BUNLAR NE DİYOR?

Yazan: Turgut Koçak 19 Temmuz 2020

Dün gece CNN’de Semiha Şahin’in programını izlediniz mi bilmiyorum. Eğer izlediyseniz, yalakalığın, yalancılığın, onca yalana ve yanlışa ortak olanların ve pısırık olmanın şahını orada görmüşsünüzdür. Bir yanda bir süre önce CHP’den atılan Öztürk Yılmaz, bir yanda ne olduğunu çok iyi bildiğimiz dobra dobra konuşur gibi yapıp da yaranmanın görülmemişini yapan Mehmet Metiner ve tam olarak nerede durmakta söyleme yürekliliğinden yoksun, yoksun olduğu kadar da CHP’nin sağa meyletmesi gerektiğini ancak o zaman seçim kazanabilme şansının olduğunu söyleyen Hakan Bayraktar’ı dinledikçe doğrusu içimiz kabardık. Şiştik özetle şiştik.

Önce Öztürk Yılmaz üzerinde duralım. Öztürk Yılmaz’ı bilirsiniz. Dışişlerinde çeşitli önemli görevlerde bulundu. Son olarak Musul Başkonsolosu iken IŞİD’lılar tarafından esir alındı. Pazarlıklar sonucu personeli ile birlikte serbest bırakılıp Türkiye’ye geldi. O dönemde yaşananların psikolojisi ve CHP’nin kendisini partiden milletvekili adayı göstermesi sonrasında Ardahan’dan milletvekili oldu. Öztürk Yılmaz’ın yıldızı herkesten hızlı parladı ve partinin üst kademelerinde görev aldı. Sonrası malum, tartışmalara girdi ve tartışmalarda insani ölçülerin de ötesine geçerek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ağır bir şekilde eleştiriler yöneltip işi hakaret noktasına taşıdı. Böylece de partiden ihraç edildi. Şimdi ise Bağımsız Ardahan Milletvekili olarak görevine devam ediyor.

Öztürk Yılmaz ve benzerlerinin öyküsü o denli benzer ki şaşıp kalmamak elde değildir. Çünkü bu noktadan CHP’ye kim vurmuşsa yalancı ve yalaka basının gözdesi olmak gibi bir yazgıları oldu ve bunun sonucunda da o bildiğimiz ekrandan akıllarınca topluma ahkâm kesmek gibi bir cüretkârlık gösterdiler. Biliyorsunuz 28-29 Temmuz 2020 tarihinde CHP Genel Kurul gerçekleştirecek. CNN’de de durum masaya yatırılıyor ve Öztürk Yılmaz’ın ağzından CHP’de demokrasinin kırıntısının olmadığı dile getirilmekle kalmıyor devamında ise Kılıçdaroğlu’nun onca seçim yitirmiş olmasını ele alıp Genel Başkanlıktan çekilmemesine söz getirilerek adeta CHP’ye ve Genel Başkanı’na karşı düşmanca sözler sarfediliyor.

Tabi böyle söylendiği için Mehmet Metiner ve MHP’li Metin Özkan’ın ağzı kulaklarında. Onlarda her söz aldıklarında CHP’nin ne melanet bir örgüt olduğunu ballandıra ballandıra söyleyerek iştahlarını kabarttıkça kabartıyorlar. Her fırsatta CHP’yi PKK ve Fetöcülükle ilişkilendirmekten büyük zevk alanlar her ne hikmetse dönüp bir kez olsun kendi hallerine baktıkları yok. Aslına bakarsanız Öztürk Yılmaz’a sık sık pas atılsa da onun da fazladan bir diyeceği söz konusu değil ama sözü getirip getirip 9 seçim yitiren Kılıçdaroğlu’nun istifasında bağlaması ise dikkat çekici.

Ya peki, Mehmet Metiner ve Metin Özkan’ın demokrasi havarisi imiş gibi davranmalarına ne buyrulur? Bu ülkede AKP içinde parti içi demokrasinin kırıntısının bile olmadığını bilmeyen var mı? Recep Tayyip Erdoğan’a rağmen hangi konuda olursa olsun bir tek söz söyleme ve tasarrufta bulunma yetkisi olan varsa beri çıksın diyeceğim de yok böyle bir şey hiçbir zaman da olmuş değil. Biat kültürünün dışında başka bir seçeneğin AKP içinde yaşanabilmesi olası mı? Aman efendim neymiş, dışardan olanlar AKP içindeki demokrasiyi bilmezmiş. Bazen öyle olurmuş ki 12 saat hiç konuşmaz Erdoğan sadece not alırmış. Hele bir de öyle bir bilgeliği varmış ki bu yüzden de yanlış yapma olasılığı sıfırmış. Kısacası kendisine dua edilmesi gereken bir muhterem konumundaymış. Bu yüzden de AKP içinde demokrasi varmış ya da yokmuş konusu asla konuşulması gerekmezmiş. Asıl konuşulması gereken yer CHP’ymiş.

Metin Özkan’a gelince ne söylediklerinin bir önemi var ne de böylelerinin ağzından çıkanı kulaklarının duyması olası. O da aklınca CHP’yi terör örgütleriyle ilişkilendirip basıyor hakareti. Oysa insan hiç olmazsa azbuçuk MHP’ye ve MHP lideri Bahçeli’nin ne dolaplara imza atmış olduğunu hiç mi düşünmez. Düşünmüyor işte. Böyle bir engin düşünce sahibi olabilmek için bilgi sahibi olmak gerekir, yetmez temiz bir vicdana sahip olunması gerekir o da yetmez elbette insanın sağlam bir dünya görüşü olacak, dünya görüşünü sağlam kılan bir de ilkeleri. Peki, böyle bir durum Metin Özkan’da olası mı? Bence zerresi bile yok. Kendisi maşallah ırkçı mı ırkçı, Recep Tayyip Erdoğan’a dün söylediklerini unutanların savunucusu. Sömürü ve soygun düzeni kapitalizmin kölesi.

Gelelim arada sırada CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu savunur gibi davranıp da partinin daha sağa açılması gerektiğini savunan Hakan Bayrakçı’ya. O da bir alem. Memleketin yüzde 80’i sağcıymış, bu yüzden de CHP’nin oylarını arttırması için daha da sağa kayması gerekirmiş. Bu sözleri söyleyip CHP’de demokrasinin olmaması halini korkakça diğer partilerde de yok sözünü söylese de söyledikleri doyurucu değil. Mehmet Metiner’in şirretliğinden bir korku haline düşse gerekli ki dişe dokunur tek söz edemiyor.

Ha bir de tartışmalarda Yılmaz Ateş’in adı geçti. O ne demiş? O da Deniz Baykal’dan sonra CHP’nin terör örgütleriyle işbirliğini dile getiren sözler sallamış. İşte böyledir bu işler. Hak etmedikleri halde her yerde olanlar bu olanakları yitirince ne menem şey olduklarını bir güzel gösteriyorlar da AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’da Deniz Baykal sevdası nereden geliyor acaba?

Neymiş Deniz Baykal devlet adamı kimliği taşıyormuş. Gel de gülme, gel de bu sevgiyi iyiye yor yorabilirsen…

Uzatmayalım, bütün burjuva partileri gırtlaklarına kadar bataklığa batmış durumdalar.

Onların üzerinden demokrasi konuşulması gerekmiyor fakat dinci, gerici ve faşist çevreleri de boş bırakıp ortada ellerinde bir kara her yere çala çala dolaşmalarına da izin vermemek ve beyler beyler partinize bakın bir hele siz demeyi de unutmamak gerekiyor…