BU SÖKÜK DİKİŞ TUTMAZ!

Yazan: Turgut Koçak 19 Haziran 2013

Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin zihniyeti burjuva demokrasisine bile tahammülü olmayan bir zihniyettir. Kendisini iktidara taşıyan uluslararası sermayenin söylediklerini birebir yapmıştır çünkü kimin ekmeğini yiyorsa onun kılıcını çalacağı bizim atasözümüzde cuk diye yerine oturur. İşte AKP de 11 yıldır kendisini iktidar koltuğuna oturtan başta ABD olmak üzere emperyalist dünyanın ayak izlerinden milim bile şaşmaksızın yoluna devam etmiştir. Gün gelmiş “ileri demokrasi” demiştir ama demokrasi denildiğinde bu iktidar kendi keyfiliğinin tekerine çomak sokulmaması olarak görmüştür demokrasiyi. Bu yüzden de ne zaman AKP iktidarının politikalarına karşı tepki gelse hemen ortaya fırlamakta ; “ben çoğunluğum size mi uyacağım” diyerek kendi dışındakilere istediği zulmü yapmanın hak olduğunu düşünerek akıl almaz uygulamalara imza atmaktadır. Bu anlayıştır ki, AKP iktidarının tepesindeki adamın sürekli tepesinin atmasına sebep olmakta, “kim tutar sizi” örneğinde olduğu gibi her tarafa kılıç sallayıp durmaktadır. Bu nedenle de yasalar, anayasa değişiklikleri yapılmıştır. Yapılan değişiklik sonucudur ki, yargı raptızapt altına alınmış, yargının uygulamaları iktidarın tepesindeki adamın iki dudağı arasından çıkacak sözlere bağlı olarak uygulanabilmiştir. Sözünü ettiğimiz anlayış ve uygulamalar salt en tepedeki kişiyle de sınırlı değildir. emperyalizmin uşaklığından sicilli ne kadar sözümona kendilerine Müslüman diyenlerce de bir benimsenmiştir bir benimsenmiştir ki, bunları tutana aşk olsun.

Taksim Gezi Parkı eylemleri bunların gözünde öyle affedilir şey değildir. Çünkü bu eylemler onların sözünü edip suçladıkları gibi marjinal hareket falan değil basbayağı halk hareketine dönüşmüştür. Halk düşmanları da halk hareketinden ölümlerinden korkar gibi korkmaktadırlar. Bu yüzden de gözaltı ve tutuklama kararları, kimlerin tutuklanacağı da V(akit) gazetesi gibi gazetelerde açıklanmaktadır. Yandaş TV’ydi, gazetelerdi bunların hepsi zehir saçan utanmazlıklarıyla gazetecilik yaptıklarını sansalar da aslında dünya aleme rezil rüsva olmuşlardır.

Her zaman olduğu gibi marjinal gruplara operasyon adı altında bir cadı avı başlatılmıştır. Birçok kentte bu yüzden gözaltı ve tutuklamalar gerçekleştirilmektedir. Milyonları bulan halk hareketini nasıl karalayacaklarını şaşırmış olan AKP iktidarı gerçekte haritayı pusulayı iyice şaşırmıştır. Dolayısı ile bu iktidarın aldığı onca tedbir ve uygulamalara karşın halkın tepkisi bir türlü durdurulamamakta, kitleler tepkilerini bir şekilde ifade etmenin bir yolunu bulmaktadır. Önceki gün başlatılan ‘DURAN ADAM’ eylemi bir anda bütün yurtta yayılmıştır. Aynı eylem Ethem Sarısülük’ün katledildiği yerde de karanfiller atılıp mumlar yakılarak devam ettirilmiştir. Demek ki, bu eylem halkın hoşnutsuzluğu sürdüğü sürece devam ettirilecektir. Yaşamını yitirenlerle ilgili tek dikkate değer söz söylemeyen Recep Tayyip ve bilumum taallukat iş halka saldırıya gelince aslan kesiliyorlar. bu yüzden de toplumun öfkesi müthiş ölçüde kabarmıştır. Bununla birlikte halkın öfkesi hiç de diktatör kılıklıların öfkesine benzememektedir. Olgun ve yığınlardan olumlu tepkiler alarak gönüller kazanılmakta ve giderek mücadelenin yanında yer alanların sayısı kabarmaktadır.

Ethem Sarısülük’ün katledildiği yerde eylem yapan engelli bir çocuğumuz da dizlerinin üstünde hareketsiz durmaktaydı. Bu genç öyle kararlı ve gururluydu ki, onun duruşu karşısında Recep Tayyip Erdoğan ve taifesinin şiddeti de öfkesi de ancak ve ancak tuzla buz olabilir. Dün akşam o çocuğumuzu gördükten sonra umudum diyebilirim ki tavan yaptı. Ben ömrümde gençlik için asla ne umutsuzluk besledim ne de onlara apolitikler yaftası yapıştırarak eleştirmiş değilim. Aksine bu eleştirileri yapanlara karşı Nasrettin Hocamızın bir fıkrası ile karşılık verdim. Hani şöyle biter ya fıkra; “…gençliğinde de bir mok değildin.” ben bu eleştirileri getirenler hakkında hep böyle düşündüm. Düşünmeye de devam edeceğim.

Sonuç olarak;

hep söyledik, AKP iktidarı ve tepesindeki tepesinden şimşekler çıkan adam gitmiştir. Bundan böyle bu iktidarı ne dış güçler kurtarabilir ne yandaş medya, ne de bu iktidar döneminde vurgun vurup palazlananlar. Çünkü halk ayağa kakmış olup bundan böyle yalanlara geçit verecek değildir. Halkın yenilmez gücü; Recep Tayyip Erdoğan’dan Ahmet Davutoğlu’na, Bülent Arınç’tan Hüseyin Çelik’e, Beşir Atalay’dan Egemen Bağış’a, Ali Babacan’dan Bekir Bozdağ’a kadar kim varsa hepsinin karizmasını çizip işini bitirmiştir.

Bu sökük dikiş tutmaz.

Artık bunlar ve birlikte iktidar oldukları diğerleri halkın gözünde sadece ve sadece sıkılmış bir limondurlar o adar…