Yazan: Turgut Koçak 4 Eylül 2022
Eee iktidarın pili bitti. Bu yüzden de ağzını açan cumhur ittifakı sözcüleri iki şeye sarılıyor. Birisi halkın ayranını köpürtecek olan milliyetçilik diğeri de halkı ahmak yerine koyan dincilik. Bu ikisi bizzat tek adam tarafından günlük hatta saatlik yığınlara yönelik işlenip duruyor.
Aman efendim, Diyanet AKP’ye oy devşirmek için sahaya inecek ve halkın dini duygularına seslenerek AKP ve Erdoğan’a oy devşirecekmiş. İyi de bunca işleri sarpa sardırmış bir iktidarı, Diyanet, Diyanet’in müftüleri, camideki imamları ne yapacaklarmış da kurtaracaklarmış sizin aklınız kesiyor mu? Kesmiyor ama Nasrettin Hoca hesabı göle yoğurt çalınca ya tutarsa demiş ya iktidarınki de o hesap 22 yıldır dini duyguları kullana kullana son seçimin eşiğine gelinmiş bir kez daha ya tutarsa hesabında.
Bunun için Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a buyurulmuş. Haydi, sahaya inin kabilinden. O da il, ilçe müftülüklerine, onlar da camii imamlarına buyurmuş “sahaya inin” diye. Onlarda geçen Cuma verilen emri yerine gerip sahaya inmişler. Müftüsü imamı camileri kışla belleyip orada inim inim inleyen vaazlarına başlayıvermişler. Vaazlarında cami cemaatine ilk olarak aile içinde şükrün ve kanaatin ne olduğu üzerinde durulmuş. Yani denilmek istenmiş ki şu anda yaşadığınız ne kadar zorluklar varsa bilin ki Allah tarafındandır. Bunun için asi olmayın, halinize şükredin. İkincisi de kuru ekmeğiniz bile olmasa kanaatkâr olun ki Allah kanaatkâr olanları sever günü geldiğinde onları ödüllendirir.
Evet, görüldüğü gibi iktidar zaman zaman aç da yok, açıkta kimse de yok dese de durumun hiç de öyle olmadığını görüyor olmalı ki din yolu ile taşma eğilimi gösteren halkın sabrına ket vurmaya çalışıyor.
Siyasetçi olarak kendileri bu şekilde halkın önüne çıkamayacaklarına göre zaten çıkamıyorlar. Onlar da işin kolayına kaçıp din görevlilerini sahaya sürüvermişler.
Önce sahaya din görevlilerini şükür ve kanaat için sahaya süren AKP’li politikacıların ve de üst düzey taraftarlarının durumuna bakalım. Bunlar dünün baldırı çıplaklarıydılar ama bugün nasıl olmuşsa olmuş Allah bunlara yürü ya kulum demiş böylece de her biri Karun kadar zengin olup çıkmışmışlar. Yurt içinde ve yurt dışında akıl almaz varlıklar edinmişler. Bir kişi üç beş işe bakıyormuş havasında bilmem kaç yerden maaş alıyor. Bazılarının maaşı zaten astronomik fakat bulundukları yer itibari ile bal tutan parmağını yalar hesabında oluğu gibi her biri akıl almaz servetlerin üstüne konmuş ya da çökmüş. Kimileri devletten ihale ala ala dünya çapında en zenginler arasına girmişler. Vurgun, talan, çalma, çırpma, hırsızlık, yolsuzluk akıllara ziyan bir destana dönüşmüş. Bunların bazılarına yargı da kontrollerinde oluğu için dokunulamıyor bile. Ortaya çıkan onca bilgi ve belgeye karşın yargı talimatlandırmanın dışında kılını bile kıpırdatmıyor. Çürümüşlükler tepeden tırnağa almış yürümüş. Muhteremin bu çürümüşlükten haberi yokmuşçasına o da kalmış başkalarına diyor “çürük bunlar” diye. Bu denli şaibeli bir iktidar dünyanın hiçbir ülkesinde bir gün bile devam edemez ama bizden işleyiş tersinden oluyor. Ne kadar çürümüşlük söz konusu ise iktidar tersini söyleyerek iktidarını sağlama alma hesapları yapıyor.
Adli yılın açılış gününde bile tek adam yönetiminin başındaki muhterem kalkmış bizdeki demokrasiden, kalkınmışlıktan söz etmekle kalmıyor bir de yargıyı eleştirenleri maksatlı bulduğunu söyleyerek bu çevrelere demediğini bırakmıyor. Yönetim çevresi için ne diyebiliriz ki hangisinin üstündeki örtüyü kaldırsanız altından akıl almaz yolsuzluklar ve işlenen suçlar saçılıyor ortaya.
Diyanet’e gelince; Halkı şükretmeye ve kanaatkâr olmaya çağıran bu kesimlerin şatafatından geçilmiyor. En büyük bütçe Diyanetin, en fazla gereksiz harcamaları bu kurum yapıyor. Her birisinin altında son model araba. Oturdukları evler ve lojmanlar dersen saray yavrusu gibi. Köy imamlarının bile köylüler tarafından oturmaları için yapılmış lojmanlardaki lüks köylülerin evinde yok. Öğretmeni, memuru, işçisi, esnafı kentlerde aldığı maaş kadar paraya kiralık ev bulamazlarken bunlar kira bile vermeden Allah adına daha çok da AKP ve saray iktidarı adına görev üstlenmişler.
Halk umutsuz. Çocuğuna giyeceği giysiyi, ayakkabıyı, eğitim için gerekli defter, kalem ve diğer gereçleri alamıyor ama bu dinciler kalkmışlar iktidar adına kendilerine şükretmelerini ve kanaatkâr olmalarını vaaz ediyorlar. Hem de bütün bunları Allah adına yapıyorlar ki gözlerini devire devire bu gerçeklere karşı vaaz edip kendilerinden geçenleri ne diyelim onların diliyle konuşalım ALLAH İSLAH ETSİN BUNLARI.
Bakalım önümüzdeki Cuma AKP’nin din ordusu nasıl bir propaganda yolu benimseyecek göreceğiz. Şimdi camiden başlayan bu huruç harekâtı eğer sokaklarınıza, evlerinize kadar uzanmaya kalkarsa bizim önerimiz de şudur. Bunları sokağınıza da koymayın evinize de sokmayın.