DARBE MARBE YETTİ ARTIK!

Yazan: Turgut Koçak 6 Nisan 2021

Cübbeli amiral Mehmet Sarı’nın ortaya çıkan resimlerinden ve de İstanbul Sözleşmesi’nin Erdoğan tarafından feshi ile birlikte başlayan tartışmalarda Mustafa Şentop’un Montrö Anlaşması’nı da işin içine katmasıyla tartışma yepyeni bir boyut kazandı. Bunun üzerine 104 emekli amiral bildiri yayınlayınca gündem birden buraya kaydı. Cübbeli Amiral Mehmet Sarı ikinci plana düşebilirdi artık. Düştü de…

Şimdi koca ülke darbeye yoğunlaşmış darbeyi tartışıyor. Sözü geçen amirallerin darbe istedikleri yönünde sözler havada uçuşuyor. Oysa gerçeklere baktığımız zaman bu amiraller de artık toplumda senin benim gibi biri olup çıkmış. Çünkü darbe yapacak ne güçleri var ne de yapmak gibi bir istekleri. Onlar da tıpkı her ülke yurttaşı gibi ülke ile ilgili kaygılarını dile getirmek için bir araya gelmişler ve ortak bir açıklama yapmışlar. Yani düşüncelerini ifade etmişler hepsi bundan ibaret.

Her fırsatta çıkarlarına uygun davranmayı alışkanlık haline getirmiş bu iktidar 20 yıldır ensemizde boza pişiriyor fakat bütün bunlara karşın yine de ne vesayetçilikten ne de mağduriyetten bir türlü vaz geçmiyor. Her ikisini de dün nasıl tepe tepe kullandıysa bugün de aynen kullanmaya devam ediyor.

Fetöcüler 15 Temmuz 2016 tarihi yani darbe yapmadan önce aynı yöntemi dibine kadar kullanmıyorlar mıydı? Kullanıyorlardı. Bütün uyarılara karşın ise ordu içinde ve emniyette örgütlenmiş olan Fetöcüler darbe yapmaya kalkmadılar mı?

Kalktılar. Hem de böylece ordu içinde ve emniyette yüzlerce kişi deşifre olmadı mı? Oldu. Bu gerçeklere karşın harp okuluna kimlerin alınacağı ile ilgili iktidar karşımıza bir yasa teklifi ile çıkıyor ve tarikatların buralarda örgütlenmelerine olanak hazırlayan adımları aleni hale getiriyor. Üstelik te karşımızda bir Mehmet Sarı örneği dururken.

İktidar bunların hiçbirisinden rahatsız değil ama dün sürüm sürüm Ergenekon, Poyraz, Casusluk davasıyla süründürdükleri unutulmuş gibi birçoğu aynı kimseler olmak üzere bir kez daha emekli amiraller bildiri yayınlayıp düşüncelerini belirttiler diye gözaltılar yapıp topluma da gözdağı veriliyor. Bu yüzden de durum açığa kavuşmuş bulunmaktadır. Bundan böyle eğer vesayet ve de darbe gibi ilkel şeyler konuşulacaksa bilinmelidir ki ülke gerçekten de dincilerin ve tarikatların, cemaatlerin vesayeti altına sokulmaya çalışılmaktadır konuşulması gereken de budur.

Çünkü iktidarı ele geçiren AKP devlet olmanın gücünü kullanarak yargıya, yürütmeye egemen oldu ve laik, demokratik düzeni dinci bir düzene çevirmek için her fırsatta yeni adımlar atarak ülkeyi karanlık bir dehlizin içine soktu. Her tarafta İmam Hatip Okulları kuruldu. Normal okullar ise imam hatipleştirildi. Her konuda Diyanet söz sahibi oldu toplumu dizayn etmeye kalkıştı. Ayasofya’nın İmamı Mehmet Boynukalın bile her konuda demeç verir hale geldi. Okullarımız, üniversitelerimiz okul ve üniversite olmaktan çıkarıldı.

Uygulanan yöntemlerle Milli Eğitim’den tutun da orduya, yargıdan tutun da sıradan bir devlet memurluğuna kadar sözlü sınavlar yapılarak kazananlar elenirken kazanamayanlar her yere yerleştirildi. Ordu ve polis teşkilatı cemaat ve tarikatların hükmüne sokuldu. Bütün bu gerçekler ortada iken birisi vesayetten ve darbeden söz ediyorsa eğer bilinmeli ki saklayacak çok şeyleri olduğu içindir. Çünkü bütün bunları ülkemize yaşatan iktidarın ta kendisidir. Bu durumda kim kime biat etmekte ve kim kimin vesayeti altındadır, belli değil mi? Şimdi siz kalkıp da amiral Mehmet Sarı’yı göz önüne getirdiğinizde neyi görüyorsunuz söyler misiniz?

Evet, bugün iktidarın topluma söyleyeceği bir şeyi yok. Bu yüzdendir ki son 104 amiralin bildirisiyle iktidar bir fırtına estirmek istiyor. Yaşanan sindirme ve zulüm ortamı bugün ayyuka çıkmış durumda. Halkın ise canına tak etti. Kuru ekmeğe muhtaç ettiğiniz halkı artık kandıramadığınız için oylarınız her gün biraz daha eriyor. Bu yüzden de amirallerin bildirisini bahane edip bir kez daha herkese gözdağı vermek istiyorsunuz bu görüntü öyle açık ki.

Hani kalkmış bir de düşünce özgürlüğü üzerinde konuşmuyor musunuz inanın ne diyeceğimizi bilemiyoruz. Sanki ülkede düşünce özgürlüğü varmış da bizler şimdi şu düşünce özgürlüğüne girer şu girmez lüksü içindeyiz. Ortada düşünce özgürlüğü namına ne bıraktınız ki bizlere neyle geliyorsunuz?

Bu yüzden de diyoruz ki;

DARBE MARBE YETTİ ARTIK!

Anlaşıldı mı yetti…