ÇUVALLAMA

Yazan: Turgut Koçak 25 Ekim 2014

Bu sözcük işleri iyice karıştırıp içinden çıkılmaz hale getirenler için söylenir. Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bütün AKP iktidarının çuvalladığını görüyor yaşananları ibretle izliyoruz. Ülkemizde bu dinci kesimlerin işgüzarlığı sonucu dağ taş cami ile doldurulmuş olmasına karşın, bunlar hız kesmeden oraya buraya cami kondurmaya devam ediyorlar. Hem bu işin içinde birilerinin palazlanması için öyle rant kaynakları var ki, sıradan yurttaşların bunları görüp “ne oluyor” diye sormasının olanağı ile yok. Rant derken boşuna demiyoruz. Soyguncu takımı biliyor ki, cami halkın gözünde kutsaldır ve çevresinde çevrilen dolaplar bu yüzden de fazladan sorgulanmaz. Bir düşünün, nereye bir cami dikiliyorsa caminin altı, sağı, solu dükkanlarla dolduruluyor. Sonrasında da buralardan elde edilen gelirler gözü açıklar tarafından iç ediliyor ki, kim kime dumduma. İşte bu yüzden bu dinci kesim Validebağ koruluğuna cami dikmeye aht etmişler.

Oraya kepçeler girdi, ağaçlar kesilmeye başlandı. Yurttaşlar da ağaçların kesilmesine karşı çıkarak dikildiler kepçelerin karşısına. Neymiş efendim? Hayırsever bir yurttaş buraya cami dikecekmiş. Hani insanın bunlara sizin hayırseverliğinizi sevsinler diyeceği geliyor ya neyse. Sonuç itibari ile burada yurttaşlar nöbet tutuyor. AKP iktidarının talan girişimine geçit vermemek için kendisini ortaya koyup direniyor. Hem buraya cami yapılmaması için yargı kararı olmasına karşın, bu haramzade sürüsünün yargı kararı falan dinlediği yok. Madem işler böyle yürüyor, biz sormaz mıyız AKP’nin en tepesinde kim varsa ona yargı kararları kim için geçerli, kim için fasa fiso diye.

Yine ortalıkta laflar dolaşmaya başladı. Recep Tayyip Erdoğan koltuk değiştirirken bütün ekibini de yanında alıp götürmüş. Niyeyse bu ekipten bir kişiyi bırakmış. Ne olacakmış diyorsanız öğrenin, bu kişi Recep Tayyip Erdoğan’ın casusu olarak çalışacakmış. Yani her ihtimale karşı Ahmet Davutoğlu’nun şaftı kayarsa casus hazretleri harekete geçecek, Recep Tayyip Erdoğan’a bildirecek ve Erdoğan da şaftı kayma belirtisi gösteren Ahmet Davutoğlu’nu hızaya getirecekmiş.

Ahmet Davutoğlu bunu bildiği için toplantı zamanlarında ne ediyor ediyormuş bu muhterem casusa bir görev çıkarıyor ve böylece Recep Tayyip Erdoğan’a bilgi taşımasını sözümona önlüyormuş. Bu olup bitenlerden Recep Tayyip Erdoğan da rahatsız olmuş ki, yine bildik açıklamalarına başlamış. Zatı Muhtereme göre madem başkanlık sistemi olmuyormuş, yarıbaşkanlık sistemi bari uygulanmalıymış. Valla bunların aralarında ne çıkar ne çıkmaz çok da sevdalısı değiliz ama bu ikilinin ülkeyi cehennem ateşi içine atmak üzere olduklarını adımız gibi biliyoruz.

Bunlar dış politikada çuvalladılar. İzlenen politikalara bağlı olarak da ülkemizde ne oluyor, ülke nereye götürülmek isteniyor belli değil. AKP iktidarının Suriye politikaları yüzünden Türkiye öyle bir uçurumun kenarına geldi ki, ha aşağı düştü ha düşecek. AKP iktidarı kim ne derse desin Suriye’deki terör örgütlerini başta IŞİD olmak üzere destekliyor. Amerika’nın IŞİD karşıtlığı her ne kadar Recep Tayyip gilleri Koalisyon ortakları içine kattıysa da Recep Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu hâlâ rotasına tam anlamıyla belirlemiş değil. Sınırlarımız yol geçen hanına çevrilmiş.

Güvenlik güçlerinin gözünün önünde telleri kesip araçlarla Türkiye içine kaçan kim oldukları belirsiz kimseler ne durdurula ne de yakalanabiliyor. Kaçmışlarmış da, Suruç istikametinde yollarını kaybetmişlermiş de ıvır zıvır bilgiler. Tıpkı IŞİD’a silah ve mühimmat götüren TIR’ların savcı tarafından durudurulup da akibetleri bilinmediği gibi. Bizim sınırımızda neler oluyor, AKP iktidarı hâlâ aymazlığı elden bırakmamış Suriye’ye karşı ne gibi yaptırımlar yapılıp Esad düşürülür onun hesabını yapıyor.

Eğitim bitirilmiş, keyfi olarak arazi vurgunları arşı alaya çıkmış. Ne idükleri belirsiz “hayırsaver” birileri cami dikme peşinde. İktidar kendi ülkesinin yurttaşları aç, susuz, perişan ve işsizken AKP iktidarının desteği ve kışkırtmasıyla Suriye’den Türkiye’ye kaçan ya da kaçması bilinçili bir şekilde sağlanan Suriyeliler için 4.5 milyar harcayabiliyor ve bu harcamayı da hayırsever ecdamızın bize geçen özellikleriyle açıklama pişkinliğini gösteriyor.Üstelik bu yolla sözümona Müslüman teröristler beslenip semirtiliyor ki, bölgede daha fazla insan boğazlasınlar.

Bir de TOMA’lar çıktı. Neymiş efendim? Onlarca TOMA; TOMA filosuna katılacakmış. TOMA’ların ihalesi bile verilmiş. İhale verilen kim diye meraktaysanız söyleyelim AKP milletvekillerinden biri. Gördüğünüz gibi “İleri Demokrasi” denile denile ülke TOMALI demokrasiye getirilmiş bulunuyor. 12 Eylül faşist darbecileriyle bunların farkı nedir meraklananlar olduğu için söylüyoruz. AKP iktidarının 12 Eylül faşistlerinden fazlaları var eksiklikleri yok. 12 Eylülcülerin TOMA’ları yoktu. Bunların TOMA filoları var. Hem de ne için demokratik hak ve özgürlüklerin içine kimyasal su ve gaz sıkmak için.

Hani yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış derler ya Ahmet Davutoğlu’da aynı şeyi yapıyor ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na demediğini bırakmıyor. Edep duvarlarını yıkıp geçmiş olan AKP iktidarının bu tür davranışlarına gerçi şaşırmıyoruz ama artık bunların her söyledikleri de yanlarına bırakılmamalı diye düşünüyoruz. Ben yaptım oldu kafasıyla yasaları çiğneyip kaçak olarak Atatürk Orman Çiftliği’ne “Aksaray” diktikleri yetmiyormuş gibi burada inanmadıkları Cumhuriyeti kutlayacaklarmış.

Şıracının şahidi bozacı hesabı toplumun sinir katsayısını zıplatıp duranlar öyle sanıyorlar ki, yaptıkları yanlarına kâr kalacak. Onlar da bunu iyi bildikleri için olağan yollardan iktidardan gitmemeyi hesaplıyorlar.

Bu yüzden de önümüzdeki günler bu kafasının içi karanlık ve yüreği kararmış takım tarafından ülke nereye götürülüyor görmek gerek.

Görmek gerek ki, yarın çok geç olmasın…