Yazan: Turgut Koçak 22 Eylül 2011
Recep Tayyip Erdoğan terörist ve emperyalist bir devlet olan Amerika’ya gitti. BM’deki toplantı bahane edilerek Ortadoğu’ya özellikle de Suriye’ye nasıl demokrasi getirileceğini ABD Başkanı Obama ile bir güzel konuştu ve duyurulacak olan iletileri ise dünya ile paylaştılar.
Türkiye Cumhuriyet kurulduğundan bu yana ne komşularına ne de herhangi bir ülkeye “demokrasi” getirmeye kalkmış bir ülke olmamasına; daha da önemlisi kendisi hâlâ burjuva demokrasisini oturtmaya çalışmasına karşın nasıl olmaktadır da Bay Tayyip’in iktidarı ile birlikte böylesi bir politikaya soyunulmakta ve ABD emperyalizminin elinde Türkiye oyuncağa döndürülmektedir? Hiç kuşku yok ki, böylesine bir politikanın bilinen ve bilinmeyenleri olduğu bir gerçektir. Biz bilinenlerden yola çıkarak düşüncemizi özetlemek istersek durum kısaca şudur: AKP iktidarı iktidar oluşunu ABD emperyalizmine borçludur, böylesine bir politika izlemesinin nedeni ise ödemek zorunda kaldığı diyettir. Anımsayalım; ABD yetkilileri Bay Tayyip için ne demişlerdi? “DELİĞE SÜPÜRMENİN ZAMANI GELDİ”. Peki, AKP yetkilileri Amerikalı yetkililere ne yanıt vermişlerdi? “DELİĞE SÜPÜRMEYİN KULLANIN”. AKP’nin ve iktidarın başı Bay Tayyip’in izlediği politikayı bundan daha iyi anlatacak olan başka bir şey olabilir mi? Olamaz. İşte bugün Bay Tayyip’in Obama ile görüşmelerinde bize yansıyan çapsızlığın nedeni budur.
Neymiş efendim; Obama Malatya/Küreciğe konuşlandırılan füze savunma sistemleri için çok memnun olmuşmuş. Niçin olmasın ki? Adamlar böylelikle hem İsrail’i koruma altına alıyor hem de İran’a karşı tam anlamıyla büyük bir tehdit oluşturuyorlar. Yetmez; bu yöntemle Rusya’da gözlem altına alınmış oluyor. Sonuç nedir diye sorarsanız; Türkiye kullanılarak (daha hafif bir anlatım bulamadım) ABD’nin bölge ülkeleri üzerinde baskı ve tahakkümü gerçekleştirilmek isteniyor. Zaten Kuzey Afrika ve Büyük Ortadoğu Projesi ile katedilmek istenen yolun önemli bir bölümü katedilmiş bile. Afganistan ve Irak’ın işgali, Mısır, Sudan ve Libya’da kurulan yeni işbirlikçi yönetimler sözünü ettiğimiz politikayı en ince noktalarına kadar anlatıyor aslında. Bilindiği gibi Bay Tayyip önce Mısır’a oradan Gazze’ye gidecekti olmadı. Bu doğrultuda sıkılan palavralar propaganda olarak kaldı yani Bay Tayyip Gazze’ye gidemedi. Bununla birlikte Tunus ve NATO saldırganları tarafından bombalanıp işbirlikçilerin eline hediye edilen Libya’ya gitti. Oralarda Bay Tayyip’in konuşmalarına dikkat kesilirsek görürüz ki, Obama ile yaptıkları görüşmelerin bir hazırlığı olarak Bay Tayyip’in gezisi gerçekleştirilmiş oldu.
İlginç ve de Türkiye ve Dünya kamuoyu ile alay edercesine Bay Tayyip diyor ki; “Suriye yönetimi ile görüşmeleri kestim, şahsen ben görüşmüyorum artık. Öyle ya demek ki, Suriye yönetimi ile hâlâ görüşmeler yapan kimseler var. Şaşmıyoruz tabi. Bir zamanlar kendilerinin Abdullah Öcalan’la görüştüğünü söyleyenlere sarfettiği sözleri unutmuş değiliz. Ne demişti; “görüştüğümüzü ispatlamayanlar şerefsizdir.” Sonra bir de baktık ki, görüşmeler hem İmralı ile yapılmış hem de Oslo’da CIA gözetiminde PKK yetkilileri ile. Tabi bu görüşmelere doğrudan Bay Tayyip katılmadığı için kendisini bağlayan bir şey yok. İşte Suriye ile de benzer görüşmeler bu meyanda devam ediyor anlaşılan. Ya da oranın Müslüman kardeşleriyle…
Geçerken söylemekte yarar var. Bay Tayyip işbaşına geldiğinden bu yana laiklikle hep sorun yaşamış bir kişidir. Ancak Mısır ve Tunus’ta yaptığı konuşmalarda onlara laikliği önermiş bu yönde yapılanmaya gidilmesini savunmuştur. Kendisine gelen ilk tepki ise Mısırlı Müslüman Kardeşler Örgütünden olmuştur. Bay Tayyip’e demişlerdir ki; “işimize karışma”. Bay Tayyip onca konuşulacak şey varken nasıl olmuştur da burada laiklikten söz etmiştir dersiniz? Bizce durum açık, ABD’ye yaranmak ve Obama nezdinde puan kazanmak için.
Obama ile görüşmelerinde Bay Tayyip’in elde ettiği somut bir şey yoktur ama bunun yerine Türkiye’nin dünyanın en güçlü devleti olduğuna dair pohpohlamalar gırladır. ABD ile terörü önleyecekmişiz, ABD Irak’tan çekilirken silahlarını bize bırakacakmış, insansız uçakları ya kiralayacak ya hibe edilmesi için girişimlerde bulunacakmışız özetle say say bitmez; aslı yok yaylasında bin beş yüz koyunum var benim hesabı. Bay Tayyip’in Türkiye’ye kazandıracağı bir şey kalmamıştır. Onun iktidarı iş başında kaldığı sürece Türkiye’nin başına çuval geçirilmesi kaçınılmazdır. Bütün bu gösterilerin nedeni ise Bay Tayyip’in gösteri ile durumu kurtaracağını sanmasıdır. BM’de Filistin’in devlet olarak tanınması için hoplayıp zıplamasının da altında yatan şey budur. Yoksa Filistin’in BM’de devlet olarak tanınması Bay Tayyip’e nasip olacak bir lokma değildir. Günü geldiğinde, koşullar oluştuğunda bugün bunu engelleyenler öne atılır ve Filistin’de BM’de devlet olma statüsünü kazanıverir.
Sonuç:
Obama Bay Tayyip görüşmesi daha önce pek çok görüşmelerde olduğu gibi Türkiye ve dünya halkları açısından bir şanssızlıktır. Çünkü bu görüşmenin içeriğinde bölge halklarına boyun eğdirme ve ABD’nin emperyal politikalarına kurban etme çabası vardır.
Şimdilik Bay Tayyip’in ise Terörle Mücadele Eşbaşkanı olması sıfatıyla durumunu varın siz düşünün artık…