BU SOLCULUK YOK MU BU SOLCULUK…

Yazan: Turgut Koçak 27 Haziran 2015

İnsanlara bir fırsat verilmeye görsün her fırsata solculuğunu ortaya koyarak kendilerini kanıtlamaya çalışıyorlar. Ben solcuların bulunduğu her ortamda bu görüntüye tanık oldum. Her tanıklığımda ise hem güldüm hem de üzüldüm. Bir düşünün bir grup sol partinin ya da ne bileyim demokratik kitle örgütünün başkanı ya da ne bileyim yöneticisisiniz. Herhangi bir konu için biraraya gelmiş basına ortak bir demeç vereceksiniz. Ortalık tam da o an karışıyor. Birileri senin bulunduğun yeri aralayarak öne geçiyor ve arkalarda bir yerlerde kalıveriyorsunuz. Sonra da o basın açıklamasındaki karede herkes var her ne hikmetse siz görünmüyorsunuz. Bir keresinde Kızılay’da bir basın açıklaması yapılacak. Parti, sendika ve dernek başkan ve yöneticileri de var. Tam basın geldi çekim yapmaya başlayacak, birden ortalıkta bir karmaşa oldu. Bir de baktım ki, beni iteleyerek öne geçen gözleri görmeyen bir arkadaşımız önüme geçmiş geriye düşmüşüm.

Ötelenmek, itelenmek de cabası. Çok güleceğim geldi. En öndeyken nasıl olmuştu da arkalarda bir yerlere kadar itelenmiş görünmez olmuştum. Hele de o görmeyen arkadaşımız nasıl olmuştu da televizyoncuların geldiğini anlamış en öne geçip durmuştu? Bu sorunun yanıtını hâlâ bulmuş değilim. Baktım garip bir hâl vardır ortada, bende oradan usulca ayrıldım Güven Park’taki fıskiyelerin oradaki banklara oturup su görüntüsünü izlemeye başladım. O gün bugündür de bu tür basın açıklamalarına nadiren katılırım. Katılırsam da o görüntüyü yeniden görmek korkusuyla şöyle bir kıyıda durmayı daha çok yeğlerim.

Bunu niçin söyledim?

Şirin Payzın’ın ‘NO’ programında ben soylizmden söz ederken Bülent Uluer benden farklı düşündüğünü anlatmak için solcu ile sosyalisti birbirine karıştırmamak gerektiğini söyledi. Ona göre ben sosyalisttim o ise solcuydu. Solcu her şeyi söyleme ve yapma özgürlüğüne sahiptir ama sosyalist öyle midir ya? Sosyalist ilkelerinin dışına çıkamaz. Çıkarsa zaten sosyalist olduğu söylenemez. Örneğin bir solcu rahatlıkla emperyalizme karşı çıkmanın işin bir yerinde şovenlik olduğunu söyleyebilir ama bir sosyalist emperyalizme karşı çıkmanın çözümlerini doğru yaptığı için ortaya laf olsun benzeri pat diye bu ve benzeri bir laf edemez.

Solcu istediği kadar popülizm yapar, işine gelirse halk onun için baş tacıdır, işine gelirse halk bir halta yaramayan sürüdür. Sosyalist içinse halk farklı sınıf ve katmanlardan oluştuğu için değerlendirimi de bu gerçekler ışığında yapılmalıdır. Yenilgi ve zor zamanlarda bütün suçu halkın geriliğine yıkıp kurtulmak da gerekmez. Ne oluyor ve yaşanıyorsa olup bitenlerin bilimsel olarak maddi bir temeli mutlaka vardır. Bu kadar uzun girişi niye yaptım?

CHP milletvekillerinden Gamze İlgezdi, Ali Haydar Hakverdi, Hilmi Yarayıcı mecliste yemin töreninde sol ellerini kaldırıp sağ ellerini de yüreklerinin üzerine koymuşlar. Bu görüntüye çok sevinenler olduğu basından anlaşılıyor. İnternete görüntüler konmuş. Alevi inancından olan arkadaşlarımızda bu görüntü için iyi şeyler yazıyorlar. Bu görüntüleri görünce benim aklıma solcu ile sosyalistin arasındaki fark geldi. Solcu görüldüğü gibi sol elini havaya kaldırıyor, bir yandan da inancıyla ilgili de görüntü vermeyi unutmuyor. Oysa sosyalist olsaydı o yemin eden kişi sol elini değil de sağ yumruğunu havaya kaldıracak inanç belirtisi olan hiçbir işarete de gerek duymayacaktı. Çünkü sosyalistlerin işareti gerçekte sağ yumruktur.

7 Haziran seçimlerinin iyi bir analizi yapılmalı. CHP’den seçilen bu solcu arkadaşlarımız önce %25,1’lik sonucu iyi okumalı, sonra da eksiklik nedir doğru değerlendirmeli ve daha çok çalışmalılar ki, yaptıklarının içtenliğine inanalım.

Bu üç kardeşimiz de CHP’nin seçilecek sıralarından aday oldular ve seçildiler. İçlerinde önseçimle gelenler de var. İşi burasını geçiyorum. Bu arkadaşlarım solcu olarak ne güzel görsel bir yemin etmişler, ancak ortaya çıkan tabloda kurulacak koalisyon için bir diyecekleri var mıdır acaba bilmek isteriz. Örneğin AKP-CHP koalisyonu konusunu nasıl içselleştirip nasıl bir mecrada akışına etken olacaklar duymak bu toplumun hakkıdır diye düşünüyoruz. Yoksa yemin iyi fırsattır deyip bir görüntü vererek bir daha onları ortalıkta görmezsek bu sonucun üzücü olduğuna işaret etmek isteriz.

Sonuç; olarak solculukla sosyalistliğin arasındaki fark her fırsatta kendini belli eder. Solcu gerektiğinde etnik ve inanç ve öteki marjinal eğilimleri ağzından düşürmez ve politikalarını bunlar üzerinden yapmakta da bir çekince duymaz.

Bu yüzden de solcunun politik çizgisi sık sık liberalizmle örtüşür ve sistem dışına çıkmaları ise olanaksızlaşır. Sosyalistler ise mülkiyet üzerinden politika yaparlar ve ezen ve ezilen sınıfların niçin ezildiklerini de gözler önüne sererek pansuman tedbirlerin kurtuluş olmadığına olamayacağına döne döne vurgu yaparlar.

Bu yazımda amacım tabi de CHP’nin sözü geçen 3 milletvekilini hedef tahtasına koymak değildir.

Benim amacım solculuğun her zaman içinde bir çocukluk hastalığı ile melül olduğunu söylemekten ibarettir.