Yazan: Turgut Koçak 15 Kasım 2014
Davutoğlu’nun birçok düşü vardır var olmasına da, en önemli düşünün çamura çöktüğünü cümle alem bilmektedir. O düş de hiç kuşku yok ki, Beşar Esad’ın devrilmesi ve Suriye’nin ipten kazıktan kopmuş terör örgütlerinin denetime girmesi dolayısıyla da bu denetimden Davutoğlu’nun Osmanlı düşünün de hayat bulmasıdır. Bu düşün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bir yana tepedeki muhterem ile Davutoğlu ikide birde umutvar bir şekilde uykularından uyanmakta bu yönde yeni bir umudun doğduğunu dünya kamuoyuna açıklamaktadırlar.
Neymiş efendim? Amerika Suriye politikasını değiştiriyormuş. Eee değiştirince ne olacakmış? Ne olacak, böylece Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu’nun da düşü gerçekleşiverecekmiş. Yani? Yanisi şu; Beşar Esad Amerika’nın da bastırması ile devrilecek ve Suriye sizin anlayacağınız işgal edilecek. İki muhterem de cuma namazlarını Amerika sayesinde Şam Emevi Camisi’nde kılarak velinimetleri Amerika’ya şükreceklermiş. Ajanslara düştüğü söylenen bilgiler ilk etapta Amerika’nın Suriye politikasını değiştirdiği yöndeydi ve bu yüzden de muhteremleri bir sevinç dalgasıdır aldı yürüdü.
Gerçi Amerika’dan bu açıklamalarla ilgili açıklama çok gecikmeden geldi ve Amerika’nın Suriye politikasında bir değişikliğin olmadığı söylendi ya bir kez muhteremlerin içine bir sevinç kıpırtısı çöküverdi. Çünkü iki muhteremin Suriye politikası çuvalladığı için hem Türkiye hem de dünya kamuoyunda rezil oldular desek yeridir. Bu yüzden de Suriye’ye yönelik küçücük bir yaptırım ışığı görseler bu iki kafadar sevinçlerinden yerlerinde duramıyorlar. Davutoğlu ’nun dünkü Suriye ile ilgili açıklamaları bu yöndeydi.
İsterseniz Davutoğlu’nun düşü üzerinden kısacık bir çözümlüme yapalım ve diyelim ki, Amerika Suriye politikasını değiştirdi ve Beşar Esad düşürüldü, Suriye’de işgal edilip denetim altına alındı. Acaba bunun sonucu ne olur dersiniz? Sonucunu sizi yormadan doğrudan söyleyelim. İsrail büyük ölçüde rahatlar ve bölgede istediği gibi at oynatması kolaylaşır. Yani bu senaryo eğer muhteremlerin kafalarında geçtiği gibi sonuçlanırsa İsrail bu sonuçtan kat kat kâlı çıkar. Bu sonuç size biraz karışık gibi geldiyse gelmesin. Her ne kadar AKP ve Cumhurbaşkanı koltuğuna oturan zatı muhterem sizlerin gözünü boyamak için farklı şeyler söylüyorlarsa da bu politikanın kapısı doğrudan bu sonuca çıkar.
Peki, o zaman AKP’nin sözümona İsrail karşıtı söylemeleri boşuna mı? Hiç kuşkunuz olmasın ki, boşuna, hatta İsrail’in işine yarayacağını gizlemek için bir kandırmacadan ibaret desek abartmış olmayız. Çünkü Recep Tayyip Erdoğan’ın istediği yönde Suriye’de bir gelişme olsa artık İsrail için Suriye tehlikesi de tam anlamıyla ortadan kalkmış olacaktır. Dün de bugun de İsrail’i tek korkutan gerçeklik güçlü bir Suriye’nin olmasıdır. İslami terör örgütleri sözüm ona bahane edilerek girişilecek bir hareketin denetimi bilinmelidir ki, Amerika ve öteki emperyalist ülkelerin elinde olacaktır. Her zaman olduğu gibi Recep Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu da bir kıyıya atılıp ancak ve ancak düş görmelerine izin verilecektir.
Kaldı ki, Amerika’nın Suriye politikasını değiştirmiş olması düşünülürken Ahmet Davutoğlu bir gerçeği sanırım hesap etmemiş olacaktır ki, bu denli sevinmiştir. O gerçek de öncelikle Suriye’nin kendi öz direnişi sonra da Rusya, İran ve Çin gerçeğidir ki, adama bu gerçekler var olduğu sürece Beşar Esad’ın devrilmesine ve Suriye’nin işgaline izin vermezler.
Gelelim bu iki muhteremin ve AKP iktidarının bu yöndeki politikalarının Türkiye halkı tarafından onaylanıp onaylanmadığına. Bugüne kadar Türkiye halkı bu ikilinin Suriye politikasını onaylamış değildir. Bu yüzden de bu ikili daha aktif bir politikadan her zaman çekinmişler ve Suriye’nin işgali için sürekli olarak Amerika’yı işin içine çekmeye çalışmışlardır. Yani AKP’nin Suriye politikası bu politikayı uygulayanlara ya da uygulamaya yeltenenlere bedeli ağır olacaktır. Hem AKP’nin böylesine ülke ve bölge düşmanı politikalarına izin vereceğimiz düşünülüyorsa unutulmasın ki hayal görülüyor demektir.
Bu politikanın sonuçları adamı ipe götürü ipe diye, yazımı bitireceğim ama artık idam olmadığına göre ağırlaştırılmış ömür boyu hapse götürür hapse diyelim ki, kim ne adım atacaksa adımını ona göre atsın…