BÜYÜK EKİM DEVRİMİ 104 YAŞINDA

Yazan: Turgut Koçak 7 Kasım 2021

Evet, BÜYÜK EKİM DEVRİMİ’nin bugün 104. Yılı. Aradan bir yüzyıldan fazla bir süre geçmiş olmasına karşın ne EKİM DEVRİMİ değerinden bir şey yitirdi ne de EKİM DEVRİMİ ile birlikte yaşama geçirilmiş olan onca şeyin unutulması olası.

Bununla birlikte sosyalizmin can düşmanları her fırsatta BÜYÜK EKİM DEVRİMİ’ne ve sosyalizme saldırmaktan hiç ama hiç vazgeçmediler. Cepleri para dolu patronlar ve onların emperyalist/kapitalist iktidarları her fırsatı değerlendirerek baldırı çıplak dedikleri halktan öçlerini almak için hiçbir fırsatı kaçırmadılar. Sosyalizmi yıkmak için milyarlarca dolar harcayıp NATO gibi saldırı ve savaş örgütleri kurdular. Sosyalizmin anayurdu Sovyetleri yıkmak için sıcak savaşı göze alamadılar ama kesintisiz bir soğuk yavaş yürüttüler. Soğuk savaşın en azgın olduğu dönemlerde sosyalist sistem içinde yer almayan ülkelerde ise komünizm karşıtlığını en yüksek düzeye çıkarıp o ülkelerde gladyolar oluşturdular.

Yetmedi İslamiyet’i kullanarak Yeşil Kuşak formülü dedikleri bir yolu örgütleyip Sovyet sınırlarının karşısına diktiler.

Bütün bunlar sonucu değiştirmeyince hesaplar kitaplar çok yönlü yapılmaya başlandı ve VARŞOVA PAKTI içinde yer alan Doğu Bloğu olarak da adlandırılan en zayıf ülkelerde halkın kalkışmalara girişmesi örgütlendi. Çekoslovakya ve Macaristan ayaklanmaları bu şekilde gerçekleştirildi. Bütün bunlar da boşa çıkınca sosyalizmi içerden yıkmanın yolları araştırıldı ve bulundu da. Çünkü SBKP’de yaşanan oportünist günahın sonucu olarak Gorboçov’u başa getirecek denli bir öngörüsüzlük partide uç vermişti. Dolayısıyla Gorbaçov’un Glastnos ve perestroyka politikaları ile birlikte sosyalizm düşmanlarına kapı aralanmış oldu. Tıpkı Truva atının Troyalıların yenilmesinde oynadığı rolü böylece Gorboçov üstlenmiş oldu. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Öyle ki Partinin başına Yeltsin gibi sarhoş ve adi biri getirilecek kadar iş çığırından çıkarıldı. Dolayısıyla Partinin en tepesindeki kişinin eliyle hem sosyalizme hem de Sosyalist Sisteme hançer saplanmış oldu.

Doğu Almanya ve Romanya gibi ülkelerde direnişi kırmak ve Batı’ya teslim olmalarını sağlamak için rüşvet bile alındı. Dahası Romanya elde bulunan sözde Kızıl ordu birlikleriyle tehdit edildi. Bizler Hem Doğu Almanya’da hem de Romanya’daki trajik sonu iyi biliyoruz, unutmamız da olası değildir. Polonya zaten en zayıf halkaydı ve koyu Katolik bir ülke olması ve ta başından beri burasının emperyalist/kapitalist ülkelerce üs seçilmesi boşuna değildi. Bir anlamda durum Macaristan ve Çekoslovakya’da da öyleydi. En şaşırtıcı ülke ise denilebilir ki Bulgaristan oldu.

Bütün bu gelişmeler olurken Çin konu ile ilgili olarak ne konuştu ne de taraf oldu. Çünkü Çin 1956’lardan itibaren artık Sovyetlerin muhalifiydi. Üstelik bu muhalifliğini öyle noktalara taşıdı ki dünyanın dört bir yanında en gerici kesimlere salt Sovyetlere karşı düşman bir politika izlemesi nedeniyle yardımcı oldu onları örgütledi. Kaldı ki Sovyetler Birliği’nde yıkım gerçekleşirken Çin’in taraf olması zaten beklenemezdi ve hatta Komünist Parti iktidarda bile olsa bu ülkeye sosyalist denilemezdi.

Kim ne söylerse söylesin BÜYÜK EKİM DEVRİMİ’nin hemen sonrasında Sovyetler dünyanın bütün mazlum halkları için umut ve esin kaynağıydı. Kapitalist ülkelerde ise geniş emekçi yığınların yeterince haklarını alabilmeleri için bir baskı gücü. Bugün o baskı gücü ortadan kalktığı için bütün emperyalist/kapitalist devletler artık işçi ve emekçilerini kolaylıkla tepe tep soyup sömürebilmektedirler.

Unutmayalım Vietnam’da zaferin kazanılmasının da arkasında Sovyetler vardır. Diğer yandan Küba Devrimi’ni boğmak isteyen Amerika’yı da durduran Sovyetler Birliği olmuştur. Bir başka deyişle dünyanın her tarafında emperyalist güçlerin desteğiyle iktidar olup ülkelerini iliğine kemiğini kadar sömürmek isteyen diktatörlerin de korkulu rüyası Sovyetler Birliği ve Sosyalist Sistem’di.

Bugün BÜYÜK KİM DEVRİMİ sonucu kurulmuş olan Sovyetler Birliği ve Sosyalist Sistem yıkılmış olabilir ama insanlık tarihine altın harflerle kazınmış olan ne BÜYÜK EKİM DEVRİMİ’ni ne Sovyetler Birliği ve Sosyalist Sistem gerçeğini yüz milyonlarca insanın belleğinden silmeye kimseni gücü yetmeyecektir. Evet, dalga gelmiş kıyıları basmış ve geri çekilmiştir. Ancak bir dahaki dalga sadece kıyıları basmayacak ve tüm dünyayı basacak bir daha da geri çekilmeyecektir.

Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olarak BÜYÜK EKİM DEVRİMİ’NİN 104. YILINI AYNI COŞKU VE İNANÇLA KUTLUYOR VE DİYORUZ Kİ:

ŞAN OLSUN BÜYÜK EKİM DEVRİMİ’NE!

ŞAN OLSUN SOSYALİZME!