DEMOKRASİ PERİSİ' TEHLİKEDE

Yazan: Turgut Koçak 15 Ekim 2014

AKP iktidarı iyice sıkıştı. Bu sıkışıklıktan demokrasinin sınırlarını genişleterek çıkamayacağına göre ne yapacak? Demokrasiyi tam anlamıyla rafa kaldırıp faşist uygulamaları getirerek sıkışıklıktan kurtulmayı deneyecektir elbette. Bu yönde ilk adımlar dile getirilmeye başladı bile. Tepede oturan muhterem şunu şunu yapın diyecek, AKP iktidarı da şak diye yapacak. Anımsarsanız önceki gün yaşamını yitiren Eski Genelkurmay Başkanı Doğan Güneş de geçmişte “Çiller bize emreder biz de şak diye yaparız” demişti. O hesap Davutoğlu’da bir söyleneni iki etmeyecek ve başlayacak denileni şak diye yapmaya.

Neymiş efendim? Dinleme kolaylaştırılacakmış. Hoş zaten bizim ülkemizde bu işin sınırı yok ya şimdi bu dinlemeye yasal kılıfta getirilecekmiş. AKP, bu konuyu da şöyle kılıflandırıyor. AKP’nin “parelel yapıyla mücadele gerekçesiyle hazırladığı yasa önerisine göre “devletin birliğini bozmak, anayasayı ihlal, hükümete karşı silahlı isyan” gibi suçlarda dinlemelerin kapsamı genişliyor. Buna göre soruşturma aşamasında tek hakimin kararı yetecek, son dönemde atanan sulh ceza hakimleri tek belirleyici olacak. Hem dinleme dinlenmesi gereken kişi ile de sınırlı kalmayacak, üçüncü derecede akrabalarına kadar uzanacakmış. Sizin anlayacağınız bu durumda dinlenmeyen kalmayacak, herkesin günlük yaşamından tutun da haberleşme özgürlüğüne kadar her şeyin içinde polisin eli olacak, özel yaşam diye bir şey sözkonusu olmayacak. Hem de niçin? Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasının selameti ve hükmünün devam ettirilmesi için.

Sonra çıkarılan yasaya göre makul şüphe yeterli sayılıp (artık makul şüphe neyse) şüphelinin üstünün aranması, evinin ve işyerinin aranması için ‘makul şüphe yeterli görülecek, gizli soruşturmacı görevlendirilecek, teknik izleme yaygınlaşacak, kişilerin malvarlığına el konulabilecek, örgütlü faaliyet çerçevesinde işlenen suçlarda sulh ceza hakiminden de karar alınabilecek. Nasıl, gördünüz mü Hanya, Konya nasıl olurmuş?

Bir yasa da şu şekilde olacak. Avukatların hakimliğe geçiş süresi “5 yıl fiilen çalışmış olma koşulu"ndaki süre 2 yıla düşürülecek. Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu’nun tetkik hakimleri atama yetkisi, HSYK’ya verilecek. Tartışma konusu olan adli yıl açılış törenleri kaldırılacak. Eh, AKP iktidarı bütün bunları babasının hayrına yapmıyor. Yargıda kendi dediğini yapan daha çok yargıç bulunsun istediği için bu yola başvuruyor.

Bu gerçekleri gözönünde tuttuğumuzda bu iktidar nereye gidiyor derseniz? Uzatmaya gerek yok. Artık AKP iktidarı köküyle kömçeğiyle olağan koşullarda iktidarını sürdüremeyecek hale gelmiştir. Bu yüzden de ne kadar hileye, hurdaya başvurursa vursun iktidarının ömrünü uzatamayacak ve benzer partilerin sonu nasıl olmuşsa öyle bir sonla karşılaşmaktan kurtulamayacaktır.

Ülkemizde yaşanan tüm olayların bir tek sorumlusu vardır o da AKP iktidarıdır. Bu iktidarın ekonomik, sosyal ve siyasal uygulamaları artık yuttaşın canına tak dedirtmiştir. Çarşı pazar yangın yerine dönmüş, her gün zam üstüne zam birbirini izlemektedir. Oysa yurttaşların kazançları hep yerinde saymakta, milyonlar işsiz güçsüz sokaklarda dolaşmaktadır. İktidara geldiği günden beri savaş politikası izleyen AKP, şimdilerde tam anlamıyla çamura saplanmış durumdadır.

Emperyalistlerin piyonu olma politikası gelip bir duvara dayanmış, bu politikaların faturası ise Türkiye’ye kesilmiştir. Bu yüzden terör örgütlerini örgütleyen, büyütün her anlamda destek sunan AKP iktidarı şu anki haliyle terör örgütleriyle Türkiye’yi karşı karşıya getirmiştir. Her ne kadar emperyalistlerin yeni oyunuyla IŞİD’a karşı mücadele içinde yer almayı kabul etmiş görünse de bu yöndeki politikası halen terör örgütlerinden yanadır. Bu yüzden yeni terör üyeleri yetiştirmek için Türkiye topraklarının kullanılması eğit-donat yöntemiyle bir kez daha kullanılacak ve bu uygulama Amerika askerleriyle birlikte gerçekleştirilecektir.

Doğal olarak her türlü demokratik ortamın ortadan kaldırılması, ülkemiz insanlarına ağır yaptırımlar uygulanması ve daha bir sürü halk düşmanı politika ister istemez geniş halk yığınları tarafından tepki ile karşılanacak gerektiğinde yığınlar sokağa çıkarak tepkilerini dile getireceklerdir. İşte AKP iktidarı halkın bu tepkisinden korktuğu için bir yandan yeni yeni baskı yasaları çıkarmaya çalışmakta bir yandan da bizzat Başbakan Davutoğlu’nun ağzından “bir TOMA gider on TOMA gelir” denilerek halkımız tehdit edilmektedir.

Bu yüzdendir ki, bu iktidara karşı mücadele etmek her yurttaşın anasının aksütü kadar helaldir.

Unutmayalım yarın gerçekten de çok geç olabilir…