BÜYÜLÜ FENER

Yazan: Turgut Koçak 23 Mart 2015

Herkesin büyülü feneri var. Solda ve sosyalist solda yer alan örgütsel yapı ve kişilerin de büyülü feneri var. Herkes sanıyor ki, gerçekler büyülü fener yolu ile bir kenara itilir ve zafer destanları yazılarak amaca ulaşılır. Acaba toplumsal yaşam böyle bir yöntemle mi değişmektedir, yoksa somut maddi gerçekliklerin üzerinden mi mücadele zafere dönüşür? Öncelikle bu soruya yanıt vermemiz gerekir.

Bazı hastalıklı yapı ve kimseler yalan söylerler sonra da o yalana herkesten çok kendileri inanırlar. Bu tür kimseler için tıbbın elbette ki tanıları vardır. Biz, bu yazımızda bunların üzerinde duracak değiliz. Sol ve sosyalist yapılarla ilgili geçmişe dönüp uzun uzun çıkarsamalar yapmadan son birkaç yıllık süreçle ilgili kısa bir değerlendirme yapacak olursak ne büyük çuvallamalar içinde olduğumuzu da açıkça görmemiz olasıdır. Partiler kurulmuş partiler kapatılmıştır. Sol ve sosyalist yapılarda yer alan kimseler bir bakıyorsunuz burada bir de bakmışsınız ki, daha önce reddettiği yerde politikaya soyunmuş en önde yürüyen akıl hocasına dönüşmüştür.

Bu işin böyle sürgit devam etmesinin en önemli nedeni solun sık sık yaşadığı yenilgi psikolojisidir. Yenilgi dönemlerinde küçük burjuva karakteri barındıranlar ya bir güçlü aramanın peşindedir ya da tam zıddına dönüşerek gelmişine geçmişine küfür sallayan bir yerde yer almıştır. Doğal olarak böylelerinin kılavuzu bilim olmadığı için sağlam sınıfsal bir duruş da değildir. Son yirmi yıl içinde solda yer alan tanıdığımız isimlerin yazdıklarına, çizdiklerine baktığımız zaman bu acı ama bir o kadar da gerçek olan tutumları açıkça görmekteyiz.

Böyleleri sıkıştıklarında geçmişte akıllarında kalan sosyalist sloganlara bir kurtarıcı olarak sarılırlar ve akıllarınca da böylece üstünlük sağladıklarını düşünürler. Kürt Ulusal Hareketini temsil eden HDP’ye kim yakın durmuyorsa bu gibilerin karşılıkları hazırdır. Neymiş efendim? Enternasyonalist olanlar Kürt Ulusal Hareketi’nin yanında yer alırmış. Demek ki, bazıları enternasyonali sınıf gerçeğinin dışında anlamaktadırlar. Şöyle ki, Enternasyonalizmin felsefesi ‘BÜTÜN ÜLKELERİN İŞÇİLERİ BİLEŞİN’ tanımlamasından vücut bulmaktadır. Eğer birilerinin söylediği gibi olsaydı komünistlerin bu şaşmaz belgisi ‘BÜTÜN HALKLAR BİRLEŞİN’ olurdu. Olmamıştır olmaz da. Çünkü devrimi yapacak olanlar HALKLAR DEĞİL SINIFLARDIR. O sınıfta günümüzde en çağdaş olan tarihin tekerleğini ileri döndürecek olan işçi sınıfıdır.

Evet, bazıları bilmem kimin büyülü fenerinin büyüsüne kapılmış ve kulaklarına üflenenleri doğru sayabilirler, ancak gerçekler öyle direngendir ki, her defasında yanlışa düşen örgütlerin büyülü fenerini de söndürüverir. Kısa bir analiz yapacak olursak; bugün şu ilkeler dairesi içinde yer alan en belirgin örgüt olarak HDP vardır. HDP duruşunu özet olarak şöyle formüle etmiştir. Kürt, Arap, Ezidi, Laz, Çerkez, Abaza, Ermeni, Rum, Alevi, Sünni, Süryani, Hıristiyan ve (LBGT, KAOS GL, Çevreci, Feminist gibi) marjinal grupların demokrasi mücadelesiyle sonuca yürüyecek, işçi sınıfı ise zaten uzun zamandan beri devrim mevrim yapmadığı için eğer onlarda kendi hakları için mücadele edecekse gelip bu yapının içinde yer alacaktır. Bu anlayışın ne Marksizm’le ne de sol ve sosyalist anlayışla yakından uzaktan bir ilişkisi yoktur. Bu yüzden de bu yapının içinde yer alan konuşmacılara baktığımız zaman son Nevroz kutlamalarında bile boyunlarına taktıkları bir tek belirtke vardır o da Kürtlüğü simgeleyen belirtkedir. Diğer sayılan halklar ve inanç grupları ise davaya ortak etmek için sadece geçerken sayılmıştır o kadar.

Şimdi tartışmalarda Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin CHP’yi destekleme tavrını birileri akıllarınca sosyalist açıdan eleştirmeye kalkmakta eleştirdikçe de zaten boğazlarına kadar battıkları burjuva görüşlerin içinde çırpınıp durmaktadırlar. TSİP ülkemizin diğer sol ve sosyalist gruplarının tersine savunduklarını kırk dereden su getirmeksizin herkesin anlayabileceği şekilde açıkça dile getirir ve politik tutum olarak belirlediği tavrının da sonuna kadar arkasında durur.

Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin CHP’yi desteklemesinin altında ne TSİP’in kendi rengini CHP’ye aksettirmek gibi bir derdi, ne de CHP’nin rengini kendi rengine karıştırmak gibi bir acemiliği yoktur. Türkiye’de 13 yıldır iktidarda olan AKP iktidarının geldiği nokta hepimizce malumdur. Toplumun bütün katmanlarını doğrudan etkileyen faşist bir diktatörlükle karşı karşıya olduğumuza göre ilericilere, devrimcilere, sosyalistlere düşen görev de faşizme karşı olanlarla güç birliği yapmaktır. Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin CHP’ye oy verilmesi çağrısında bulunmasının altında yatan gerçek bu kadar açık ve bu kadar yalındır. Bu gerçeği orasından burasından sündürerek devrimcilik taslayanlara herkesçe bilinen Dimitrov’un tavrını anımsatmak isteriz. Kemi zaman başka hesaplarla, kimi zamansa sol sekter bir tutumla CHP düşmanlığı üzerinden faşizme karşıymış gibi görünüp işleri güçleri CHP düşmanlığından ibaret olanların tutum ve yöntemleriyle ne AKP yıkılır ne de karşı olunduğu söylenen faşist diktatörlüğe son verilebilir.

Bu bağlamda AKP iktidarının devamına yarayacak seçimleri boykot etmekten tutun da, devrimcilik, havasına girerek HDP’nin desteklenmesi çağrısında bulunan ve kendileri gibi davranmayanlara çok sevdikleri Kemalist vb. suçlamalarda bulunarak sonuç almaya kalkanlar her şeyi enine boyuna düşünmeli, HDP’nin barajı geçmesi için oraya buraya çağrıda bulunacaklarına AKP’ye giden Kürt oylarının alınması için politika yapmaları daha hayırlarına olacaktır. HDP’nin barajı geçmesi için son yapılan seçimlerde aldığı oyun üzerine 2 milyona yakın bir oy daha koyması gerekir. Bu rakam da HDP’ye eklemlenmiş sol yapıların gayretleriyle başarılamayacağından doğrudan Kürt oylarının alınması ile mümkündür.

CHP’ye saldırarak ya da CHP’yi Kemalist ilan edip CHP’yi faşist olarak göstererek yapılan politika bilinmeli ki AKP’ye koltuk çıkmaktır.

Zaten sağın en çürük unsurlarını saflarında toplamış bulunan Kızılelmacı Doğu Perinçek’in Vatan Partisi de hiç de inanmadığı ama politik bir argüman olarak ağzından düşürmediği Kemalist oyları almak için yeterince karalama yürütmektedir.

TSİP olarak CHP’ye kazandıracağımız oy göreceksiniz en az 500 bin ile 750 bin arasında değişecek faşizme karşı verilen mücadele böylece amacına büyük ölçüde ulaşmış olacaktır.