“DEMOKRASİ ADASI”

Yazan: Turgut Koçak 28 Mayıs 2020

AKP ve saray iktidarı ile küçük ortağı MHP adeta gözümüze kül üfürüyor.

Koskoca ülkede demokrasinin D’sini bırakmamışlar fakat o demokrasi denilen hayali küçük bir adaya hapsedip yüzümüze yüzümüze tokat atıp duruyorlar. Aman efendim bugüne kadar tek eksiğimiz ”Demokrasi Adası” kalmıştı şimdi onun da sahibi olduk ya artık sırtımız yere gelmez.

1950-1960 arası Demokrat Parti iktidarının ülkeyi ne hale getirdiğini anlatarak sizleri yormak istemiyoruz. Ancak şu kadarına işaret etmek isteriz ki o dönemde ülkemizde ne demokrasi vardı ne de demokrasinin kırıntısı. Tıpkı bugünün iktidarı gibi o günün iktidarı da işbaşına gelir gelmez ülkenin kapılarını ardına kadar emperyalist/kapitalist dünyaya açmışlar ve dış güçler ne istemişlerse önlerine serip ülkeyi tam anlamıyla işgale uğramış bir hale getirip çıkmışlardı. Kendileri dışında kimseye de soluk alabilecekleri bir alan bile bırakmış değillerdi. Salt iktidara gelmek için hileler mi dersiniz, seçim sisteminde değişiklikler mi, bazı illerin ilçe bazı ilçelerin il haline getirilmesi mi dersiniz hepsinin altına imza atıldığı gibi Türkiye NATO’ya sokulmuş, bölgede emperyalizmin vurucu gücü haline de o dönemde getirilmişti.

Milletvekilleri bile içeri atılmış, tıpkı bugünkü gibi gazetecilere gün yüzü gösterilmemeye başlanmıştı. Öyle ki Kurtuluş Savaşı’nın Kahramanı olarak anılan İsmet Paşa bile ülkede gezemez olmuştu.

AKP iktidarı ile birlikte şimdi de Türkiye’nin o günlerden fazlası var eksiği yok. Kim sesini çıkarıyor hemen arkasından bir talimat, yargı mensupları da o yurttaşın icabına bakıveriyorlar. Arkasından da savunmasız bırakılan yurttaşı en üst kademelerden denilmedik şey bırakılmıyor. Terörist mi dersiniz, hain mi her şey ama her şey söylenmekle kalmıyor, ilgili mahkemelere doğrudan talimat verilerek suçlu olan değil de suçsuz olanlar cezaevini boylayıveriyorlar.

Örnek mi istiyorsunuz; CHP’nin Yüreğir Gençlik Kolları Başkanı doğrudan Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın isteği ve hedef göstermesi sonucu tutuklanıveriyor. Sonra yine CHP’nin 7 yıl önce bir twit attığı için yine Erdoğan tarafından hedef gösterilerek Karabağlar Belediye Meclis üyesi da olan üyesi tutuklanıveriyor. Bundan önce Camide “Çav Bella’ çalınması paylaşıldığı için yine CHP eski İzmir İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir’de aynı şekilde ve aynı oyunun bir parçası olarak tutuklandı.

Recep Tayyip Erdoğan 7 yıl önce bir twitinden dolayı bir CHP’linin tutuklanmasını sağlıyor ama kendileri 15 Temmuz 2016 tarihinde önce Fethullahçılarla öyle içli dışlıydılar ki neredeyse denilebilirdi ki etle tırnak gibiydiler. Fetöcü darbe girişimi başarısız oldu ve bu işe kalkışanların büyük bir bölümü çok ağır cezalar aldılar. Bugün AKP’nin en tepesindeki kişiden başlar aşağı doğru inersek hepsinin Fetöcülerle organik ilişkileri vardı, bir tarih belirlendi ve bütün AKP’lilere biat koşuluyla ne dokunuldu ne de herhangi birisinin hakkında dava açıldı.

Özetlersek AKP ve saray iktidarı dış politikada, iç politikada ve ekonomide iyice çuvalladığı için iktidarını sürdüremez hale geldiler. Durum bu noktaya gelince de bugün konuşabileceğimiz ve demokrasinin bazı kurallarında anlaşacağımız hiçbir şey bırakılmadı. Oysa bugün AKP ve saray iktidarı bütün bu gerçeklere karşın demokrasiden söz ederse bir inandırıcılığı olur mu? Zaten inandırıcılığı yok. Ayrıca belki işin daha da kötüsü AKP’nin inandırmak diye bir problemi de yok. Çünkü bu iktidar artık iktidarını ancak ve ancak zorbalıkla sürdüreceğine inanıyor ve bugün sapına kadar uygulanan politika da bunlardan ibaret.

Bugün Yassı ada’nın adının “Özgürlükler Adası” olması da bir şey ifade etmiyor. AKP’nin uzun süredir sürdürdüğü politika istediğimi yaparımla özetlenebilir. Öyleyse bu durumda evelemeye, gevelemeye de gerek yoktur.

Eğer yitirdiklerimizi yeniden kazanmak ve daha ileri adımlar atmak istiyorsak sesimizdeki tonlamayı da arttırmamız pısırıklığı bırakarak daha kararlı politikalar izlememiz gerekir ki bunun için de yapılacak edilecek olan şey bellidir.

Demokrasi güçleri ya birlikte davranacak ya da ortalıkta şirinlik muskası ile dolaşıp durarak her şeyi ama her şeyi kaybedeceğiz. Halkımız da kandırılmaya devam edilecektir.

Seçim belli, ya adım atacak demokrasi ve halk düşmanlığına izin vermeyeceğiz ya da lafını etmeye devam edeceğiz.