DANDİK SUÇ ÜRETME MERKEZLERİ

Yazan: Turgut Koçak 10 Şubat 2021

Demokratik hak ve özgürlüklerle ilgili isteklerde bulunmanın önü tam anlamıyla kapatılınca; barıştan yana olmak da, sömürü düzenine karşı çıkmak da, hak aramak da, laiklikten yana olmak da, kadın haklarını savunup eşitlik istemek de, adaleti savunmak da, içi dışı ortada bir yönetim istemek de, gerektiğinde memnun kalınmayan bir yöneticisinin istifasını istemek de kısacası iktidara karşı çıkıp hakların savunuculuğunu yapmak da hepsi hepsi bugün ülkemizde suç olarak görülmekte üzerine de polis ordusu ve yargı ile gidilmektedir ki bu anlayışı olağanmış gibi göstermeye çalışan bir AKP ve saray iktidarı ile karşı karşıyayız.

Ortalıkta ise dandik söz üretme merkezleri harıl harıl çalışıp bir yerlere jurnal yetiştirme peşinde ki bu yöntemi uygulayanların hemen hepsinin kesinlikle sonu hüsrandır.

İktidar birini teröristlik ve de hainlikle suçladınız mı toplum katında ne kadar etkisi olduğunu bildiğinden bugüne kadar hep bu yoldan yürüdü. Ancak artık bu tür suçlamaların da yandaşlar dışında he-men hemen kimsenin üzerinde bir etkisinin kalmadığını bütün gerçekliği ile görmekteyiz. Geçmişte sağ ve faşizan eğilimli iktidarlar özellikle sola karşı “anarşist” suçlaması yapar hoşafın da yağını böylelikle keserdi. Şimdi geçmiş önemli ölçüde unutuldu. Bugün büyük ölçüde komünist suçlaması pek yapılmıyor. Bu suçlamanın yerini “terörist” ve “hain” sözcüğü aldı. Elbette bunun bir nedeni yok değil.

Çünkü geçmişte kapitalist/emperyalist dünyanın başı ABD ve yine onun yönlendiriciliğinde saldırı ve savaş örgütü olan NATO komünizm üzerinden yürür ve insanlık düşmanı kapitalizmi savunurken bugün de yine kendilerinin kurduğu ve yönettikleri terör örgütleri üzerinden yani terör suçlaması yaparak aynı amaçlarını devam ettiriyorlar.

Ellerine geçirdikleri görsel ve yazılı basın aracılığı ile halkı neredeyse bunlar sersem tavuğa çevirme uğraşısı içindeler. İktidardan hiç gitmemek için büyük çabalar içindeler. Bu yüzden de uygulamalarına baktığımız zaman uygulamaların açıkça faşist uygulamalar olduğunu görüyoruz. Çünkü başka türlü yığınları susturamayacaklarını iktidarda olanlarda iyi biliyor.

Bu yüzden öğrenciler, gazeteciler, aydınlar sıradan halk içinden kimseler polisin gazabından kurtulamadığı gibi yargının da elinden yakasını kurtaramıyor. Kin ve nefret içinde ülkemiz yurttaşlarına öyle bir saldırı söz konusu ki bunları gördüğümüz zaman susmak olsa olsa zulme teslim olmak anlamına gelir ki bu da bizim karakterimizde yok.

Üniversiteleri değiştir kendi istediğin boyağın için sok, Anayasa’ya uyma, sonra da çık ahkam kes. Hani Bahçeli kendini bilmezi diyor ki Anayasa’yı uygulamak lazım ama Berberoğlu’nun dokunulmazlığı meclise getirilirse biz MHP grubu olarak kaldırılsın yönünde oy kullanacağız. Yani biz bildiğimizi okuyacağız diyor. Ülke bu halde ve sudayken kalkmış AKP ve MHP ortaklığı ortak anayasa hazırlaya-cakmış. Bizler de bu Alicengiz oyunlarını “dur bakalım nolcak” diye seyredecekmişiz. Yani sizden bugüne kadar ne çıkmışsa demokrasi ve anayasa ile ilgili bugünden sonra da o çıkacağı için desek desek size haydin kendi yolunuza deriz size. Gerisi hava ile civa.

Hani bu denli işi ileri götürenlerin uygulayacakları rejim, olsa olsa faşizm olur ve bugüne kadar da tüm faşist iktidarların faşist uygulamalarının sonlarını da biliyoruz, neyi başarıp neyi başarmayacaklarını da.

Boğaziçi Üniversitesi’nde okuyan çocuklarımız ne yapıyor? Bütün ciddiyetleri, bilgi, birikim ve kararlılıkları ile hak arayışındalar. Peki, çocuklarımızın üzerine gider iktidarın yapıp ettikleri ne, nasıl bir şey hiç düşündünüz mü? Ortada yalandan, kin ve nefretten başka ne var? Kim yurttaşları kin ve nefrete teşvik ediyor? Neymiş; bunlar eylem falan yapmazlarmış gece vakit işlerini bitirirler ertesi gün ise işlerinin başına giderlermiş.

Siz cumhurbaşkanına mektup yazarak isteklerini bildiren öğrencilerimizin peşine düşmek yerine niye mektup yazıp Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini tehdit eden bir mafyacının peşine düşmüyorsunuz? Anladık gittiğiniz yol yol değil, ama çocuklarımızı tutuklamanızda kabullenilip oturulacak bir şey değil.

Bu yüzden diyoruz ki size bırakın çocuklarımızın yakasını, anlıyor musunuz bırakın!..