Yazan: Turgut Koçak 20 Mayıs 2013
Reyhanlı’daki patlama ve 100’e yakın insanımızın yaşamını yitirmesinin tartışmaları hız kesmeden sürüyor. Daha olayın dumanı tüterken bu konu ile ilgili sorumluluk sahibi bakanlar akla hayale gelmeyen açıklamalarda bulunarak hemen suçun faillerini buluverdiler. Beşir Atalay’ından, Bülent Arınçı’na, Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den, İçişleri Bakanı Muammer Güler’e ve hatta Hatay Valisiz Mehmet Celalettin Lekesiz’e kadar hepsi kamuoyunu kirli bilgilerle bilgilendirip AKP iktidarına sıçraması olası çamuru bertaraf etmeye giriştiler. Onlara göre suçun sorumlusu Suriye ve Suriye istihbaratıydı ve de onlarla bağlantıları olanlar arka arkaya gözaltına alınıp büyük bir bölümü de tutuklanmışlardı. Her şeyden o kadar emin açıklamalar yapıyorlardı ki, bir kez olsun akıllarına gerçeklerin erinde gecinde ortaya çıkabileceği gelmiyordu. Suriye’nin konu ile ilgili olarak işbirliği yapma isteği de Başbakan tarafından anında geri çevrilip reddedilmişti. Evelemeler gevelemeler sürdü. DHKP-C’nin adını anacak oldular fakat bu konu üzerinde fazla durmayıp hemen vazgeçtiler. 30 küsur yıldır varlığı ortadan kalkmış Acilcilerin üzerine yıkmak en iyisiydi onlar da öyle yaptılar. Arka arkaya tutuklananların çoğu bilinen kimselerdi. Bunların kimisi kaçakçı, kimisi adli suçlara karışmış kimselerdi, kimileri de yatağa bağımlı hastaydılar hasta olmasına ya toplumun gazını almak ve AKP iktidarının üzerine kalması büyük olasılık olan suçu başkalarının üzerine yıkmak en iyisiydi. Süreç içerisindeyse tepkiler azalır, gerçekler ortaya çıksa bile araya girecek başka sıcak olaylarla Reyhanlı patlamaları da nasıl olsa unutulur giderdi.
AKP, daha önceki yaşananların nasıl unutulduysa Reyhanlı’daki katliamın da unutulacağını bildiği için asli fail olmayan faillerle işi soğumaya almıştı. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Jandarmanın istihbaratı redhack tarafından kırılıp açıklanınca işler iyice karıştı. Şu saate kadar bu istihbaratla ilgili resmi bir yalanlama da gelmiş değildir. Jandarmanın istihbaratına göre; araçlara yüklenen bombaların kimin tarafından yüklendiği, araçların plakası (birisi dışında) Rakka’da bu işin kotarıldığı, Türkiye’de bu eylemin yapılacağı, üstelik de; bu araçları Suriye istihbaratının da aradığı belirtilerek ilgili birimlere gerekli uyarı yapılıyordu. Ancak geçen süre içinde bu istihbarat dikkate alınmıyor, El Nusra terör örgütüne AKP iktidarı tarafından tanınan tolerans yüzünden Reyhanlıdaki patlamalar gerçekleşiyor ve 100’e yakın insanımız feci şekilde yaşamını yitiriyordu.
Cenevre’deki toplantıdan önce kendilerine Suriye’nin dostları denilen ülkelerin temsilcileri (aslında düşmanları) Ürdün’de bir ön toplantı yaparak Cenevre’deki toplantıya hazırlıklı gitmek istiyorlardı. Bu toplantıya Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ katılmak için Amman’a uçmadan önce havalananda gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Birbirinden tutarsız ve insanlık düşmanı açıklamalar yaparak bir kez daha herkesi şaşırtıyordu. Kendisine redhack’ın kırıp yayınladığı jandarma istihbaratının belgesi soruluyor; o da; “Kimse kafa bulandırmaya kalkışmamalı. Reyhanlı saldırısı faili meçhul değildir, failleri bellidir, yakalanmıştır ve hükümetimiz tarafından da bunun Suriye rejimiyle iltisaklı bazı terör grupları olduğu tespit edilmiştir. Kimse Reyhanlı saldırısının gerçek müsebbiplerini ve katillerini örtme çabası içine girmemelidir” diyor.
Gerçekten de, Ahmet Davutoğlu salt çizmeyi aşan bir insan olarak değil, boyunu aşan bir insan olarak karşımızdadır. Bu yüzden de Davutoğlu’nun hangi açıklaması olursa olsun, Türkiye Dışişleri Bakanı sıfatı ile hangi kararın altına imza atarsa atsın bilinmelidir ki, Türkiye onun varlığında her zaman için tonga altına gidecektir. Gerçek suçluları bu denli koruma telaşına düşen birisi Dışişleri koltuğunda bir gün bile durmamalı, hemen istifa etmelidir. Ya da hakkında yoğun kamuoyu baskısı uygulanarak istifa etmek zorunda bırakılmalıdır. AKP iktidarının Reyhanlı patlaması ile ilgisi olmayan kimseleri suçlu diye kamuoyunun önüne çıkarması da en azından Reyhanlı katliamını işleyenler kadar suç ağırlığı olan bir eylem olup AKP iktidarı, görüldüğü gibi de sorumluları gözümüzün önünde gözümüzün içine baka baka yalan açıklamalar yaparak suç ortaklarını gizlemeye çalışmaktadırlar.
Başkent Amman’da düzenlenen Suriye’nin Dostları Grubu Çekirdek Toplantısı’na Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yanı sıra ABD, İngiltere, Katar, Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İtalya, Almanya ve Fransa’dan dışişleri bakanları ve üst düzey yetkililer ile Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu temsilcileri katıldı. Buradan da anlaşılacağı üzere bu toplantıya katılanların bir kısmı emperyalizm uşağı ve işbirlikçileri, diğerleri de emperyalist ülkelerdir. Dolayısıyla Suriye’nin başına çorap örmek isteyenlerin de kimlikleri açıkça belli. Neymiş efendim; ÖSO denilen ipten kazıktan kopmuş kanlı katillere daha fazla yardım yapılacakmış. Cenevre toplantısına eli dolu gidilecekmiş. Hakkınız var, Suriye’de sayıları 200 bini bulan katledilen insanların kanı da sizin ellerinizde son Reyhanlı patlamalarında yaşamını yitiren 100’e yakın insanımızın kanı. Bu yüzden de Cenevre’ye avuçlarınız kan dolu olarak gideceksiniz. Daha ne istiyorsunuz ki, Amerika’yı saymıyoruz bile onların her tarafından kan ırmakları akıyor. Bu yüzden de insanlık düşmanı politikalarınızın hesabını hem uşaklar hem de sahipleri olarak birlikte vereceğinizi hiç ama hiç unutmamalısınız.
Şimdi Suriye salt teröristlerle savaşmıyor. Bir yandan da İsrail’le savaşmak durumunda. İsrail, daha önce birkaç kez saldırıda bulundu. Suriye ise kendi topraklarına giren bir İsrail askeri aracını havaya uçurdu. Arkasından da İsrail Suriye’deki hedeflere füze fırlattı. Şu anda ise Recep Tayyip Erdoğan iktidarının aracılığı ile İsrail’le yapılan dışalımlar en üst düzeye çıktı. Gece gündüz İsrail düşmanlığı ile yatıp kalkan sözde dincilere duyurulur. İşte sizler böyle bir iktidarı destekliyorsunuz.
Davutoğlu bu yüzden hem çizmeyi aşıyor hem de boyunu ama yine de gıkınız çıkmıyor.
Yazıklar olsun size, yazıklar olsun kararmış vicdanınıza ki, bir türlü Erdoğan’ın altından koltuğu çekmek aklınızın ucundan bile geçmiyor…