Yazan: Turgut Koçak 6 Mayıs 2015
Tarihte öyle günler vardır ki, unutulması olanaksızdır. Ne yapsanız, ne etseniz yaşanan olayı unutturamazsınız. İster baskı yapın, ister zulüm, yetmedi en keskin yasalarla yasak çerçevesi içine alın yine de kâr etmez, toplum vicdanı bir şekilde kendini gösterir ve zalimlerin yüzüne her fırsatta zalimliklerini bir şekilde yüzlerine çarpar oturtur.
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslar, Hüseyin İnan bugün yargı önüne çıksalardı, ya da ne bileyim koşulların az buçuk değiştiği bir dönemde ceza bile alacakları tartışılabilirdi. Ne var ki, sermaye ve gerici güçlerin korkusu onları ipe götürdü. Kimi karanlık güçler ve öç odakları ise Menderes’in öcü ile bağlantı kurarak “üç bizden üç sizden” demek cüretini bile göstererek zalimliklerini ve halk düşmanı oluşlarını gizlemediler. Ülke tarihimizde sayısız acı olaylar yaşanmıştır yaşanmasına ya burada bunların hepsini saymak gerekmiyor. Bugün 6 Mayıs olması ve Denizlerin darağacına gönderilmeleri nedeniyle bu anma ve bilincimizi taze tutma yazısı Denizlerin şahsında zulme uğramış herkes için yazılmıştır.
Bir ülke düşünün ki, burjuva anlamda bile doğru dürüst demokratikleşmemiştir. Bir ülke düşünün ki, tüm insanların hak ve özgürlükleriyle ilgili olarak önemli aşamalar kaydetmemiş ve halkını köle yerine koymaktadır. İşte o ülkede hak da olmaz, adalet de. Kimse de kalkıp adalet duygusunun toplumun tüm katlarına kadar yaygınlık kazandığından da söz edemez. İşte bu yüzden de bizim gibi burjuva demokrasisinin sık sık rafa kaldırıldığı, işlerlik kazandığında da kısıtlı işletildiği ülkelerde DEMOKRASİ mücadelesi devrimci mücadelenin bir parçası olarak ele alınmalı bu yönde kilitlendiğimiz sosyalizm amacına bağlı olarak demokrasi mücadelesi kararlıca yürütülmelidir.
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi 15-16 Haziran 1974 tarihinden bu yana demokrasi mücadelesine döne döne işaret ederken tam da işçi sınıfının Yüce Öğretmeni Lenin’in izinden yürümektedir. Lenin ki, demokrasi mücadelesinin öneminden söz etmiş, burjuvazinin devrimci barutunu yitirdiği için demokratikleşme görevinin bile işçi sınıfının üzerinde kaldığını önemle dile getirmiştir. Bu sadece bundan da ibaret değildir. Demokrasi mücadelesi aynı zamanda yüzlerce yıldır özgüveni ortadan kaldırılan geniş emekçi yığınlarının demokrasi mücadelesi aynı zamanda da okuludur. Dolayısı ile böylesi bir mücadelenin öğreticiliği ile geniş emekçi yığınları da mücadeleye katılacaklar ve sonuç alınması da bu anlamda daha kolay olacaktır. Lenin’in bu konuda söyledikleri de apaçık ortadadır.
Bugün 6 Mayıs dolayısı ile Deniz ve arkadaşları anılacak. Sadece anılmakla kalmayacak aynı zamanda da yığınlar yaşanılan bu ağır olayın demokratikleşmeyle ne kadar ilintili olduğunu da öğreneceklerdir.
Şimdi bu anmanın arkasından günümüze dönecek olursak, Türkiye’de sistemin demokratikleşmesinde yaşanılan sorunlar yüzünden bugün AKP gibi gerici ve dış güçlerin oyuncağı konumunda bir iktidar söz konusudur. Dün darağacına gönderilen gençlerimiz bugün demokratik haklarını kullandıkları ve gösterilere katıldıkları için polis kurşunu ve atılan gaz fişeği ile canlarından olmaktadır. Anlaşılacağı üzere gençlerimiz dün darağacında can vermişler bugün de açık açık polis saldırısı ile katledilmişlerdir. İşte bu yüzden Türkiye Sosyalist İşçi Partisi gerici ve faşist anlayışta olan AKP iktidarının iktidardan gönderilmesi ve Türkiye’nin bir demokratikleşme sürecine girmesi için 7 Haziran 2015 parlamento seçimlerinde CHP’yi destekleme kararı almıştır. Bu konuda partimize yönetilen eleştiriler olsa da bu eleştirilerin bizce hiç ama hiç değeri de yoktur, hükmü de. Çünkü TSİP hesabını kitabını bilimsel verilere ve somut koşullara göre yapmakta olup bu seçimlerde CHP’nin desteklenmesinin ne denli önem arzettiğinin altını önem ve kararlılıkla çizmektedir. 6 Mayıs anması nedeniyle konuyu bir kez daha geniş emekçi yığınlarının ve devrimcilerin gündemine getirmek istiyor ve diyorum ki,
OYLARINIZI CHP’YE VERİN HIRSIZLAR VE HARAMZADELER İKTİDARDAN GİTSİN!
GİTSİN Kİ ÜLKENİN DEMOKRATİKLEŞMESİ YOLUNDA DA BİR ADIM ATILMIŞ OLSUN.
Deniz Gezmiş’i, Hüseyin İnan’ı ve Yusuf Aslan’ı bir kez daha anıyor, onların isyancı yanını kendisine şiar edinmiş olan Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin söylediklerine kulak verin diyoruz.
Şan olsun bağımsızlık - Demokrasi ve Sosyalizm için direnenlere!
Şan olsun Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’ne!