Yazan: Turgut Koçak 20 Temmuz 2011
Bu adam bilindiği gibi CIA’nın başına getirildi. CIA’nın başındaki adam demek; ABD emperyalizmi adına dünyanın dört bir yanındaki halklara
kan kusturan adam demektir. Bu kişi ki; Irak’ta görev yaptı ve 11 askerimizin başına çuval geçirdi. O dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi
Özkök ise; onurlu bir davranış sergileyeceği ve bu yapılanların Amerika’dan hesabını soracağı yerde Amerika’yı korumak için “Bu münferit
bir olaydır” diyerek konuyu unutturmak isteyerek bin anlamda ABD’nin çıkarlarını ülkemiz çıkarlarından üstün tuttu ve o dönemde de
iktidarda Amerikancı ve BOP Eşbaşkanı Bay Tayyip ve partisi vardı. Aynı kişi hem Irak’ta, hem de Afganistan’da adıyla sanıyla bilinen pek
çok katliamlara imza attı. Doğal olarak emperyalist ABD’nin çıkarlarına bunca suça bulaşmış bir insanın yeri sıradan bir generalin yerinden
öte olması gerekiyordu o da öyle oldu ve CIA’nın başına getirildi.
CIA’nın başına getirilmesi ile birlikte ayağının tozuyla Türkiye’ye damladı. Bu adamın geleceğini ve Türkiye’nin sözde yetkili ve etkili
kişileriyle de görüşmeler yapacağını basın enine boyuna yazdı. Geliş tarihi tam da AKP iktidarının Libya’da Amerika adına üstlendiği
görevlerden birisi olan sözde Libya muhaliflerini İstanbul’a topladığı tarihe denk geldi. Bu toplantıda birçok ülkeden ne kadar Amerikan
uşağı varsa boy gösterdi ve toplantı sonucu Libya muhaliflerinin tanınması kararı alındığı gibi bu işbirlikçi çetelere yardım sözü
verilmesi de unutulmadı.
Yazımızın burasında kısa da olsa can alıcı bir konuya değinmek istiyoruz. Eskiden olsaydı CIA Başkanı’nın ülkemize gelişi bir olay olur,
yer yerinden oynardı. Katil Bay David Howell Petraeus’un gelişi çok büyük gösterilerle karşılanır, Petraeus ve onu buraya getirenler
protestolardan paylarına düşene alırlardı. Sanırım AKP iktidarı ile birlikte bu ülkenin insanlarına bir hal oldu. AKP’ye yandaş hemen
herkes bu denli aşağılanma karşısında tıpkı Kurtuluş Savaşı döneminde İngilizleri ve Yunanlıları tutanlar gibi bir hallere düştüler ve
Amerikancı oluverdiler. Bir başka deyişle son on yılda ülkemizde yaşananlar akıllara durgunluk veren noktalara ulaştı. Yetkili ve
etkililerin bu girişimleri gayet olağan karşılandı. Daha da önemlisi AKP iktidarınca denize düşen yılana sarılır örneğinde olduğu gibi bu
katilden bölgemizde yaşanan olaylarla ilgili olarak yardım istendi. Hükümet yetkilileriyle CIA Başkanı’nın görüşmelerinden anlıyoruz ki,
PKK ile ilgili olarak geniş bir yardım sözü alınmışmış.
AKP iktidarını ülkemizin başına bela edenler, sözde bu iktidarı arkalıyor görünüyorlar. Ne acı ki, dünyanın her yerinde yaşanan terör
olaylarının bir tek sorumlusu varsa o da baş terörist ülke konumunda olan ABD emperyalizmidir. Şimdi birileri kalkmış bu gerçekleri tersyüz
ederek teröre karşı işbirliği yapılacağını söylüyor ve de bu ülkenin burjuva muhalefeti tümüyle bu gerekçeleri görmezden gelerek
susuyorlar. Sanki bunlara göre ülkemize gelen 11 askerimizin başına çuval geçiren David Howell Petraeus değil de sıradan bir konuk. AKP
iktidarı bu kanlı katili ülke insanına böyle sunuyor. Kapalı kapılar arkasında ülkemiz ve bölge halklarının yazgısını bu kanlı katille
konuşma gafletine düşenleri gerçekten de iyi tanımalıyız. Bunlar bugüne dek ölümü gösterip bizleri sıtmaya razı edenlerdir. PKK’yi bahane
ederek bu kanlı katille hem Türkiye, hem Suriye, hem İran, hem Libya hem de füze kalkanı sorunlarını görüşen bir AKP iktidarı ile karşı
karşıyayız. İşte bu yüzden bu kanlı katilin ülkemize gelişi ülkemizin başına bilinmelidir ki, yeni çoraplar örecektir. Başta Rusya ve İran
olmak üzere ülkemizde konuşlandırılmak istenen füzesavar sistemlerine karşı çıkacaklardır. Daha da önemlisi bu durum ülkemiz açısından
büyük riskler taşımaktadır. Bu riskler Türkiye için hem ekonomik hem de olası savaşlar nedeniyle can kaybı demektir aslında. Bu nedenle
ülkemizin bütün yurtseverleri, devrimcileri, sosyalistleri Bay Tayyip ve iktidarına karşı bir tutum almalı bu tür oluşumlara geçit vermemek
için yenilmez bir güç oluşturmalıdırlar. Bugün olağan şeylermiş gibi ABD emperyalizminin dayatmalarını sessizce kabul edenler; bu
hareketlerinden dolayı ödüllendirilebilirler. Ne var ki, böylesi bir oluşuma geçit vermek demek Türkiye’nin başına çıkarılamaz çorapların
örülmesi demektir.
Değerli arkadaşlar; ülkemize gelip giden bu katil CIA Başkanı David Howell Petraeus’u hiç unutmayın. Çünkü bu adamın gelişi demek; İran’ın,
Suriye’nin, Libya’nın, Lübnan’ın ve de Türkiye’nin geleceğinin karartılması demektir. Bu görevin ortağı ise hiç kuşku yok ki, BOP Eşbaşkanı
Bay Tayyip ve partisi AKP’dir bunu da hiç unutmayın. En önemlisi de Türkiye halkının emperyalizme karşı duyarlılığının iğdiş edilmesi. Ne
bunu unutun ne de bu görevi emperyalistler adına üstlenenleri.
Sözün sonunu şöyle bitirelim ve de halkımızla bu gerçeği bir kez daha paylaşmış olalım.
Bilinsin ki, emperyalistleri dize getirecek olanlar yalnız ve yalnız sosyalistlerdir. Emperyalistlerle canciğer kuzu sarması olan sözde
milliyetçiliğin yapacağı hiç mi hiçbir şey kalmamıştır. Eğer emperyalizme diz çöktürmek ve katil David Hovell Petraeus gibileri yeryüzünden
silmek istiyorsak kapitalizme ve emperyalizme karşı amansız bir savaşımı sosyalistlerin safında yani partimiz Türkiye Sosyalist İşçi
Partisi’nin safında örgütleyelim ki, BARINAMAZ OLSUNLAR YERYÜZÜNDE… CIA BAŞKANI David Howell Petraeus’un Türkiye’de İşi Ne?