BU NASIL İŞ?

Yazan: Turgut Koçak 19 Ekim 2021

Ülkemizde rejim değişti. Yönetimde tek irade sahibi var o da Recep Tayyip Erdoğan. Ekonomiyi de o biliyor, hak ve hukuku da. Sizin anlayacağınız hemen hemen bilmediği bir şey yok. Öyle olsun diyelim de bunun da sorumluluğunun büyük olduğu bir gerçek. Ancak ne var ki yetki sonsuz sorumluluk ise yok. Düşünün ki ülke yasalara dayanılarak yönetilmiyor. Yerine geldiği zaman yasanın masanın bağlayıcılığı yok.

Ülkede hiçbir kurumun da hükmü yok. TBMM bile artık hükümsüz kılınmış. Ne yaptırım gücü var, ne denetleme, ne de halk adına iktidar edenler doğru yola çekmek gibi bir halleri. Sizin anlayacağınız AKP ve saray iktidarı kafada bu işi bitirmiş. Şekli görüntüye ise şimdilik katlanıyor. Katlanıyor da ne oluyor diyorsanız yine iktidarın dediği oluyor. İktidar istediği zaman muhalefet milletvekillerini meclisin dışına koyabiliyor.

Her neyse konumuza dönelim. TÜGVA’sı, TÜRGEV’i Erdoğan’ın aile vakıfları sayılır. Bu iki vakıfta devletten her türlü desteğin dik alasını almaktadır. Dün Fetöcüler nasıl paralel bir yapı oluşturmuşsa AKP ve saray iktidarı da aynı şeyi yapmakta paralel yapısını oluşturmuş bulunmaktadır. Bu iki vakıf başta diğer vakıf, cemaat, tarikat ve dinci dernekler de özü bütünleyen yani paralel yapıyı bütünleyen oluşumlardır. Bu yapılar gençleri denetleyecek, memuriyete girecekler buraların tedrisatından geçmemişlerse memur bile olamayacaklar. Yani bu yapılarla AKP ve saray iktidarı ülkenin geleceğini vesayet altına bir güzel almış bulunmaktadır.

Bu ve buna benzer kanunsuzluğa açıktan açığa devletin görevli bürokratları göz yumdukları hatta iktidarın istediğini gerçekleştirmek için kendilerini şu ya da bu nedenle görevli saydıkları için ülkede mekanizma adeta durmuştur. Bu yüzden de haklı olarak Kılıçdaroğlu bu kesimleri uyarmış ve hesabının sorulacağını söylemiştir. Bunun üzerine var sen misin bu uyarıyı yapa denilerek savcılara suç duyurusu yapılıp durmaktadır. İyi de kardeşim bu ülke eğer hukuk devletiyse bilelim değilse onu da bilelim ki bizler de hakkımızı, hukukumuzu ona göre arayalım değil mi? Hem sizler her türlü yolsuzluğa ve hukuksuzluğa batarak suç işliyorsunuz hem de ev sahibini bastıran hırsız hesabı hop denetiminizde bulunan savcılara koşuyorsunuz bu iş nasıl olacak o zaman?

Derecesi ve makamı ne olursa olsun bizlere; “bizler de emir kuluyuz” denilmesinden bıktık usandık. Bu yüzden de bizler size diyoruz ki emir kulu olmayın hukuka uyun. Bizim bu isteğimiz size niye bu kadar ağır geliyor? Neresinde bu isteğin darbe isteme hali? Size hepsi hepsi yasalara uyun denmiş, bunu ha Kılıçdaroğlu söylemiş ha da bir başkası ne fark eder? Ülkede yaşananları herkes görürken sizler mi göremiyorsunuz? Mafyatik bir takım takılmalar bile meşru imiş gibi bir hava içinde iktidar. Bu yolla aramızda tehdit edilenlerin haddi hesabı yok. TÜGVA veya TÜRGEV’i kayırmak gibi bir görevle mi oturtuluyorsunuz yerinizde de olmadık işlere imzalar çakıyorsunuz. Baksanız ya Adalar kaymakamına adam yargının boşaltılmasını söylediği yere polis gönderip özel yatla gelen 50 kişinin zorbalığına ortam hazırlıyor. Şimdi bu gibilerden hesap sorulacak denildiği zaman niye bu kadar tırsıyorsunuz? İşini doğru dürüş yapan bir kamu görevlisine kim ne diyebilir ki de işi iktidarı görev yapamaz duruma düşürmek olarak algılıyorsunuz? Hem hangi işi yapıyorsunuz ülkenin ve halkın yararına çıkın bir açıklayın da görelim değil mi?

Neymiş? Erdoğan’a göre Kılıçdaroğlu’nun açıklaması CHP zihniyetinin vesayet zihniyetinin olduğunu açıklamakmış niye?

Bürokrasi emir kuluysa ve de iktidarın yap dediğini yapıyor hukuka aykırı olanlara bile hayır diyemiyorsa bu tür yaklaşım niye bürokrasiyi seçilmiş hükümete karşı çıkmaya davete etmek olsun ki. Hem seçilmiş hükümet dediğiniz şey doğru değil, doğrudan sizin tarafınızdan atanmış demek daha yerinde değil mi? Bu açıklama çılgınlık olarak, hukuk dışı ve kamu düzenine ciddi bir tehdit niye olsun tersine bozulmuş olan kamu düzeninin yerine oturmasından öte ne anlamı olabilir? Hukuk dışı kararlara imza atmak ne zamandan beri doğru, bu görevlileri hukuk alanına davet etmek niye kamu düzenini tehdit etsin ki?

Cumhurbaşkanı değil herkes görevini doğru yapmak zorunda değil mi? Polisler, askerler, yargıçlar, savcılar, özetle herkes hukukun dışı davranırsa bunları onaylamak mı gerekli? Hesap sorulacaksa denilince niye sizlerin tüyleri diken diken oluyor?

Söze bak söze; “Nasıl olur da bu ülkenin memurlarını tehdit edersin? Öğretmenleri, yargıyı, polisi tehdit ediyorsun. Sen kimsin? (bu söz Erdoğan tarafından Kılıçdaorğlu’na karşı söyleniyor) Biz de size soralım o zaman? Sizin saydığınız kimselere hukuk dışı iş yapmak serbest mi? Emir kulu olarak verilen görevleri yerine getirmek mi doğrudur yoksa hukuka uyarak yapılan işler mi doğru?

Anlaşıldı, anlaşıldı bu tartışmalar daha epey uzun süreceğe benziyor, benziyor da burası da kabile devleti değil ki? O onu tehdit edip sindirecek, iktidar karşıtlarının ekmeği ile oynayacak, yurttaşlık hukukunun yerini tebaa alacak. Bu yüzden de kayrılacaksa sonuna kadar bunlar kayrılacak. Sonra ne olacak? Kamu düzeni diye zıpladıkları şey bozulmuş olmayacak mı? Bizler de iktidarın her yaptığı şeye alkış mı tutacağız? Soyguna, sömürüye, hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılmasına, yurttaş yerine bile konulmaması haline eyvallah mı edeceğiz? Yok, yok gerçekten de iktidarla akla kara kadar her konuda farklıyız.

Bizler de bunu bilir bunu söyleriz…