maddeleri mi olur, olur oğlu olur özetle. Bu yüzden de göze çarpmak için olmadık hareketlere girişen insanların olduğunu bilmiyor değiliz.

Sonra efendim, herkesin oğlu, kızı, torunu torbası var. Bunlara iş bulmak gerekecek, gelecekleri de söz konusu o zaman ne yapılmalı bazı şeyleri insanlar bilmiyorlar mı? Biliyorlar elbette bu yüzden de olunması gereken yerlerde olunmazsa maazallah elde edilen her hak ellerinden alınmaz mı? İşte bu yüzden insanlar gitmek zorundalar, kendilerinden ne isteniyorsa iki elleri kanda ise bile koşa koşa gidecekler. Gönüllü mü değiller mi bunun hiç önemi yok. İktidar dışarı yansıttığı görüntüye bakıyor.

Bir de yurttaşların dışında birbirleriyle gönül bağı ile değil de işledikleri suçlarla bağlı olanlar var ki onları da oraya koşturan sürüyle şey var. Haydi gitmediler diyelim, bunlar yüksek bir iradenin gücüyle kollarından tutulup sokağa atılmazlar mı? Atıldıklarında da sürüden ayrılanı kurt kapmaz mı? Sürü ve çoban sözlerini bizler unutmuyoruz da bu işlerin içindekiler unutur mu?

Doğal olarak biz ne dersek diyelim AKP ve saray iktidarının toplantıları bunlar iktidardan gidinceye kadar kalabalık olmaya devam edecek. Gittikleri gün ise ara ki bunların bir tanesini bile bulasın.

İşin gelelim bir başka yüzüne. Kuşkusuz tören atma töreninde de buradakilerin güvenliğini sağlamak üzere iyi organize edilmiş ve talimli polisler vardır. Ancak buraya katılanlar yurttaş sayıldığından polisten en yüksek düzeyde nazıklik görecekleri de kesindir. Burada kimse tedirgin edilmemeli ve de üzerlerine gölge bile düşürülmeyip özen gösterilecektir kesin.

Bir de bu projeyi başka İstanbul yok diye protesto edenler var. Görüyoruz, anında polis Bakırköy’ün her yerinde saldırı ve had bildirme tedbirleri almış. Göstericileri de sopalamaya öyle hazırlar ki bu yüzden de yurttaş sayılmayan on binlerce kişi seslerini duyurmak için sokağa çıkamıyor. Televizyonlar haber verirken yürüyüşçüleri çok az bir kalabalık diye değil de onlarca kişi katıldı ve yürüyüşe geçti fakat polis engeliyle karşılaştı diye veriyor.

Geldiğimiz bu nokta var ya aslında çok daha kötü. Niye derseniz kimse gıkını çıkarmasın istendiği için bu baskıları uygulayan iktidar sonuçlarını da almış görünüyor. Protestosunu dile getirmekten bile korkan önemli bir kitlenin oluşması bir anlamda yapılıp edilenlere boyun eğmek anlamı taşıdığı için iktidar da canı nasıl istiyorsa öyle davranıyor. Ülkede faşizm mi varmış bana değmeyen yılan bin şaşasın davranışı kaçınılmaz olarak faşizmin kanlı çizmeleri altında ezilmemizi hak ettiğimizi gösteriyor. Yok, dini devlet anlayışı getirilip şeriatla mı yönetilecekmişiz bunu da hak ediyoruz ne yazık ki. Çünkü korkakların her gün ölmeleri yüzünden toplumun dengeleri bozuluyor.

Hani korkuya da insani bir şey diyeceğim de içim almıyor. Ne yani birilerinin canı tatlı can da bizimki patlıcan mı? Yoksa bizler sosyalist mosyalist değiliz de toplumun Donkişotları, Köroğluları mıyız?

Nazım’ın söylediği gibi sizlere;

“Dilim söylemeye varmıyor ama suçun çoğu da sende be kardeşim” desek sizin o çok nazik bedeninizi incitmiş mi oluruz?

Ne diyelim, herkes hak ettiğini yaşar sonuçta…