BU KARANLIK DAĞITILACAK

Yazan: Turgut Koçak 19 Ağustos 2014

AKP iktidarı karanlık bir dönemi ifade ediyor. Bu iktidarla birlikte ülkemizde öyle bir talan başlatıldı ki, dudaklar uçukladı desek abartmış olmayız. Ülke varlıkları yabancılara peşkeş çekildi. Bankaların %70’i yabancıların eline geçti. Vurgun, talan, ihale yolsuzlukları arşı alaya çıktı. Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan musluklardan kendine ve AKP’lilere zenginlik akıttı ve de “Babalar gibi satarım” sözü ile akıllara çivi gibi çakıldı.

Bu iktidar döneminde görülmemiş boyutlarda dini saldırılar başlatıldı ve laiklik karşıtı görüşler iktidarın bayrağına dönüştü. Cemaatler sivil toplum örgütleri olarak gösterildi ve bazı aymazlar tarafından da kabul gördü. Başlatılan bu saldırılarla birlikte Arap dünyasının sözümona liderliğine soyunan Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu gibi stratejik sığlığı apaçık ortada birinin “Stratejik Derinlik” görüşlerini benimseyip uygulamaya soktu. Artık her türlü Osmanlı düşü görülebilir, bu yönde adımlar atılabilirdi. Bu yüzdendir ki, ABD emperyalistlerinin her dediği ikiletilmedin yerine getirildi. Emperyalizmin savaş borusu ile alarma geçen AKP iktidarı kendisine verilecek emri hazırolda bekledi. Böylece AKP bölgemizde barışın yok edilmesi ve halkların birbirine kırdırılmasında önemli roller üstlendi. Bugün Ortadoğu’da bu denli katliamlar yaşanıyor ve insanlık büyük acılar çekiyorsa bu olup bitenlerin birinci suçlusu Amerika ise hiç kuşku yok ki, ikinci suçlusu da Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarıdır.

AKP iktidarının bölgede işlediği onca suç meyvelerini verdi. Sonuçta bölgede hem etnik hem de inançlar ve mezhepler üzerinden oluk oluk kan akıtılmaya başlandı. Bölgede bu halk düşmanı gericiliğin başını da AKP iktidarı, Suudi Krallığı ve Katar Emirliği çekti. Özellikle de Suriye’ye karşı başlatılan operasyonda ipten kazıktan kopma ne kadar insanlık düşmanı terörist gruplar varsa Türkiye üzerinden bu bölgeye gönderildi. Sonuçta çok konuştuğumuz ve çok yazdığımız El Kaide, El Nusra, Müslüman Kardeşler ve IŞİD gibi yapılar bölgede çoluk çocuk, kadın demeksizin insan boğazlamaya başladılar. Yani işin özeti AKP iktidarı bölgede savaş kışkırtıcısı ve katliamların örgütleyicisi olarak tarihe geçti.

Kimi çevreler AKP’yi İslami hasletler uğruna mücadele eden parti olarak görseler de bu partinin konumu sadece bundan ibaret değildi. Bu parti saflarında biraraya gelmiş çok sayıda dünya malına tamah etmiş ve bu uğurda her şeyi yapabilecek tiynette kimseleri içinde barındırıyordu. Nitekim bunların vurgunu öylesine gözükara işledi ki, vurgunlar ve hırsızlıklar neredeyse ülkelerarası bir boyut kazandı. Deniz Feneri’nden Kombasan’a, Yimpaş’tan bir sürü sanayi kuruluş adı altında kurulan şirketlere ve hatta diyebiliriz ki, Jet Fadıl’a kadar uzanan bir vurgun ağı bunlarla birlikte palazlandı. Nitekim 17 Aralık 2013 ve 25 Aralık 2013 tarihlerinden yapılan operasyonun boyutlarının nereye kadar uzandığı ve de nasıl bir vurgun kumpası kurulduğu; yargı, bizzat Recep Tayyip Erdoğan eliyle susturulmuş da olsa gerçekler bütün çıplaklığı ile görüldü.

Demokratik hak ve özgürlükler çiğnendi. Sendikalar ve demokratik kitle örgütlerine yönelik baskılar her geçen gün daha da şiddetlendi. Gezi gösterileriyle başlayan iktidarın şiddeti bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle katliamlara dönüştü. Polisin 2013 yılı içerisinde uyguladığı şiddetin dozu faşist rejimlerde uygulanan şiddeti diyebiliriz ki katladı.

İşte AKP’nin başında bulunan ve saydığımız bütün bu suçlardan sorumlu olan kişi bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğuna tırmanmıştır. Ancak o yine de bildiğini okumaya ve suç işlemeye devam etmektedir. Seçildiği halde partisiyle ilişkisini kesmemiş, AKP’yi kendi isteğine göre oluşturmak için elini AKP’nin içinden çekmemiştir. Zaten AKP gibi bir parti vurgun, talan, baskı, zulüm, çıkarlar partisi olduğu için üstünden Recep Tayyip Erdoğan’ın gölgesi kalkar kalkmaz içinde kazanlar kaynamaya başlamıştır. Kuşkusuz bu partide Recep Tayyip Erdoğan’a kimliğini, kişiliğin ve iradesini ipotek vermiş biri Başbakan koltuğuna oturacaktır. Ancak AKP’de sular durulmayacak, bir yandan AKP içindeki çıkar grupları karşı karşıya gelirken diğer yandan da AKP sürekli olarak güç kaybedecektir.

Sonuç olarak AKP içinde süreç nasıl işlerse işlesin kabak gelip Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasında patlayacak, 5 yıllığına kendisini korumak için Çankaya’ya çıkmış olması da durumunu kurtarmayacaktır.

Bu karanlık dağıtılacak, Recep Tayip Erdoğan ise yün tarağının üstünde yatmaya devam edecektir.