BU MU MUTLULUĞUN RESMİ?

Yazan: Turgut Koçak 26 Ağustos 2020

Önceki gün Abdülkadir Selvi, kepçede karşı tarafa geçen üç bakanın resmine bakmış bakmış ve demiş ki işte devlet, işte Nazım Hikmet’in şiirindeki mutluluğun resmi.

Biliyorsunuz, Abidin Dino, Nazım Hikmet ve çok sevdiği eşi Vera, Paris’te bir otelde kalmaktadır.

Nazım Hikmet ‘Saman Sarısı’ şiirini burada yazmıştır.

Nazım Hikmet’in eşine ithafen yazdığı “Saman Sarısı” adlı şiirinin içinde Abidin Dino’dan bir istekte bulunmakta, “Saman Sarısı” adlı uzun şiirinin ortalarında Abidin Dino’ya şöyle demektedir:

“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
işin kolayına kaçmadan ama
gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
ne de ak örtüde elmaların
ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?”

Abidin Dino da Nazım Hikmet’in sorusuna karşılık yazdığı şiirinin son dizesinde şöyle demiş.

“Buna da ne tual yeterdi; ne boya…”

Evet, mutluluğun resmini yapmaya ne tual ne de boya yeterdi ama Abdülkadir Selvi, işin kolayına kaçmış, üstelik hiç de hoşlanmadıkları bizden biri olan yani komünist olan Nazım Hikmet’in şiirine atıfta bulunarak aklınca o görüntüyü herkese sevdirmeye kalkmıştı.

Ne yazık ki gerçek buydu.

Şimdi soralım:

3 tanesine ÇED raporunu bile gereksiz görüp Giresun’un derelerine 36 tane HES kurmak mıdır mutluluğun resmi?

En küçük bir sel olayında kağıt gibi yırtılan yollar, hemen çöken köprüler midir mutluluğun resmi?

Menfezde beklerken çöken yolla birlikte toprak ve su altında jandarmalarımızın kalması mıdır mutluluğun resmi?

Doğayı yağmalayıp, ağaçları keserek ve de olmayacak yerlere yapılar yapıp sonra da bir güzel imar hakkı almak mıdır mutluluğun resmi?

Yurttaşların ne dere, ne kayıp üstüne çökecek tonlarca toprak yığınını hesap bile etmeden boş buldukları yerlere evler, apartmanlar dikmek midir mutluluğun resmi?

Konukluğa giderken aniden gelen sele kapılıp yok olan bir ailenin yazgısı mıdır mutluluğun resmi?

Gerçekleri göz ardı edip gelen felaketin Allah’tan geldiğine inanıp daha da önemlisi inandırılıp ağlaşıp durmak mıdır mutluluğun resmi?

CHP’li İl Genel Meclisi üyesi yurttaşımızın şikayetlerini dikkate almayıp reddetmek ya da bir yurttaşın kendi arsasına yakın olan yerdeki köprünün altından ve çevresinden kum ve çakıl alınmasını defalarca dilekçe ile ilgili yerlere başvurmasına karşın kulak asmayıp köprünün dayanıksız hale gelip çökmesine neden olmak mıdır mutluluğun resmi?

Selin önünde HES’in kapaklarının açılması ve yıkılıp gitmesi midir mutluluğun resmi?

Öyle ya da böyle olay yerine giden bakanların yurttaşların yanına giderek devlet bütün sorunlarınızı çözecek demeleri ve o yurttaşların da hep bir ağızdan Allah size ömürler versin, devletimize ise zeval vermesin diyerek ağlaşmaları mıdır mutluluğun resmi?

Recep Tayyip Erdoğan’ın “Mücbir sebep” olarak niteleyip oradaki yurttaşların, vergilerini, diğer faturalarını Aralık sonuna kadar ötelemesi midir mutluluğun resmi?

Halka her fırsatta yalan söyleyip oylarını çantada keklik haline getirmek için numara üstüne numara yapmak mıdır mutluluğun resmi?

Bir de şu var. Mutluğun karesinde yer alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu var ya işte o bakanın aklına Ayasofya’ya 350 bin insanı toplarken korona virüs bulaşması gelmemiş, AKP’nin bütün toplantıları için böyle bir şey yok. Malazgirt Zaferi kutlamasına, burada Bilal’in Okçuluk derneğinin gösterilerine, çadırda toplanıp toy gösterisi yapmaya kalkışılmasına yasak yok ama 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına virüs nedeniyle yasak var. Bu yasakta da Soylu’nun imzası var. Soruyorum yoksa bu mu mutluluğun resmi denilmesine neden Bay Selvi bu mu?

Uzatmayalım, siz sermayenin iktidarısınız.

Sizin değil mutluluğun resmini çizmek resme tek fırça atacak haliniz de yok, elinizde o güzellikleri resmedecek tualiniz de, boyanız da yok. Palavralarınıza gelince bu sözlerinizden mutluluk resmi bile canlandırılmaz.

Çünkü yapıp ettiklerinizin hepsi ama hepsi fasa fiso…