DAVULLAR VURULA ÇENGİLER OYNAYA

Yazan: Turgut Koçak 25 Ağustos 2014

Türkiye’de ilk kez mi Cumhurbaşkanı seçiliyor?

Yoo bu 12’ncisi.

Öyleyse bu şaşa bu tantana niye?

Recep Tayyip Erdoğan diğerlerinden farkını göstermek istiyor da ondan.

Nasıl yani, Anayasa’da cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri belirtilmiyor mu?

Belirtiliyor da dedi ya; “Ben cumhurbaşkanı yetkilerini sonuna kadar kullanacağım” diye.

Yani?

Yanisi manisi yok, ben farklı olacağım ve yasa masa, Anayasa babayasa takmam diyor ve padişahlık sözünü ağzına alamıyor ya başkanlık yetkilerini kullanmak istiyor.

Bu yüzden mi bütün dünyanın gözleri önünde yemin töreni düzenleyip muhteşem yüzyılın Muhteşem Süleymanı’na özenir bir hali var?

Kesinlikle. Erdoğan kendisini bütün yetkileri elinde toplamış güçlü bir diktatör, pardon, pardon devlet yöneticisi olarak bu yemin töreninde kanıtlamak istiyor.

Desenize o zaman davullar da vurulur, çengiler de oynar.

Elbette öyle olacak. Yoksa bu şaşaya bu tantanaya niye gerek duyulsun ki?

Hoş davulların vurulma, çengilerin oynama tarihi AKP iktidarı ile başlıyor ya, sanırız bu kez biraz farklı olacak. Ben diyeyim yedi gün yedi gece, siz deyin kırk gün kırk gece bu şenlikler devam eder.

Kimbilir belki de bu zevat iktidar koltuğundan sökülüp atılıncaya kadar da şenliğimiz eksilmez de, hiç değil, halk da ezildiğinin, soyulduğunun, kandırıldığının, adam yerine konulmadığının, başdöndürücü eğlencenin etkisiyle farkına varıp da ortalığı cehenneme çevirmeye kalkmaz. Hoş zati şu Osmanlı Padişahları dediğiniz zavat ne zaman zora düşseler demezler miydi, “eğlence düzenlensin, kullarımız yesinler, içsinler, oynayıp keyiflerine baksınlar” diye.

Yani demek istiyorsunuz ki, Bay Tayyip de aynısını yapıyor?

Elbette, hatta diyebiliriz ki, fazlasını bile yaparak akı kara, karayı ak göstermekte ustalaşmış.

Peki, bu törene davetli yabancı ülkelerin artık kimleri katılırsa, bu şaşaya bakıp ne oluyor demeyecek, gülüp dalga geçmeyecekler mi bu tantanaya?

Onlar gülüp geçmeye, hatta dalga geçmeye başlayalı çok oldu da, anlayan kim?

Recep Tayyip Erdoğan ve şürekasının diplomatik nezaketten anladığı mı var?

Ya da ne bileyim, yabancı ülkelerin bu tantanalı davete katılmalarını kendi çıkarları açısından düşündüklerini görececek kadar her anlamda gelişkin bir iktidar ve de bu iktidarın başı Recep Tayyip Erdoğan olsa neyse. O bakacak ki, birçok ülkeyi temsilen katılanlar olmuş, kalkıp diyecek ki, “amma da önemseniyoruz” ya da ne bileyim; “amma da önemli şahsiyet mişim” falan filan.

Kim ne söylerse söylesin Türkiye bu iktidar ve de bu iktidarın başı Recep tayyip Erdoğan kadar ne halk düşmanı politika güden birini gördü ne de her yaptıklarını yüzlerine bulaştıran birileriyle tanıştı. Bu iktidarın çuvallamayan bir tek politikası varsa çıksın birileri desin ki; " İşte şunlar, şunlar bugüne kadar kimsenin beceremediği şeyler yapıldı."

Denilemez.

Çünkü yok.

Halkın ekonomik sorunları çözülemedi. Yığınlar işsiz ve muhtaç konumdalar. Hak, hukuk hak getire. Sendikalar işlevsiz, demokratik kurum ve kuruluşlara getirilen engeller yüzünden olumsuzluklara karşı çıkmanın olanağı kalmamış. Dış politika dibe vurmuş, komşularımızın tamamı ile aramızdaki ilişkiler bozulmuş. Başta Suriye olmak üzere bizzat Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanlık koltuğuna oturacak Ahmet Davutoğlu tarafından komşularımızın başına olmadık felaketler açılmış. Terör örgütleri desteklenip silahlandırılmış, iki milyona yakın Suriyeli Türkiye’nin her tarafına dağıtılarak içerde de büyük sorunlar yumağına yol açılmış. Kafalar kesiliyor, insanlar yerlerinden yurtlarından edilip hayatta kalmak için olmadık kahırlar çekiyorlar ya da bu terör örgütleri tarafından kıyıma uğruyorlar. Üstelik Recep Tayyip Erdoğan yemin törenine terörist Suriye muhalefetinin başındaki adamı da çağırmış. Çağrılanların içinde terör suçundan araran devlet başkanları bile var. Yani sizin anlayacağınız Recep Tayyip Erdoğan’ın yıkılması olanaksız bir görünüm yaratmak için düzenlediği yemin töreni ve kendi içinden geçen bilmem ne töreni laf olsun diye yapılmıyor.

Biliyoruz, davullar vurulacak, çengiler oynayacak.

Recep Tayyip Erdoğan’a kulluk etmekte kusur eylemeyenler ise bu tantananın ve şaşanın konuğu olarak yerlerini alacaklar.

Ancak unutulan bir şey var, bizler ne tantana takarız, ne şaşaya aldanırız ne de Recep Tayyip Erdoğan’ı yenilmez ve yıkılmaz olarak görürüz.

Buradan ilan ederiz ki, nasıl geldilerse öylemi gideceklerdir.

Yani diktatörlük miktatörlük bize sökmez…