ÇAKMA PROFÖSÖRLÜKTEN ÇAKMA BAŞBAKANLIĞA

Yazan: Turgut Koçak 26 Ağustos 2014

Ahmet Davutoğlu, Recep Tayyip Erdoğan tarafından Başbakan olarak belirlendi ya, beklenti içinde olanlar, içleri yana yana da olsa birer ikişer biatlarını açıklamada kusur etmediler. AKP iktidarına karşı olup da mücadele etmeyi göze alamayanların uçan kuştan medet umma hesabı şu şöyle olursa şöyle olur, yok öteki şu mevkiyi bekliyor da olmazsa AKP’yi parçalamaya kadar gidermiş de, 8. kattaki törene ağlak Arınç katılmamış da, eskiler rahatsızmış da daha neler neler söylenip duruluyor. Kimileri o çok bilmiş taktik ve strateji uzmanı havalarında öyle laflar ediyorlar ki, insanın mücadeleye ne gerek var; AKP nasıl olsa kendi içinde yıkılacak diyesi geliyor.

Eşyanın doğası gereği AKP’nin kendi içindeki çatlaklar nedeniyle de iktidardan düşmesi olası ama niyeyse hep bu yöndeki görüşlere öncelik verilerek toplum adeta pasifize ediliyor. Oysa İslami faşist bir iktidar kurduklarını söylediğimiz Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasını geniş halk yığınlarını örgütleyerek felç etmeyi nedense hiç aklımızın ucundan geçirmiyoruz. Bu durumda da ister istemez devleti ve her türlü parasal gücü arkasına almış olan Recep Tayyip Erdoğan ve tayfası öyle kolay kolay iktidarı bırakmayacak ve her türlü zorbalığa başvurmaktan da çekinmeyecektir. Ve zaten, kendisine ne Anayasa, ne hukuk ne de alışılmış teammüllerin kâr ettiği falan yok.

Bugüne kadar İslami faşizm yolunda atılan adımlar ortada. Okulların neredeyse önemli bir bölümü İmam Hatip Okullarına çevrildi. Liselere başlayacak olan öğrencilerin önü binbir yöntemle kesilerek çocuklarımız İmam Hatip Liselerine mecbur bırakılmakta olup AKP gibi gerici ve halk düşmanı iktidarların arka bahçesi konumunda olan İmam Hatip okullarında hızla IŞİD benzeri militanlar yetiştirilmek isteniyor. 2014-2015 Eğitim yılının başlamasına şunun şurasında sayılı günler kaldı. Eğitim AKP iktidarının elinde oyuncağa çevrilip eğitime tamamıyla dini içerik kazandırılmak isteniyor.

İşte bunca hay huyun içerisinde Recep Tayyip Erdoğan kendi suç ortağı konumundaki Ahmet Davutoğlu’nu getirip Başbakanlık koltuğuna oturtuverdi. Ahmet Davutoğlu teşekkür konuşması yapmak ve müteşkkir olduğunu dile getirmek için Recep Tayyip Erdoğan’a hitap ederken Sayın Cumhurbaşkanım diye hitap etti. Oysa muhteremin kendi hâlâ gasbettiği Başbakanlık koltuğunda oturuyordu. Anayasa’ya göre muhteremin iki görevi birden yerine getirmesi olası değildi değil olmasına ya, muhterem yine de kimseyi takmayarak ben böyle olsun istiyorum diyor ve de diktatör anlayışını onca eleştirilere karşın devam ettiriyor. Onun bu gasp girişimini ise hâlâ Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Anayasa Mahkemesi ise yeyretmekle yetiniyor.

Şimdi gelelim şu Ahmet Davutoğlu’na. Davutoğlu, hangi becerisi ve de özellikleriyle Başbakanlığa Recep Tayyip Erdoğan tarafından layık görülmüş ve de kendisi tarafından “Başbakan Ahmet Davutoğlu kardişimdir” denilmiştir acaba? Aslında böyle bir sorunun da fazladan kıymeti harbiyesi yoktur. Çünkü birinin bu koltuğa oturması için becerikli ve de özellikli olması gerekmiyor. Bize göre Ahmet Davutoğlu’nun hakediş nedeni, Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte sayısız karanlık işlere imza atmış olmalarıdır ki, başkaca bir neden aranmasına da gerek yoktur.

Daha başka bir konuya değinelim. Ahmet Davutoğlu Akademik kariyerine ne buyurulur? Ya da hangi özelliği onu bu payeye yükseltmiştir? Yazdığı kitaba baktığınız zaman anlıyorsunuz nasıl bir çakma profesör olduğunu. Görüldüğü gibi insan nasıl çakma profesör oluyorsa öyle de çakma Başbakan oluyor işte.

Bundan böyle karşımızda hem AKP iktidarının çakma profesörü, hem de çakma başbakanı oturuyor. Hani sormuşlar ya deveye; “neren eğri” diye, deve de “nerem doğru ki” diyerek yanıtlamış soruyu. Öyle ya bunların neresini ele alacağız? Neresini ele alsak bin tane Alicengiz oyunu ile karşılaşıyoruz.

Ne demişler?

Ava giden avlanır.

Bunların sonu da böyle olacak, yani ava giderken avlanmış olacaklar…