Yazan: Turgut Koçak 12 Aralık 2015
Recep Tayyip Erdoğan ne konuşuyor Allah aşkına? Ya AKP’nin varlığı sizin için bir şey ifade ediyor mu? Sahi ortada bir hükümet ve de bu hükümetin tepesinde bir Başbakan falan var mı? Ahmet Davutoğlu neyin idarecisi, hangi yeri dolduruyor bir bileniniz var mı? Şu TBMM daha işbaşına gelir gelmez neyle iştigal ediyor, TBMM Başkanı’nın ilk icraatı niye besmeleli takvim oldu dersiniz? Bu takvimde hayırlı insanı anlatırken “En hayırlı Kur’an öğrenendir” sözü ile kast edilenler acaba kimlerdir dersiniz? Hani diyelim ki, “hayırlı” olarak gösterilenler dinci AKP gericileridir, siz hiç bunlarda hayır hak bir hâl görebiliyor musunuz?
Şu ülkenin haline bakın bir. Güneydoğu illerimizin ve ilçelerinin birçoğunda sokağa çıkma yasağı var. Bazı ilçeler neredeyse Halep sokaklarını andırıyor. İnsanlar aç, susuz ve umarsız hale düşürülmüş, ilk fırsatta bir yerlere kaçıp kurtulmak istiyorlar. Buralarda ne mal ne de can güvenliği söz konusu.
Askerler, polisler, siviller ölüyor. Bir zamanlar bölgede uygulanan olağanüstü hâl durumunu eleştiren AKP şimdi değil olağanüstü hâl uygulaması sıkıyönetim uygulamasını bile fersah fersah geride bırakmış. Ortada yurttaşın demokratik hak ve özgürlüklerine değin zırnık yok zırnık. İşte böyle bir iktidar 1 Kasım seçimleriyle birlikte işbaşına getirildi. 1 Kasım seçimlerinden sonra bir kez daha Recep Tayyip Erdoğan’ın hukuk tanımazlığına yol verilerek sanki “batır batırabildiğin kadar bu ülkeyi” denildi. Onlar da elbirliği ile sanki ülke güllük gülistanlıkmış gibi ülkenin başına çorap örmeye devam ediyorlar.
Burada unutulmaması gereken bir konu var ki, bir kenara not etmek gerekiyor. Birincisi MHP denilen partinin bugüne kadar söylediklerinin hepsi yalan çıktı. Bu partinin politikaları yüzünden ülke bir kez daha AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın insafına terk edildi. Bildiğimiz ülkücüler hemen ray değiştirip AKP’ye eklemleniverdiler. Recep Tayyip Erdoğan’ın şiddet politikasından tavşan çıkaracağını sanmış olmalılar ki vatan, millet, Sakarya bağırtısı ile gidip Erdoğan’ın arkasında saf tuttular. İçerde ve dışarda hükümsüz damgası basılmağa ramak kalmışken MHP sayesinde hem Recep Tayyip Erdoğan hem de partisi AKP bir kez daha yakayı kurtarmış oldu. MHP yerlerde sürünen bir parti haline geldi ve bu partinin artık belini doğrultmasının da olanağı kalmadı.
Ama bütün bunlar yetmezdi. İzlenen politikalarla şu ülkücü denilen kesimler iyice AKP’lileştirilmeli ve Recep Tayyip Erdoğan’ın başbuğluğunda tarih yazmalıydılar. Olan oldu, Türkiye Rusya’nın uçağını düşürdü. Malum ülkücüler pek severler böyle işleri ya, Recep Tayyip Erdoğan kahramanları olup çıktı. Rus uçağının düşürülmesinden sonra ve önce neler oldu, neler olabilir, kim kiminle Türkiye’yi dolaşık yumağa sarmak istiyor ülkücüler kafa yoracak değil ya nara atmak onlara yeter de artar bile. Yetmezdi tabi. Şimdi bir de Musul’a asker gönderilmiş olması ile birlikte ülkücüler iyice kafese girerlerdi. Üstelikte oradakiler içinde kurt resmi olan tabaklardan yemek yediklerine göre daha ne isterlerdi ki bu kurtlar? Bakın maşallahı var Barzani de çıkıp geldi. MİT’te, Kaç/ak Saray’da ve ilgili yerlerde ağırlanıp yüce politikalar istişare edildi kendisiyle. Bütün bunlar MHP’ye uyar mı derseniz uyar uyar hem de yaldızlı bir şekilde uyar.
Çünkü bunlar hem iç hem de dış politika cahili. Üstelikte tepelerindeki kişilerin kimlere hizmet ettikleri bile meçhul. Şimdi durumunu güçlendiren AKP Anayasa değişikliği için MHP’nin 40 milletvekilinden kaçını oynatacak bekleyip göreceğiz.
Gelelim ikincisine. İkincisi de HDP ile ilgili. HDP’de lale devri bitti. Bu partide koyun kurdunan gezerken birden bire işler değişti tartışmalar hız kazandı. Ne dedi Selahattin Demirtaş: “HDP’de Erdoğan sevicileri var.” Daha ne sevicileri var onları da tartışmalar biraz hızlanınca göreceğiz. Demek ki neymiş, dağı taşı inleten şu solcu taifesi Recep Tayyip Erdoğan seviciliğine su taşımışlar.
Ne diyelim maşallahları var. Öyle olmasaydı Saidi Nursi’sinden bilme hangi molla ve melleye kadar alkış tutulur muydu? Ya da KDP çizgisinde politika yapanlar kurtuluşu Barzani ile birlikte daha fazla AKP’ye ve Erdoğan’a yakınlaşmakta bulmayacaklar mıydı çıkışı? Sözümüz tabi ki de öncelikli olarak şu solcu taifesinedir. Bunlar kendilerini attılar bir felaket atının üstüne elbette ki gidecekleri yer de kıyamet olacaktı o da uzak değil.
Demek ki neymiş, adam gibi bir demokrasi gücü olunacaksa bunun ideolojisi olurmuş. Her boydan ve her soydan hazırlanan bir kokteylle bu iş olmaz, varılacak hedefe varılmazmış. Tam da zurnanın zırt dediği yerde öyle bir havlu atılırmış ki, bireh bireh Anayasayı değiştirip Recep Tayyip Erdoğan’ı başkan bile yapmak olası olurmuş. Bizim ki şimdilik çıkarsama ama olmaz diye de bir şey yok. İşte bu gerçekler ışığında HDP’nin konumu budur.
Ne dersiniz HDP’den de birkaç tane parti çıkar mı? Ya da sözü şöyle tamamlayalım, Erdoğan’ın sindirme politikası sonucunda illerimizi, ilçelerimizi Halep’e çevirme politikası ses mi getirdi? Ya da Erdoğan ve partisi AKP hangi demokratik hak ve özgürlüklere kapı araladı, geniş halk yığınlarının iş, aş, eğitim, sağlık sorunlarını mı çözdü de seviciler dalgası rüzgârsız harekete geçtiler? Dolar ne oldu dolar? Başına alıp gidişi durdurulabilecek mi? Yük kimin sırtına vurulacak?
Madem böyle, herkes geriye dönüşü olanaksız politikalarının Türk ve Kürt emekçileri karşısında hesabını da vermeliler.
Kimsenin doldur boşalt politikasıyla yığınları kandırmaları yanlarına kalmamalıdır.
Yoksa biz ülkemizdeki faşizmi gerçekten alt edemeyiz gerçekten…