CUMHURBAŞKANI KİM OLSUN?

Yazan: Turgut Koçak 19 Mayıs 2014

Yediden yetmişe herkes Recep Tayyip Erdoğan’dan yaka silktiği, sözümona toplum mühendisliğini kendilerine vehmedenler de bunu bildikleri için Ekmeleddin İhsanoğlu’nu önerdiler ve CHP bu öneriye yattı sonuçta da Ekmeleddin İhsanoğlu CHP ve MHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklandı.

Ekmeleddin İhsanoğlu’nun açıklanması ile birlikte her taraftan eleştiriler de gelmeye başladı. Bu eleştirileri çeşitli katagorilere ayırabiliriz.

Birincisi; CHP içinden gelen eleştiriler. Bu eleştirilerin sahipleri ne kadar Atatürkçü’dür bilemiyoruz ama CHP’nin bunların elinde küçüle küçüle ne uzayan ne de kısalan bir parti haline geldiğini iyi biliyoruz. Şöyle de diyebiliriz, bu görüşteki kimseler nasıl olsa Atatürk’ün adıyla bize %20’nin altında bir oy çıkmaz diye düşündükleri için fazladan emek harcamaya da gerek yoktur görüşünde olanlar.

İkincisi; bir dönemlerini farklı sol ve sosyalist örgütlerde geçirip de şimdilerde solcu ve sosyalistlerin son durağının CHP olduğunu düşünüp CHP’nin tırnak içinde Marksist/Leninist kanadını oluşturanlar.

Üçüncüsü; Farklı sol ve sosyalist örgütlerde oldukları halde gizli CHP’liliğini devam ettirenler.

Dördüncüsü vatan millet nutku çekip, Atatürkçülüğü kimseye bırakmadan en sağ politikaları sıkılmadan toplumun önüne koyanlar. (İşçi Partisi gibi)

CHP’nin içindeki özellikle eleştirdiklerimiz için söylüyoruz çoğu gardrop Atatürkçüsü. Bu yüzden de geniş halk kitlelerine Mustafa Kemal’i bir türlü sevdiremediler. Ya da şöyle diyelim; halka, bunlar Atatürkçü ise biz olmayalım dedirtenler. İşte bunlar partiye bir zarar gelir mi, gelmez mi diye hiç düşünmeksizin kendilerini ortaya atıp Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığının açıklanması ile birlikte ortalıkta şiddetli bir tartışma başlattılar. Bunların içinde soğukkanlı olan bazıları işi daha da ileri götürmek isteyenleri frenlemeseydi ortaya parçalı bir CHP çıkması işten bile olmayabilirdi.

Bir dönemin farklı sol ve sosyalist örgütlerinden gelenler ise yeri geldiğinde mangalda kül bırakmazlar. Bunlar solcudan daha solcu, sosyalisten de daha sosyalisttir ama her nedense CHP içine niye kapağı attıklarını bir türlü açıklayamazlar. Bunların bazıları nimet ve makam peşindedirler ki, bunlardan pek çok tanıdığımız var. Sol gevezelikte üstlerine yoktur. CHP’nin niçin bir bolşevik partisine dönüşmediğine çok hayıflanır, dost sohbetlerinde CHP’de kimin kim olduğu konusunda uzmanlıklarını konuşturmak bunların en önemli işidir. CHP için bir getirileri yoktur, ancak boş teneke hesabı sesleri çok çıktığı için insanlar bunları bir şey sanırlar. Herkes bir şey der de Ekmeleddin Bey’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı için bunlar durur mu? Bunlar da tabiki de dindi, imandı, şeriattı, buluna buluna böyle bir aday mı bulundu yönünde verirler veriştirirler. Sanki bugüne kadar Cumhurbaşkanı koltuğuna oturmuş olanların içinden birkaç kişiyi ayırırsak ötekileri bir proje adayı değilmiş gibi Ekmeleddin Bey’i Amerika’nın proje adayı olarak gördüklerini antiemperyalist hasletler taşıyan bir coşkunlukla dile getirmeyi çok severler.

Farklı sol ve sosyalist örgütlerde yer alan sol ve sosyalist görüşlülere gelince; bunlar CHP için çok kaygılıdırlar. CHP sağa mı kaymaktadır, bunlar yatak döşek hasta olurlar. “Vay anasına CHP nasıl sağa kayar” diye ter ter tepinip verir veriştirirler. CHP’nin başarısı onları sevindirir, başarısızlığı ise üzüntülere garkeder. Bu gizli CHP’liler de, CHP tarafından Ekmeleddin Bey’in Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini içlerine sindiremeyip deli divaneye dönerler. “Vay sen misin Ekmeleddin Bey’i aday gösteren” diyerek CHP’nin ne faşistliğini koyarlar ne de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun şeriat yanlılığını.

Dördüncü katagoride yer alanlar hiç yaptıklarına ettiklerine bakmazlar. Vatan millet kurtarma sevdasıyla yollara düşüp en faşist, en şoven, yerine göre en Müslüman ve de en önemlisi ömrü uluslararası sermayenin hizmetinde geçmiş fosilleri bulup “Milli Hükümet” marşları söyler Kemalistliği her nasılsa kimseye bırakmazlar ve de çıkıp CHP’den kan alacaklarını düşündükleri için CHP’nin nasıl Atatürkçülük’ten saptığını anlatmak için varlarını yoklarını ortaya koyarak verir veriştirirler. Daha dün Cezaevinden çıkıp da Fethullah’a karşı Recep’le de olunabileceğini anlatmaya kalkan Doğu Perinçek’in ne söylemek istediğine bir türlü vakıf olamazlar ve de Ekmeleddin korosu’na soldan mı desem, yoksa Atatürkçülük kisvesi altında mı desem katılıp bu yolda mağlubiyetin kutsallığına türküler düzüp dururlar.

Özellikle bir not düşmek istiyorum. Yukarıda Atatürkçü olarak kendilerini niteleyenlerin bana göre hepsi Atatürk’e en büyük haksızlığı yapanlardır. Çünkü gerçekten de Mustafa Kemal, bu zatı muhteremlerin çizdiği ve anlatmak istediği çaptan çok daha yukarılardadır. Salt bu yüzden bu konuda nesnel bir değerlendirme yapacak olanlar olsa olsa sosyalistler olur. Sözümüz çok, ançak kısa tutmakta yarar var. Burada bir şey daha var. Bazı çevreler var ki, işkembeden konuşmaktadır onlar da Mustafa Kemal’e faşist diyecek kadar bilimsel öğretilerden yoksun olanlardır ki, bunlarla tartışmaya bile değmez.

Gelelim bu Ekmeleddin işinin ne olacağına. Bize göre Ekmeleddin Cumhurbaşkanı seçilecek olup bitecek. Yalnız bir şey var. Sosyalistler kendi seçeneklerini bir türlü yaratamadıkları için en çok buna yakınmalılar. Neymiş efendim, kötünün iyisiymiş. Katlan katlan nereye kadar? Sanki sosyalistler en kötü seçeneğin kötünün iyisi olduğunu bilmiyor. Bana göre salt bunu değil pek çok şeyi de bilmiyor ya da ne bileyim bilmek bizden sorulduğu için kendimizi aşmışız efendim. Özetle ortaya söylenen afaki şeylere bakmadan ne yaşanıyorsa, nesnelliği içinde görmek, değerlendirmek ve davranmak bizim görevimizdir.

Bunun için de seçenek olmak gerekiyor seçenek!

Bugün, HDP mecliste aday gösterebilir ancak HDP’nin göstereceği adayı da göreceğiz Ekmeleddin Bey’i aratır mı bunu da bilmiyoruz.