Yazan: Turgut Koçak 25 Mart 2020
AKP ve AKP’nin küçük ortağı cezaevindekileri salmak için uzun zamandır bir yol bulmaya çalışıyor fakat kamuoyunun tepkisinden çekinildiği için bir türlü adım atamıyordu. Çünkü onların bu salıverme isteğinin içinde özellikle çıkmalarını istediği bazı suçlular söz konusuydu. Bu suçlular MHP’nin çıkmalarını istediği uyuşturucu ile ilişkileri olanlarla AKP’nin çıkmasını istediği tecavüzler ve kadınlara yönelik suçlardı daha çok ama bu suçlara halkın tepkisi de kuşkusuz çok fazlaydı.
Bu konuyu biraz irdeleyelim önce. Uyuşturucu konusunun gerçekten de titizlikle ele alınması ve ona göre bir tutum takınılması gerektiği bütün çıplaklığı ile ortadadır. Avrupa ülkelerinde içiciler cezalandırılmaz. Hatta bu işin önünü almak ve içicileri sağaltmak amacıyla devlet kullanıcılara madde bile temin eder. Tabi ki de bu konu duyarlı bir konu olduğu için devletin de kendisini buna göre bir şekle sokması ve bu konuda iyi bir örgütlülüğü gerekir. Buradan yürüdüğümüzde diyebilirim ki uyuşturucunun ticaretini yapanlar kapsam dışı bırakılmalı ve içicilerse bırakılmalıdır. Zaten içiciler Avrupa’da tutuklanmıyorlar bile. Ancak serbest bırakılsın derken demiyorum ki aynı tas aynı hamam uyuşturucu kullananlar bir yolunu bulup bu işi yapanlardan uyuşturucu temin etmeye devam etsinler ve de değişen pek bir şey olmasın. Devlet bu konuda öncelikli olarak sosyal tedbirleri almalı ve her konuda gerekli yardımı yerine getirmelidir.
Ancak MHP’nin bu konudaki ısrarının altında yatan şey ne yazık ki öyle ya da böyle uyuşturucuya bulaşmış olan kimselerden çok bu işin ticaretini yapanları kapsadığı için kabul etmek gerçekten de olası değil.
Gelelim AKP’nin duyarlı olduğu konulara. Bilindiği gibi özellikle dini vakıf ve cemaat yurtları, Kur’an kursları başta olmak üzere kız ve erkek çocuklarına çok sayıda tecavüz suçu işlenmiş bulunmaktadır. Bu suçlar elbette de salt buralarla da sınırlı değildir. AKP öyle ya da böyle bu suçlara bulaşmışları da salıvermek sanki açılabilirmiş gibi kendi fıtratında olanlara beyaz bir sayfa açma isteğindedir. Bunun yanına kadınlara yönelik şiddeti de eklersek en can alıcı noktalara da işaret etmiş oluruz ve AKP’nin çocuk yaşta evlilikleri savunan anlayışı nedeniyle ve erkeklerin kadınlar üzerinde baskısını olağan gibi görmesi düşüncesinden kalkarak ağır toplumsal suçlara dönüşmüş olan kimi eylemlere de hayırhak baktığını dile getirmek isteriz. Sonuç itibari ile AKP ve MHP ağırlıklı bir salıverilme işi gerçekten de ne vicdanidir ne toplumsal yaraların sarılmasının gözetildiği bir anlayışın öne çıkmasıdır ne de toplumsal barışa hizmet eder niteliktedir.
Dahası terör suçları kapsam dışı denilerek ta başından Anayasa’nın eşitlik ilkesinin çiğnenmesi ve terör suçu konusundaki muğlaklık, herkesin aynı sepete atılması yüzünden şu an bile sayısız gazeteci ve yurttaş cezaevlerindedir. Dolayısıyla da AKP ve MHP’nin üzerinde kolaylıkla anlaştığı bu yasa teklifinin şu an içinden geçtiğimiz koronavirüs tehlikesi nedeniyle içi doldurulmadan yürürlüğe girmesi demek yaraların sarılacağı anlamına gelmediği gibi pansuman tedbirlerden de öteye gidecek bir adım değildir. Kaldı ki TBMM’de bulunan partilerle iktidar görüşme yaparken 6 milyonun üzerinde oy almış olan bir partiyi yani HDP’yi yok sayma yolunu seçerek atılacak olumlu adımların önünü ta baştan kesmiş bulunmaktadır.
HDP’ye karşı sürdürülen tutumun gerçekten de kabul edilir yanı yoktur. Yoktur, çünkü şu içinden geçtiğimiz zor günlerde bile HDP’li belediyelere kayyumlar atanarak AKP ve saray iktidarı tarafından sandık olayı bile hükümsüz kılınmıştır. Bu nedenle de AKP ve küçük ortağının konuları ele alışları ve yaklaşımları hiçbir şekilde demokratik değil aksine faşizan bir anlayışla bire bir örtüşmektedir.
Bugün AKP ve saray iktidarı seçimle alamadığı belediyeleri kayyum atayarak ne pahasına olursa olsun devlet görüntüsü altında kendi yönetimine almak istemektedir. Bugün eğer CHP’nin eline geçmiş olan pek çok büyükşehire yönelik aynı operasyonlar çekilemiyorsa halkın tepkisinden korkulduğu için çekilememektedir. Ancak bu belediyelerin halka yeterince hizmet götürememesi için de her türlü kısıtlama alenen yapılabilmektedir. Terör bahanesi ile HDP’nin kazandığı belediyelerin kayyum yolu ile tek tek işlevsiz kılınması işin özüne bakarsanız terör nedeniyle falan değildir. Değildir çünkü devlet eliyle girişilen bu eylem nedeniyle aslıda pek çok kişinin sandığa güvenini yıkıp başka başka eğilimlere yönelmesinin sağlandığının görülmesi için falcı mı olmak gerekmemektedir?
Demokrasinin işlediği, sosyal bir devlet anlayışının uygulanabilir olduğu ülkelerde adı şu ya da bu önemli değil çıkarılan aflar da bir fırsat yaratabilir, ancak AKP ve MHP anlayışı ile çıkarılan içerdekilerin salıverilmesi yasası göreceksiniz bir işe yaramayacak, içerden kaç kişi bırakılmışsa salt yanlış ve altyapısı hazırlanmayan bir adım olması hesabıyla cezaevleri kısa sürede yine tıka basa dolacaktır.
Sonuç olarak her konuda olduğu gibi AKP ve saray iktidarının bu af konusunda da çuvallaması eşyanın doğası gereğidir. Soncu nasıl olsa hep birlikte görüp yaşayacağız fakat ne olacaksa yine her zaman olduğu gibi bu ülkenin geniş emekçi yığınlarına olacak.