Yazan: Turgut Koçak 26 Kasım 2020
Dünyada faşist diktatörlükler dışında hiçbir ülkede bizim ülkemizde yaşananlar yaşanmaz. Salgın öyle bir büyüdü ki ülke için beka sorunu haline geldi.
Bununla birlikte iktidar hala kalkmış hasta ve ölüm sayılarını gizlemekle zaman öldürüyor.
İktidar zaten ülkemizin prestijini sıfırlamış fakat kafayı sadece hasta sayısını ve ölüm sayısını az gösterirsem prestijim sarsılmaz diye düşünüyor. Ama görüldüğü gibi minare çuvala sığmıyor. Dün akşam Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sayılar tam olmasa da hasta ve ölüm sayılarını açıklamak zorunda kaldı.
Şimdi işler bu noktadayken hala dışarda maskesini indirmiş efe efe dolaşanlar var. Adam polis yoksa bir güzel sigarasını da tüttürüyor iyi mi? Oysa hastanelerde sağlıkçılar hastalara yetişemiyorlar. Ne acı ki doktorlar hasta seçmek zorunda kalıyoruz diye açıklamalar yapıyorlar. Bütün bu gerçeklere karşın ahmaklık parayla mı adam gitmiş eğlence merkezlerinde maskesiz eğlenip duruyor.
Bu iktidar ülkeyi her anlamda tüketti. Yapıp ettikleriyle öğünse bile bir tek kendi yandaşlarını ve mafya ile birlikte kafası tütsülenmiş tosuncukları kandırsa da o taraftakiler sanıyorlar ki prestijimiz tavan yapmış. Herkes reisin her gürlemesinden sus pus oluyor. Acaba gerçek bu mu? Elbette değil. Gerçeğin ne olduğunu Libya’ya giden Türk Bandralı geminin aranmasında gördük. Alman askerleri gemiye çıkıp geminin yükünün silah olup olmadığını aradılar. İktidar da dişe dokunur bir tepki göstermediği gibi Recep Tayyip Erdoğan’ın gürleyen sesini de duymadık. Daha da önemlisi gemide arama yapanların açıkladıklarına göre durum Türk makamlarına bildirilmiş ama yanıt alamamışlar. Bakın ne diyorlar arama yapanlar? “Haber verildi ama saatlerce cevap gelmedi. Müdahaleden sonra durdurun denildi.”
Öyle ya her işi yapan hatta yargıya bile ayar çekmekten zaman bulamayan Erdoğan, buraya yetişemediği için yaşanmış yaşanan şeyler. Diğerleri ise Erdoğan bir şey demeden belli ki müdahale edememiş ve gecikmişler.
Bu iktidar muktedir olma zehri ile zehirlendiği için bir türlü gerçekleri göremiyor. Ekonomi çökmüş, ülkede demokrasinin kırıntısı bile bırakılmamış, hak ve özgürlükler ayaklar altına alınmış, dış politika içler acısı işlemez halde. Bu durumdayken bir Putin’in yanına bir Trump’un yanına seyirtilmiş, yeri gelmiş Avrupa ülkelerine eyy diye seslenmenin de ötesine geçilip faşist nitelemesiyle nitelenmiş, Türk parası pul olmuş, işçiler yollardan çevrilip topluca gözaltına alınmış, gazeteciler içerde. Bahçeli kalkıp CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdit eden mayfa bozuntusunu almış yanına ülküdaşım demekle kalmıyor, Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasından söz ediyor.
Sonra da birileri prestijden dem vurarak kafa ütülüyor. Bu lagalugayı kimse yemez anlıyor musunuz kimse yemez. Komik şeyler yaşadık özetle şu 19 yıl içinde. Arınç çıktı üç beş hukuku savunuyormuş izlenimi veren söz etti diye her şeyin altı üstüne getirildi. Sanki bizler Arınç’ı bilmiyoruz. Sanki kendisine suikast yapılacağı savıyla Genelkurmay’ın kozmik odasına Fetöcülerin girmesi ve en önemli belgelerin alınıp götürülmesi onun hüneri değilmiş gibi şimdi bakın görün neleri, ne yorumları dinleyip duruyoruz. Bahçeli, Arınç’a, “ahmak” dedi, Reis ise “Fitneci.” Arınç’ta YİK’ten istifa etti. Peki, niye kendisine böyle muamele çekilen bir odaktan yani AKP’den istifa etmiyor? Onurlu ise, duygusalsa niye teslimiyetine tanık oluyoruz da farklı bir davranış göremiyoruz kendisinden?
MHP ne ki sahi? Vurucu kırıcı ve mafya ortaklığından mı korkuluyor? Böylesi bir halk düşmanı politikalar izleyen bir partiye Türkiye tahammül göstermek zorunda mı? Geçmişteki günleri özler görünen MHP’nin bu şekilde dokunacak zararları önlenebilir mi? Ya da şöyle sorayım acaba Recep Tayyip Erdoğan eti de budu da belli bu parti için 40 yıllık abisini niye harcamayı göze aldı dersiniz? Söyleyeyim bu iktidar demokrasiden hiçbir zaman haz etmiş değil. Bu yüzden de demokrasinin kökünün kazınması ancak MHP ile MHP’nin harekete geçirebileceğini düşündüğü mafya ile olur diye düşünülüyor olmalı ki MHP’nin her dediği şak diye yerine getiriliyor.
Konuşulacak ve yazılacak şey çok.
Yok, Alman askerleri tıpkı film gibi Türk bandralı gemiye inmişler de arama yapmışlar da bu sınır ihlali sayılırmış da.
Da…da…da…