BUGÜN 8 MART

Yazan: Turgut Koçak 8 Mart 2020

BUGÜN 8 MART VE DÜNYA EMEKÇİ KADINLARI’NIN BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ.

Bugün bazıları farklı bakışlar içinde ve farklı yorumlar yapmış olsalar da gerçekleri değiştirmenin hiç mi hiç olanağı yoktur.

Kuşkusuz emekçi sözcüğünü kaldırdığınız zaman geriye içeriği boşaltılmış bir şeyler kalıyor, ancak kim ne yaparsa yapsın ne denli öğretisel saldırıyı öne çıkarırsa çıkarsın özü aynı kalıyor.

Elbette kadınların kadın olmaktan kaynaklı pek çok sorun yaşadıkları bir gerçek. Ancak bu gerçeğin kadınların başına bir çuval gibi geçirilmesinin ve kadınlar üzerinde farklı sınıf ve tabaklardan gelmiş olmalarına karşın kadınlara reva görülmesinin altında yatan yine de sınıflı toplumdan kaynaklandığı ve bu gerçeği mülkiyet olgusu ile açıklamak en bilimsel yol olur.

Kuşkusuz egemen sınıf aynı zamanda da hükmeden sınıftır. Sınıflı toplumlarda aynı sınıftan olmalarına karşın kadınlarla erkeklerin yine de her anlamda eşit olamayışlarının nedeni de sınıflı toplumlarda güç kazanan erkeğin mülkiyet gücüyle hükmetme isteğinin belirgin bir şekilde insanlığın bin yıllar boyu bu şekilde yönetilmelerinden kaynaklıdır.

Her ne kadar yeryüzündeki zenginliklerin neredeyse yüzde 90’ları geçen kısmı erkeklerin elinde çok azına kadınlar sahipse de nesnel bir değerlendirme yaptığımızda görürüz ki emekçi sınıf ve tabakaları oluşturan kadınlarla egemen sınıf kadınlarının arasındaki uçurum akıl almaz bir şekilde ortadadır. Milyarlarca emekçi kadın ekmeksiz, aç, işsiz, eğitimsiz ve yaşamın bütün zorluklarını iki kez sırtında taşırken egemen sınıf kadınlarının hiçbirinin böyle sorunları yoktur. Olsa bile egemen sınıftan oluşu karşılaşacağı sorunları en aza kolaylıkla indirecektir.

Örneğin; dünyanın her tarafında baskı ve sömürü düzeni olan kapitalizmden kaynaklı savaşta dahil yaşamın bütün zorluklarını en ağır şekilde kadınlar çekerken egemen sınıf kadınları bu sözünü ettiğimiz konularda hiç de ağır problemlerle karşı karşıya değildir. Egemen sınıfın kadınları savaş ortamında bile hiç de emekçi kadınlar gibi yollara düşüp perperişan bir yaşamla karşılaşmazlar.

Konuyu uzatmanın gereği yok, yüzlerce kez söylenmişi bir kez daha söyleyerek sizleri yormak da amacım değil, fakat ortaya çıkan bazı durumlara da dikkat çekmemiz bir zorunluluktur. Çünkü sisteme karşı bayrak kaldıran emekçi yığınların kadın ve erkekleri birlikte ve omuz omuza bir kavga yürüterek kapitalist sistemi yenebilirler. Bunun yerine başat olarak salt kadın sorununa indirgenen ve buradan yüründüğünde de bazı arızalar çıkacağı çıkan bu arızalardan da egemen sınıfların yararlanacağı bir gerçektir. Elbette burada sınıfsız, sınırsız özgür bir topluma doğru başlatılan yolculukta kadınların karşı karşıya kaldığı sorunlarla savaşılmasın anlamı çıkarılmamalıdır. Çünkü asıl hedefe doğru yürürken çözülmesi kaldırılması gereken sayısız engeller vardır ki bu da mücadele edilerek ve mücadele sırasında zengin deneyimler kazanılarak elde edilir.

Bugün gerçeklerle örtüşmeyen bambaşka bir dünyanın yaratılmasının nedeni kadınların duyarlılığı ile kapitalizme karşı başkaldıracakları düşüncesiyle akıl almaz bir tersyüz etmeyle karşı karşıyayız. Kapitalizm reklamları ve yarattığı algılarla hiç kuşku yok ki emekçi kadınların da rüyalarına hitap eden bir güce sahiptir. Bu yüzden de sisteme yönelik her tehlikeyi işlevsiz kılmak için kadınları ana sorunlarından uzaklaştırmak gibi bir kurnazlık ve kandırmacılık kapitalizmin dağarcığında istemediğiniz kadar bulundurulmakta gerektiğinde de ortaya serpilip bölücü ve adamsendeci bir anlayışla bizim sorunlarımız başka noktasına çekmek gibi adımlara zemin hazırlanmaktadır.

Sınıf mücadelesi kimilerinin sandığı gibi iki sınıfın karşı karşıya geldiği ve çarpışma sonucu birinden birinin yenildiği ve yeni bir dünyanın kurulması için adım atılan bir yöntem değildir. Aksine öylesine karmaşık, öylesine gelgitleri olan ve de bu mücadele sırasında mevzilerin kazanıldığı ve güçlendirilerek yeni bir savaşıma daha güçlü girilmesini sağlayan duraklarla doludur. Sonuçta biriktirdiğimiz onca deney ve güç bir sıçrama ile devrime dönüşür ki tarihi ve gerçekleri ancak bu şekilde anladığımız zaman bilimsel bir anlayışla yol aldığımızı görürüz.

Durum kadın sorunu ile ilgili konuştuğumuzda da bütünün bir parçası olduğu gerçeğinden ayrı düşünülemez. Kim ki kadın sorununu, bizim sorunumuz başkadır, bizi sınıf mücadelesi ve iktidarı ele geçirmek ilgilendirmez der ve bu düşünceyi kadın safları arasında yaygınlık kazandırmaya çalışırsa bilinmelidir ki bu amaçlı bir yaklaşımdır ve de bu yaklaşımda kesinlikle sermaye güçlerinin ideolojik ve eylemli saldırısı söz konusudur.

Tarihin tekerleğini ileriye çeviren her girişim bizim için paha biçilmez bir değerdedir.

Bu nedenle mücadeleden yeni hak ve özgürlükler elde ederek çıkmak ve kadına yönelen her türlü şiddeti sıfıra doğru çekmek için verilen uğraşlar selamlanması gereken uğraş olup TÜRKİYE SOSYALİST İŞÇİ PARTİSİ olarak da bu uğraşı yürekten selamlıyor,

DÜNYA EMEKÇİ KADINLARININ BİRLİK, MÜCADELE VE DAYANIŞMA GÜNÜNÜ BÜTÜN İÇTENLİĞİMİZLE KUTLUYOR MÜCADELE BAYRAĞININ DAHA DA YUKARILARA KALDIRILMASINI SAVUNUYORUZ.