Yazan: Turgut Koçak 27 Şubat 2015
Sabah gazetesi ‘Şah Fırat Operasyonu’nun bilinmeyenlerini açıklamış. Öğrendiğimize göre “Başkomutan” sahadaymış. Sahada olmasa şaşardık. Çünkü ülkede bir çöp kaldırılsa maşallah Recep Tayyip Erdoğan’ın iradesi olmadan mümkün değil, kaldırılamaz. Bu durumu bilim insanlarının incelemesine bırakmakla birlikte bir insanın bu denli yalnız olması ne büyük mutsuzluk. Recep Tayyip Erdoğan öyle yalnız öyle yalnız ki, bu gerçek kimseye güvenmiyor olmasıyla bütün çıplaklığı ile ortada duruyor.
Neyse biz yine başkomutanlığına dönelim. Recep Tayyip Erdoğan öyle bir başkomutanki burnunun ucunu bile göremiyor. Dün birlikte olduğu ve beraber bu yollarda ıslanıp beraber yürüdükleri Gülen Cemaati şimdi “paralel yapı” oldu ve Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı her gün bunu konuşmaktan başka bir şey bildiği yok sanki. Oysa ağızlarından ne canciğer sözler işitmiştik. Bir zamanlar Fethullah Gülen’i ülkeye davet eden Erdoğan; “Gel de bu hasret bitsin” derken, bu cemaat ne paralel yapıydı ne de İsrail uşağı.Hrant Dink’in öldürülmesi ve suçunun da Ulusalcılara atılması için Trabzon’da Ramazan Akyürek tarafından kurulan kumpaslar, zamanın İstanbul Valisi Muammer Güler’in ihbarı önemsemeyip gerekli tedbirleri aldırmaması,devamında ise çekilen Ergenekon operasyonu da birlikte yapılmamıştı. İşler karıştığı zaman bile Fethullahçıları kast eden Erdoğan; “ne istediler de vermedik” diyerek her şeyi apaçık etmemiş miydi?
Sonra öküz öldü ortaklıkta bitti. Çekilen yolsuzluk operasyonu ise bütün geçmişteki güzel muhabbetleri yakıp yıkıp kül etti. Artık, yolsuzlukları, hırsızlıkları, Suriye’ye yönelik operasyonları deşifre eden bir cemaat vardı ki, AKP’liler ve Recep Tayyip Erdoğan onları bir kaşık suda boğmalıydı. Öncelikle emniyete ve yargıya yönelik operasyonları, bu cemaatin basınına ve mali kaynaklarına yönelik operasyonlar izledi.
Ta başından beri Recep Tayyip Erdoğan olayları yöneten ve bu noktaya kadar getiren en tepedeki kişiydi. Peki, bütün bu gerçekler yaşanırken Erdoğan’a başkomutan payesi verilmesi için başarı gösterdiği bir şey var mıy dı? Hem var hem de yoktu. Başarı kendisi başta olmak üzere birlikte yürüyüp birlikte ıslanarak dünyalıkları öyle bir arttı ki, bunun için de insana başkomutan denmez, dense dense tacir denir, işini bilen tüccar denir, bezirgân denir, diktatöryal rejimlerde fırlayıp ortaya çıkan oligarg vb şeyler denir ki bu sıfatların da başkomutanlıkla bir ilgisi yoktur.
Gelelim şu havuz medyasının uydurma “Başkomutan” nitelemesine. Bu niteleme de bildiğiniz gibi şu Süleyman Şah Türbesi’nin Suriye’den kaçırılıp getirilmesi sonrasında yalaka basın tarafından üretildi ve Türkiye halkının gözünün boyanmasına yönelik söyleniyor. Bir kez Suriye’ye yönelik politikaları nedeniyle AKP iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan çuvallamıştır. On binlerce ipten kazıktan kopma terörist sürüsü bu iktidar tarafından Suriye’ye sokulmuştur. Bunların Suriye’de işlediği cinayetler akıllara durgunluk verecek kertededir. Suriye kentleri yakılmış, yıkılmış harabeye çevrilmiştir. İslami terör örgütlerinin kadın ve çocuklara yönelik işlediği suçlar insanın kanını dondurmaktadır. Bu suçların bizzat ortağı da Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarıdır.
Türkiye oldum olası Libya ile iyi ilşkiler kurmuştur. O Libya ki Türkiye’nin en zor zamanında Türkiye’nin yanında olmuştur. Kaddafi ise bu iyi ilişkilerin baş aktörüdür. AKP iktidarı emperyalistlerle bir olup Kaddafi’nin devrilmesi ve linç edilmesinde yine en öndedir. Bavullarla Libya muhalefetine dolar taşıyan bu iktidarın girişimleriyle Libya’nın ne hale getirildiği apaçık ortadadır. Bu ayıbı on yıllar geçse Türkiye’nin silmesi zordur. Emperyalist dünya ile bir olup bu operasyonu çekenlerin en önünde de bugün kendisine başkomutan nitelemesi yapılan Erdoğan’dır. Irak’ta yaşananlar geride kalmış gibi gözükse de Irak’ta onca işkencenin, tecavüzün, katlimların sorumlusu da büyük ölçüde AKP iktidarı olmuştur. Çünkü Irak’ta işlenen suçları destekleyen ve ABD’ye her anlamda lojistik destek sunan bu iktidardır.
Yukarıda saydığımız nedenler insanı başkomutan yapar mı bilemem ama ülke toprağı sayılan bir yerden tası tarağı toplayıp en becerikli kaçma konusunda süreci yöneten kişiye ne zamandan beri başkomutan denilmektedir?
Haydi diyelim ki, çeşitli nedenlere bağlı olarak başkomutan denilmesi göreceli de olsa Anayasada yazıyor diyelim. Böyle bir bozgunun sorumlusu hangi saiklerle başkomutan sıfatını hâlâ üzerinde taşıyor olablir?
Taşımaz. Taşıdığı söylense bile böyle başkomutanları divanı harbe verirler ki, işte o zaman ortada ne rütbe kalır ne de şan, şu. bu…
İşte ol hikaye başkomutanlık masalı budur…