“BÜYÜK ŞAİR” DEĞİL ŞAİRİ AZAM OLSANIZ NE YAZAR

Yazan: Turgut Koçak 3 Temmuz 2011

Biliyorsunuz, Turgut Özal solcu eskilerini kırpıp kırpık yıldız yapmaya karar verince onlara yurda dönme çağrısında bulundu. TBKP’nin kurucusu oldukları ve erken döndükleri için Nabi Yağcı ve Nihat Sargın tutuklanıp bir süre içerde kaldılar. Daha sonra ise 141-142. Maddeler kaldırıldı onlar da serbest kaldılar. Diğer solcu eskileri ise yurtdışına kaçarken Marksist-Leninist döndüklerindeyse ya demokrat, ya liberallerdi artık. Bu yüzden de kendilerine düşen görevleri yerine getirerek bağlı bulundukları örgütleri likide edip tasfiye etmek için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Kimileri ise Turgut Özal’ın akıl hocalığına soyundu, kimileri onca zamandır sınıf ve kitle sendikacılığı yapan DİSK’in çağdaş sendikacılık adı altında varlığını sürdürmesi için yoğun çaba harcadılar. Onlardan bugüne bir şey kaldı mı diye sorarsanız; bence kalmadı, esamileri bile okunmaz oldu. Yalnız; bazıları sahiplerinin sesi bazı gazetelerde köşe yazısı yazmayı sürdürerek sola ve sosyalizme küfür etmeye devam ediyorlar. Türkiye devrimci kamuoyu bunları çoktan defterden silip üzerlerine bir çizik attıysa da bunlar yine de boş durmuyor, dönek kararlılığı ile hizmetlerine devam ediyorlar.

Yazımı küçük bir anı ile sürdürmek istiyorum. Adana’da Fevzi Çakmak Caddesi’nde partiye yer ararken HAKPAR’ı gördüm. Eski Özgürlük Yolu çizgisinden oldukları için çoğunu tanırdım. Düşündüm ki, bunlar yer tutma konusunda bize yardımcı olabilirler. Kapılarını çalıp içeri girdim. 15 kadar insan vardı ve ben bunların 10 kişisini tanıyordum. Çaylar geldi aramızda sohbet başladı. İl Başkanı ve Merkez Yöneticisi ve merkez yöneticisi bir arkadaş bana; “TSİP, TSİP’in devamı mı, şimdi neyi savunuyorsunuz” diye bir soru sordu. Bende kendilerine parti programından alıntı yaparak TSİP’i anlattım ve partimiz TSİP’in devamıdır” dedim. Bunun üzerine iki arkadaş birden; “hiç değişmemişsiniz, biz çok değiştik, artık sosyalizmi savunmuyoruz, bize bir Kürt Devleti gerekli onu da Amerika kurdurtacak biz Amerikancıyız” dediler. Bende kendilerine; “konuğum falan diye sözümü çekecek değilim, siz Amerikancıysanız bizim cepheden düşmanımızsınız” dedim. Yüzlerde zoraki gülümsemeler oldu. Benimle yanyana oturan 70 yaşlarında biri önce bana dönerek; “iyi ki geldiniz, ben bunlara günde üç kez küfrediyorum sizin sayenizde fazladan bir kez daha küfür etmek fırsatı buldum. Ben Ağrı’dan Çukurova’ya geleli 45 yıl oluyor. Çalışmadığım ne pamuk tarlası ne çırçır fabrikası ne de tekstil fabrikası kaldı. 15 yıl SSK’lılığımı zor doldurdum. Yaş hattinden ancak emekli olabildim. Benim gibi Türk, Kürt, Arap birçok işçi arkadaşım var. Onlar şu ya da bu etnik kökenden oldukları için değil, işçi oldukları için hakları yenildi mağdur oldular. Eğer p……. Kemal Burkay sosyalizmi terketmemiş olsaydı bize bu partiyi işaret etmezdi” dedi. Bir başkası da benzer şeyler söyledi. Yöneticilerse dünyanın değiştiğini söyleyip kendilerini savundular…

İşte burada adı geçen Kemal Burkay Tükiye’ye döndü. O Kemal Burkay’ki geçmişte TİP’li OLUP, daha sonra Özgürlük Yolu siyasetinin lideriydi. Bizimle de hemen her dönem ve her alanda iyi ilişkileri olmuş bir kişiydi. Üstelik tanınmış bir şairimizdi de. 12 Eylül 1980 faşist darbesi sonrasında yurtdışına çıkmış ve İsveç’e yerleşmişti. Uzun sürgün dönemi yaşamış, acı çekmiş, ağır bedeller ödemişti. Yurtdışında ise PKK’lılarla çatışmaları olmuş, bu yüzden de KOMKAR üyesi birçok yandaşları öldürülmüştü. Zaman hızla geçti. Kemal Burkay’ın politik çizgisinde değişiklikler oldu ve bu değişiklik yandaşlarına da yansıyarak onları farklı bir yere itti. Aynı Kemal Burkay Irak’ın işgali sonrasında ise bu Amerikan zulmüne karşı çıkmadığı gibi Talabani’ye de danışmanlığa soyundu.

Şimdi ise ülkeye döndü. AKP’lilerin ilgisine diyecek yok. Arınç; “Büyük şair” diyor, Egemen Bağış dağdan bağdan konuşup kendisine Kürtçe Kuran hediye ediyor. Özetle iyi karşılanıyor anlayacağınız. AKP, bugüne kadar Kürt sorununu Abdullah Öcalan’la görüştüyse Kemal Burkay’la da haydi haydi görüşebilir, bunda şaşılacak bir şey de yoktur. Yalnız burada bizi düşündüren bir şey var. AKP’lilerce Kemal Burkay’ın kim olduğu bilindiği halde kendisine niçin Kürtçe Kuran hediye ediliyor ki? Ya da AKP’liler Kemal Burkay’ın 12 Eylül öncesinde ne sıkı bir sosyalist olduğunu bilmiyorlar mı dersiniz?

Yazımızın girişinde söyledik. Bir zamanlar Turgut Özal’ın çağırdığı solcular kırpılıp yıldız yapıldıktan sonra ne işe yaradılarsa AKP döneminde de övülüp göklere çıkarılan ister Kürt kökenli olsunlar, ister Türk aynı işe yarayacaklardır. AKP bugün küresel sermayenin en vazgeçilmez partisidir. Çağırıp getirdikleri kişi Kemal Burkay’sa; artık sosyalistliğini öne çıkarmayan, Talabani’nin danışmanı olup Amerikancı çizgidedir. AKP ile yıldızlarının bunca barışık olmasında yatan gerçek büyük ölçüde bu olsa gerektir.

Bizler bugüne kadar sayısız şair ve sanatçı tanıdık. Her koşulda ödünsüz davrananları da gördük, eğilip bükülenleri de. Şimdi Kemal Burkay’ı nereye koyduğumuzu merak ediyorsunuz değil mi? Durun söyleyelim. Ülkemizde sanatın içine tükürenler kimlerdir? AKP’liler. Peki, Kars’taki İNSANLIK ANITINA ucube diyen kim? Bay Tayyip.

YA BÜYÜK ŞAİR? Kemal Burkay.

Eskiden bir kedisi bile yoktu ve biz onu çok seviyorduk.

Şimdiyse AKP’nin övgülerine mazhar oluyor ki, BİZ NE İŞBİRLİKÇİLERİ SEVERİZ, NE DE İŞBİRLİKÇİLERLE İŞBİRLİKÇİLİK EDENLERİ… BÜYÜK ŞAİR DE OLSA ŞAİRİ AZAM DA OLSA BİZE VIZ GELİR VIZ…