BU ZİHNİYET DEĞİŞMEZ

Yazan: Turgut Koçak 9 Ekim 2013

İnsanlar isterlerse kış uykusuna yatsınlar, isterlerse devekuşu gibi başlarını kuma sokup saklansınlar ve bulundukları yerden akıllarına gelen ne kadar övgü, yalan ve Alicengiz oyunu varsa çevirip AKP’yi demokrasi yörüngesine taşırlarsa taşısınlar, bu undan helva olmaz. Özetle AKP’den demokrat olmaz. Bu zihniyet değişmez. Bir kez, AKP’nin dünya görüşü itibariyle burjuva demokrat işleyişi bile kabul etmesi olanaksızdır. Ve zaten Recep Tayyip Erdoğan nereye kadar demokrat olduğunu sözleriyle açıkça dile getirmiştir. Ona göre demokrasi, bir amaç değil tramvaya binilip gidilecek yere kadar gittikten sonra inilecek durakta inmektir. Biz sosyalistler için de demokrasi bir araçtır araç olmasına ya, bizim açımızdan durağa gelince inilecek bir araç değildir. Aksine demokrasinin sınırlarının genişletildiği, daha da geliştirildiği sosyalist demokrasiye varmaktır. Oysa bunlarda demokrasi, durağa gelindikten sonra inildiğinde ortaya çıkacak şeriat düzeni ve paranın padişahlığının egemenliğinden başka bir şey değildir yani faşizmdir.

CNNTürk’te Ahmet Hakan’ın sunduğu ‘Tarafsız Bölge’ programına katılan AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner, Ahmet Hakan’ın “Cemevleri’ne ibadethane demiyorsunuz” sözlerine tepki gösteren Metiner “Bütün Aleviler dillendi bu süreçte, bu konuda bir fikir birliği yok. Cemevleri’nin açılması yönünde engeller varsa kaldırırız” dedi. Ahmet Hakan ibadethane denilmesinin gerektiğini söyleyerek belediyelerin yetkilerinden bahsetti. Alevilerle ilgili sorunları olmadığını söyleyen Metiner “bu meseleyi AKP oluşturmadı. Aleviler bu sorunun yaratıcısına söz etmezken, Yavuz Sultan Selim’in hesabını sordu.” dedi.

Eski Marksist gelenekten gelen, Marksizm’in toplumda karşılığı olmadığını gören ve daha sonra Alevicilik yapan kişilerin bugün başlattıkları tartışmaların pek çok Alevi vatandaşı da rahatsız ettiğini söyleyen Metiner, “Biz bu iç tartışmalarla ilgili değiliz, herkes Cemevleri’ni açsın. Ama bunu dayatma biçiminde sunuyor. Biz belediye ve hükümet olarak elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

Metiner, Ahmet Hakan’ın “adam, ‘ben buraya Cemevi yaptım, devlet de bunun ibadethane olduğunu söylesin’ şeklindeki sözlerine ise geceye damgasını vuran ilginç bir itirazda bulundu. Metiner “Ama Dev-Sol’un merkezi de olmamalı Cemevleri. Dev-Sol’un terör örgütlerinin de merkezi olmamalı” dedi. Ahmet Hakan’ın “varsa eğer sizin de polisiniz var, savcınız var” sözlerine ise Metiner “o zaman da ibadethanemize girdiler diyorlar. Gülsuyu’nda olanları gördük. Elinde kalaşnikoflarla geldiler.” dedi.

Bir kez Mehmet Metiner gibi ağzıbozuk birinin ne Marksizm’e dile uzatacak kadar bilgi ve birikimi var, ne de durduğu yer itibari ile Marksizm’e dil uzatacak biri. Bu yüzden de Marksizm’i de işin içine katarak sığ sularda boy vermeye kalkması boğulma korkusundan başka bir şey değildir. Ama korkunun ecele faydası yoktur. Madem Marksizm’in toplumda karşılığı yoksa niçin kalkıp da Marksizm’i burada kötüleme gereği duymaktadır? Dedik ya Marksizm’i eleştirmek Mehmet Metiner’in boyunu aşar ama her nedense Metiner o kadar çok boyunu aşan sözler etmiştir ki, hiç kuşku yok ki, toplumun çeşitli kesimlerinden hakettiği karşılığı da görecektir.

Görüldüğü gibi AKP iktidara geldikten sonra dağı taşı İmam Hatip Okulları ile doldurdu. Olmadı okullara, resmi kurumlara ve mahalle arasında apartman altlarına binlerce mescit açtı. Kimse bunlara bir şey demezken hatta eleştirildiğinde hedef gösterilip oyun üstüne oyun kurulurken, Mehmet Metiner rahatlıkla Cemevleri ile ilgili ağzından geleni söyleyebiliyor. Bunların hangi konuda olursa olsun demokrat falan olmadıklarını cümle alem biliyor. Bugüne kadar bunlara demokrat yaftası yapıştıranlar uluslararası sermayenin hık deyicisi liboşlar, AKP’nin de uluslararası sermayenin çıkarlarını sonuna kadar savunduğu için AKP’ye “demokrat” dediler. Oysa; onlar da biliyorlardı ki, AKP demokrat falan değildi. Aksine böyle bir iktidar Türkiye’de ancak ve ancak faşizm koşullarında kalabilirdi. Mehmet Metiner’e bu sözleri söyleten anlayış da bu görüşlerimin dışında değildir.

Ek görüş: Bilindiği gibi Balyoz Davası’nda ağır cezalar çıkmış, tepkileri yumuşatmak için en yetkili ağızlar; “bu işin Yargıtay aşaması da var” demişlerdi. Bu kandırmacaya aklı yatanlar oldu. Öyle ya Yargı aşamaları daha bitmemişti, Yargıtay da bu denli hukuksuz bir karara onay verecek değildi ya. Sonuç önceden düşünüldüğü gibi çıktı. Dolayısıyla asıl hedef alınan kimselerin davası onandı. Bozulacağı düşünülenlerinki, bozulurken beraat edenlerin beraatları da onandı. Bu sonuçlara biliyoruz ki, kendilerine solcu sıfatı yapıştırmış kimselerin önemli bir bölümü oh çekerek “iyi oldu” diyecekler.

Ancak Recep Tayyip Erdoğan ve tayfasının yargıyı bu hale getirerek neyi amaçladıklarını görmeleri gecikmeyecek.

Sıra mevcut muhaliflerin hepsinin başına misliyle gelecek bu da böyle biline.