BU SÖKÜK YAMA TUTMAZ

Yazan: Turgut Koçak 31 Ağustos 2021

AKP ve saray iktidarının bugüne kadar yürüttüğü dış politika öyle duruma geldi ki ben diyeyim bundan daha kötüsü olamaz, siz deyin alay konusu oldu. AKP ve saray iktidarı Irak’ın işgali sırasında kimin yanındaydı? İşgalci Amerika’nın. Bunun için meclisten tezkere geçiremeseler de ABD ile birlikte davranan emperyal güçlere kara, hava deniz yollarını açık tuttular. Böylece de işgalcilere her türlü askeri ve lojistik destek verilmiş oldu ve Irak halkının bu işgal sonrası çektiği zulmü hemen herkes biliyor. Sonra Afganistan, Afganistan’da da Türkiye işgalci koalisyon güçlerinin yanında yer aldı. Kendisine de bir NATO şemsiyesi edinip halka olumsuzlukları bu şemsiye altından yutturmaya kalktı. Şimdi ise buradan herkes çekildi, kalmak isteyen Türkiye’de çekilmek zorunda kaldı. Kabil Havaalanı’nın işletmesi ve güvenliğini sağlamak için her yolu denediyse de olmadı askerlerin son postası da geri çekildi.

Şimdi ise Kabil Havaalanının işletmesi ve güvenliğinin sağlanması için Katar’la birlikte hareket edileceği söyleniyor, sivil bir şirketten söz edildiği için de akla hemen gerici ve halk düşmanı bir yapılanma olan SADAT geliyor.

Suriye ise hala karmaşıklığını koruyor. Şimdilik ABD’nin buradan ayrılmaya niyeti yok. Suriye’nin kuzeyinde konuşlanmış olan İslami terör örgütleri ise hala oralarda hareket halindeler fakat kontrolde büyük ölçüde Suriye’nin eline geçmiş görünüyor. Peki, Türkiye bu yanlış Suriye politikasını daha nereye kadar götürebilir diyorsanız onu da söyleyelim, bu işin de artık sonuna yaklaşıldı. Libya’da da aynı sonuçla karşı karşıyayız. Libya’dan da çıkmamız yüksek sesle dile getirilmeye başlandı bile. Tunus’ta Nahda gitti. Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarı kaybetti ve buralarda AKP ve saray iktidarı çuvalladı.

İçeriye dönecek olursak iktidar artık yama tutması olanaksız politikaların peşinde fakat hiçbirisinde de başarının B’si yok. Erdoğan Bayraktar uzun süredir sesini çıkarmıyordu. Önceki gün çıkıp konuştu ve 17-25 Aralık operasyonunda geçen şeylerin doğruluğundan söz ederek R. T. Erdoğan’ın kendisini hırsız yerine koyarak bir çuvala attığını da söylemeden edemedi. Tabi söz arasında Mehmet Cengiz’e de dokunmuş oldu.

Bizler bunları konuşaduralım halk durmadan pahalılıktan, elektrik faturalarını ödeyemediklerinden dem vurup duruyor. Elektriğe bindirilen zamlar sanki azmış gibi şimdilerde de yeni zamlar yapılacağından söz ediliyor. AKP ve saray iktidarı ise halka yardım ettiğini dillendirmek için yandaşların elektrik faturalarını ödediklerinden ve bazı rakamlardan söz ediyor.

Böylece durum anlaşılmıştır. Devlet yandaşların elektrik faturalarını da bize kakalamak peşinde olduğu için yeni zamlar geldi gelecek gibi görünüyor. Bu yüzden de patronlar o kadar çıldırmışlar ki fırsat bu fırsat deyip zam istemek için Erdoğan’ın yanına bile çıkacaklarmış. Yani sizin anlayacağınız halk iğneden ipliğe öyle bir soyuluyor ki iktidar boşalttığı para kasalarını doldurmak için her yola başvuruyor.

Her şey çok konuşuldu. Bu kadar şeyden sonra halk yine de tercihini değiştirmezse ne diyebiliriz ki demek ki soyulmayı hak ediyor. Okulların açılacağı, yüz yüze eğitimin başlayacağı yolunda karar verilmiş gibi görünüyor. Bu yüzden de yurt bulamayan öğrenciler üniversite kazandıkları kentlere gidip ev tutmak için sabahtan akşama kadar ev arayıp duruyorlar. Emlakçılar fırsatçı, ev sahipleri fırsatçı en oturulmayacak evlere bile 3-8 bin lira arasında kira parası çekiyorlar. Yani ülkede hukuk da yok vicdan da vurgun vuranın yanına kar kalıyor. Ortaya çıkıp da bir yetkili demiyor ki evler bu kadar pahalı olamaz. AKP ve saray iktidarının bu konuda yapabileceği bir şey yok. Yok, çünkü bu adamlar zaten rantçı. O zaman bu işe belediyeler el atmalı ve haddini bilmezlere haddini bildirmeli. Oturulamayacak yerlere bu kadar kira çekenlerin olanakları kısıtlanmalı ve öğrencileri soymak rahatlığı içinde olanların rahatını kaçırmalıdır. Çünkü bu kiralar sonuçta salt öğrencileri de ilgilendiriyor değildir. Kirada oturan herkes vurguncuların tasallutu altındadır ve de bu haksız kazanca bir dur denilmelidir ki ortam biraz olsun rahatlasın.

Bu işyeri tabi ki de AKP’li belediyeler yapamaz. Ancak unutulmamalıdır ki büyükşehir belediyelerinin neredeyse büyük bir bölümü de CHP’nin elindedir.

Bakalım göreceğiz, bu soygun durdurulabilecek mi? Bekliyoruz…