Yazan: Turgut Koçak 20 Ocak 2014
Dün Suriye’ye gönderilen 7 TIR’dan üçü durduruldu. Söylendiğine göre TIR’ları durduran jandamanın yaptığı arama sonrasında silah olduğu görüldü ve şoförleri kelepçelenerek gözaltına alındı. Diğer 4 TIR’da da arama yapılmak istenmesine karşın arama yapılmadı. Sözü geçen TIR’ların tamamı MİT’e ait olduğu savı ile serbest bırakılıp yollarına devam ettiler. Bu olay yaşanırken oraya çok sayıda polisle baskın yapan Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, TIR’lardaki MİT’çilerin rutin işlerini yaptığı anlaşılmıştır" diyerek TIR’ların içinde gönderilenlerin ne olduğunu sözüm ona perdelemiştir perdelemesine ya, ne var ki, kimseyi inandırdığı söylenemez. Daha sonra yapılan açıklamalara baktığımız zaman bu TIR’lardaki malzemenin insani yardım malzemesi olduğu yolunda yetkililerden açıklamalar geldiğni görüyoruz. Özellikle AKP sözcüsü Hüseyin Çelik’in bu aramayı yaptırtmak isteyen savcıyı tehdit eden sözleri yenilir yutulur sözler olmadığı gibi açıkça yargının işini yaptırtmamaya yönelik suç niteliğindedir.
Diyelim ki, insani malzemedir. Öyleyse MİT koruması altında bu araçların sevk edilmesinin ne anlamı olabilir ki? MİT’in işi; insani yardım malzemelerinin sevkini yerine mi getirmektir? Haydi, bunu da geçtik; insani yardımsa niçin aranması engellenmekte, “Devlet sırrı” ipine sarılmaya kalkışılmaktadır? Kim ne söylerse söylesin, sözü geçen TIR’larda taşınan malzemeler tepeden tırnağa silahtır o kadar.
AKP iktidarı bugünkü görünümü ile tam anlamıyla bir ucubeye dönüşmüştür. Bu iktidara baktığınız zaman hem muktedirdir hem de görevini yerine getiremeyen bir acizdir. Toplumun karşısına çıkarak paralel devlet kurmaktan söz ederek tam anlamıyla acızliğini dışa vururken, öte yandan da kendisine karşı olabileceğini düşündüğü, emniyet güçleri, yargı mensupları ve diğer alanlarda görevli olanları görevlerinden alarak ya başka yerlere sürmekte ya da görevlerini işlevsiz hale getirmektedir. Suriye’ye silah gönderildiği ileri sürülen TIR’ları ise “Devlet sırrı” savıyla aratmamaktadır. Rüşvetler, yolsuzluklar, adam kayırmalar, yargıya müdahale edilerek görevini yapamaz hale getirmek vb suçlarla ülkemiz AKP iktidarı tarafından tam anlamıyla bir fetret devri içine sokulmuştur.
Böylesi bir konumda olan bir yürütmenin tasarruflarının olağan olabileceği düşünülemez. Seçim atmosferine girilen ülkemizde bu iktidarın yönetiminde ne sağlıklı seçimler yapılabilir ne de seçimlerin yapılabileceğine inanmak olasıdır. Bugün Suriye’de üç aşağı beş yukarı neyin olacağı neyin olmayacağı belli olmuşken, Suriye’ye yönelik kumpasta sadece Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası kalmıştır. AKP iktidarı ülkemizi hızla bir bataklığın içine çekmektedir. Bu iktidar mecliste savaş kararı çıkartmamıştır ama uygulamalara baktığımız zaman Türkiye’yi üstü örtülü bir savaşın içine sokmuştur. İktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle ülkemiz bölgemizde ve dünyada büyük saygınlık kaybına uğratılmıştır. Yarın bu uygulamaların sorumlularının savaş suçlusu olarak Lahey’de yargılanmayacaklarını kimse söyleyemez.
Bugün Türkiye’de ekonomi hepimizin bildiği nedenlere dayalı olarak çökertilmiştir. Dolar’ın kısa sürede bu noktalara fırlaması soygunların, vurgunların, rüşvetlerin ötesinde ekonomiye büyük bir yıkım getirecektir. Zafer Çağlayan’ın yerine görevlendirilmiş Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Denizli’de Nazım Hikmet’ten “Sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” dizelerini okuyarak işadamlarının siyasete girmesini istemiş, ekonomi için güllük gülistanlık bir ortam çizmiştir. 2000’li yılların başlarındaki krize anayasa krizi demenin yanlış olacağını kaydeden Bakan Zeybekçi, ‘’2001 ve 2002’de olanların adı 28 Şubat krizleriydi. 28 Şubat’ta ülkenin dengeleriyle öyle bir oynadılar ki bu tarihten sonra ortaya çıkan siyasi iradeyle biz bu krizi yaşadık. 28 Şubat’taki krizde birileri, bu yapılanın etkisinin bin yıl süreceğini söylediler. Çünkü bin yıllık bir hesaplaşma içine girmişlerdi. Bu topraklara gelişimizin intikamını almak isteyenler önümüzdeki bin yılı zindan edecek adımlar atıyorlardı. Bunu denediler. Kolayca kontrol edilebilen bir ülkeydik’’ dedi. İşadamlarının gönlünü ferah tutmasını isteyen Zeybekçi, ‘’ Türkiye bunları aşacak. Bunlar doğum sancılarıdır. Bu günlerin ardından çok güzel gelişmeler olacak. Hukuk ve devlet yapımızın rehabitilasyonu anlamında güzel şeyler olacaktır’’ dedi.
Sonuç olarak bizler böylesine büyük tehlikeleri işaret ederken, ülkeyi cehenneme çeviren AKP iktidarının en tepesindeki kişiden en dipdeki kişisine kadar pembe tablolar çiziyorlar.
AKP iktidarının şimdiki CAN SİMİDİ “DEVLET SIRRI"DIR. Herkesi uyarıyoruz; AKP iktidarının yarattığı ortamdan bir an önce kurtulmak gerekiyor.
Yarın gerçekten de bu mümkün olmayabilir.