Yazan: Turgut Koçak 25 Haziran 2021
İnsanlar deneyimlerinden süze süze öyle güzel sözler bulurlar ki bu sözlere baksanız şıp diye bir geçeği bir yerlerinden yakalayıverirsiniz.
Geçen pazartesi günü salgın yasaklarıyla ilgili olarak birçoğumuz bakalım ne diyecek diye hacı bekler gibi bekledi. Değişen çok bir şey var mıydı diye soruyorsanız bizce yoktu. Yoktu, çünkü Erdoğan ordan burdan söz ettikten sonra sözü müziğe getiriverdi. Müzik dinleti saatlerine bir ayar yapıldığını saat 12’ye çekildiğini söyledi. Sözlerinin devamı ise açıktı. “Kimse kusura bakmasın kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” deyiverdi. Oysa ne saatlerde bizler ne rahatsız edici şeylerle karşılaşıyoruz da gıkımızı bile çıkardığımız yok.
Hani şu 5 vakit okunan ezan var ya nasıl oluyorsa oluyor cami minaresinden bilmem kaç desibellik sesle okunması bir yana oku oku bitirilemiyor. Bizler ezan sözlerini biliyoruz fakat niyeyse günümüzde okunan ezanlar bir türlü bitirilemiyor. Memleket tarikat ve cemaatlerle dolmuş ya kim kime yakınsa onların ezana ek okumalarıyla ezan sürüyor da sürüyor.
Eee peki, nasıl oluyor da iş müzik konusuna gelince kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yoktur denilerek sanki müzik rahatsız edici bir şeymiş gibi algılatılmaya çalışılıyor topluma? Niye açıktan açığa müzik günahtır denilip çıkılmıyor da kurbağa örneği alıştırıla alıştırıla bize birilerinin ideolojik görüşleri kabul ettirilmeye çalışılıyor? Bir bahanenin de arkasına sığınılarak canım ne olacak biraz daha bekleseniz olmaz mı bak insanlar yaşamını yitiriyor denilerek sesimiz her alanda olduğu gibi müzik konusunda da kısılmaya çalışılıyor?
Doğal olarak halka verecek bir şeyleri kalmayan üstüne üstlük de halka cehennem hayatı yaşatan, onca baskı ve yıldırma girişimleriyle işsizlik, açlık ve yoksullukla bizlerin soluğu kesilirken müzik olayını kim düşünür değil mi? Eğer böyle düşünürseniz sonunuzun dur bakalım öyküsüyle aynı olacağını söylemek isteriz. İsteriz çünkü bir de geriye dönüp baktığınız zaman ortada dımdızlak kalmışsınız da haberiniz bile olmaz hani var ya haberiniz!..
Bakın hele bir neleri konuşuyoruz? Rüşvet, hırsızlık, mafya, uyuşturucu ticareti, gençlerin gelecek umudunun yok edilmesi vb. şeyler yüzünden ne hale gelmişiz farkında mısınız? Toplumu ger ger, bir faşist çıksın gidip bassın HDP İzmir İl binasını Deniz Poyraz kızımızı öldürsün öyle mi? İktidarın ayarı bozulmuş belli. Kazanma umudu azaldıkça sertleşip intikam duygularıyla hareket ediyor. Bu yüzden en çok da müzisyenler paylarını alıyorlar bu kin ve nefretten.
Bu durumda düzen içi muhalefetin yapıp ettiklerine bakıyoruz, onların da öyle bir yumuşak halleri var ki toplum neredeyse bunlardan da bir cacık olmaz diyecek. Ama yine de düzen içi muhalefette karşı çıkmadan yapamıyor. Yapamıyor çünkü ortada insanların yaşam tarzına müdahale var. Var olduğu için de daha çok düzen içi muhalefetten gelen teki mış gibi oluyor. Bu yüzden de iktidar daha az köşeye sıkıştığı için cüretini arttırdıkça arttırıyor. İktidarın isteği dini devlet ve şeriat düzeni, düzen içi muhalefetin de bu işi seçimlerle önleyebiliriz hesabı ortalığı toz duman ve güvensiz bir noktaya getiriyor çok yazık! Her eşik aşıldıkça toplumda kendisini daha gerilere çekiyor. İleri atılıp hakları için mücadele yerini kanıksamaya bırakıyor ki işte bu durum geriye dönüşü olağan bir yaşam tarzını benimsemiş olmayı çok daha zorlaştırıyor çok daha.
Bize göre vazgeçilmiş ne kadar hak ve özgürlükler varsa benimsenmiş olduğundan muhalefette de bu konuların yeniden rayına oturtulması için bir kıpırtı olmuyor. Aynı tas aynı hamam sürgit bir yaşam tarzına dönüşmüş olan şey muhalefet yerel yönetimlerde birçok yeri kazandığı halde eski aynısıyla değiştirilmeden devam ettiriliyor.
Evet, önümüzde seçimler var. Çeşitli kesimler seçim kazanmak için strateji ve taktik içindeler tamam da niye seçim kazanmak için daha geri bir nokta kanıksanmış, topluma mal edilmiş gibi davranılıyor da AKP ve saray iktidarının yasaklarıyla da kıran kırana bir mücadele ile bu iş götürülmek istenmiyor acaba?
Belli daha acabalarımız çok olacak biliyoruz biliyoruz da bu acabaların yanıtını kim verecek dersiniz? Söyleyelim o zaman bu soruların yanıtını da yine sosyalistler verecek. Sosyalistlerin sosyal bir olgu olduğu günlerin özlemiyle her şeyi ama her şeyi değiştireceğiz buna inanın…