CHP’NİN SON GİRİŞİMİ VE GEÇMİŞİ

Yazan: Turgut Koçak 8 Ekim 2022

CHP’nin biliyorsunuz Köy Enstitüleri’nin kapatılmasına ilk kapıyı aralayan partidir. Köy Enstitüleri her ne kadar birçok insan tarafından Menderes döneminde kapatıldığı bilinse de asıl Köy Enstitüleri gerçekte eğitim CHP iktidarı döneminde bitirilmiştir. Demokrat parti döneminde de izleri bile bırakılmayarak tamamen ortadan kaldırılmıştır. Yine Kuran kursları, okullarda din dersinin konulması, yeniden açılan ilahiyat fakülteleri, dinci gerici propaganda yapan dergiler, imam hatip kursları da CHP döneminde açılmış ise de bunların hiçbirinin CHP’ye bir getirisi olmadı ve CHP Demokrat Parti karşısında ağır bir yenilgiye uğrayarak seçimleri kaybetti. Doğal olarak da DP bütün bu işlerin tepesine tüy dikti.

Oysa 1950’le doğru gelindiğinde baskılarda yaşanıyor olmasına karşın Türkiye’nin çok ciddi bir aydın birikimi söz konusuydu. Bu gerçekler nedeniyle de sosyalist görüşler hızla aydınlar arasında yayıldı bir güce dönüştü. ABD emperyalizmi ile ilk ilişkiler bile 40’lı yılların ortalarında CHP aracılığı ile kuruldu. CHP her ne kadar Cumhuriyeti Kuran bir parti olarak biliniyor olmasına karşın Cumhuriyet’in kazanımlarından olan ne varsa ilk CHP tarafından darbeye uğratıldı.

Laikliğin bekçileri olarak kendisini gören CHP gerçekte laikliği bile tehlikeye düşüren ilk parti. Bu yüzden de kimse sanmasın ki laiklik sadece bugünkü parti yöneticilerinin attıkları adımlarla tehlikeye sokulmuştur. Bunun geçmişi var bugün olanlar da bu yüzden geçmişten bugüne taşınmış adımlar.

Mustafa Kemal’le birlikte gerçekleştirilen devrim elbette bir burjuva devrimiydi fakat dinsel gericilikle ciddi bir şekilde hesaplaşmayı da göze almıştı. Bu nedenle Cumhuriyet’in kazanımları başında laiklik geliyordu. Ancak şurası bir gerçektir ki laikliği getirenler gerici bir karşıdevrim tarafından yenilgiye uğratılmamış, aksine gericiliği yeniden adım adım getiren ülkedeki burjuvazi ile birlikte siyasi yapı olan CHP’nin attığı adımlar yüzünden mevziler yitirilmiş giderek de bu mevzilerden geriye hemen hemen hiçbir şey kalmamıştır. Zaten sistemin tehlikeye uğramasından korkan CHP ise hedefine ne yazık ki komünistleri koymuş, bütün baskı ve zulümlerini komünistlere karşı uygulamaktan en küçük bir çekince duymamıştır.

Sözü özetlersek, CHP’de ve bazı sol yapılarda sağ politikalara yanaşarak solculuk da yapılabileceği zannına kapılan kimselerin sayısı hiç de az değildir. Oysa yaşam hiç de birilerinin ileri sürdüğü gibi gelişmez. Kim ne ise o olmanın ruhuna uygun bir şekilde davranmadığı sürece bir yandan sermayenin bir yandan da dinci gericiliğin değirmenine su taşır ki bu da kaçınılmaz sonucu doğurur. Yani dinci gerici faşist yapıları iktidar için gündeme taşır.

Bugün sorun bile olmayan başörtüsü ve türbanı ısıtıp yeniden gündeme getirmenin sonucu doğal olarak CHP bize pas verdi bizde bu golü atmalıyız diye düşünen AKP ve saray iktidarının çıkarına gelişen bir ortam yaratmıştır ki iktidar olmaktan umudu kırılmış olan AKP’nin bu son çıkış hem oylarını yükseltmiş hem de Erdoğan’ın yeniden seçimleri kazanabileceğini düşünmeye başlamasına kapı aralamıştır. Ki bu yüzden de AKP’den karşılık Anayasa değişikliği olarak gelmiştir.

Önce bakalım bir görelim bizde destekleriz diyen Kılıçdaroğlu gerçekleri birazcık olsun görmeye başlamıştır ki bu kez de Kılıçdaroğlu’nun tavrı Erdoğan’ı eleştirmeye dönüşmüştür.

CHP bazı alanlara şirin gözükmek için kendi içinde ciddi bir tartışma yaşıyor. Sermayeye verilen mesajlar, aday seçiminde sistemin tartışmasız adamı olan kimselere yönelinmesi, sağcı ve gerici kesimlere verilen ödünler hepsi hepsi yeni bazı girişimlerin olacağına işarettir ki bu da CHP’de fazlasıyla yaşanmaktadır.

Ancak şurası unutuluyor. CHP’de yine de her şeye karşın daha ilerici ve birçok konuda daha tutarlı bir taban olduğu da ortadadır.

Sonuç olarak CHP’yi güçlendirecek olan şey sağa daha fazla yanaşmak ve sağcılaşmak değil hiç değil Cumhuriyet’e, laikliğe daha fazla sahip çıkan bir yapıdır ki bu yapı istenirse yüzde 40’lara varan bir oy potansiyeli olan bir sinerjiye rahatlıkla dönüştürülebilir. Her şeye karşın sözünü ettiğimiz konular CHP olmasa da sahipsiz değildir fakat CHP’nin dünü bugünü ele alındığında niye sabit bir noktaya çakılıp kaldığının da bize göre yanıtıdır. Biz sosyalistler elbette bütün burjuva partilerinden ideolojik olarak da örgütsel olarak da bağımsız davranarak ve sınıf siyaseti yaparak yolumuzda yürüyeceğiz ama yine de bir yere kadar savaşımı birlikte yükselteceğimiz konuların da olduğunu bilerek yapacağız bunu.

Örneğin dinci, gerici ve faşist bir anlayışa karşı mücadele etmek gibi…