Yazan: Turgut Koçak 29 Aralık 2020
Yazmayalım, şu adamların adını, anmayalım diyoruz ama nafile. Adam deprem gecesi Senegal’deymiş. Depremi duyunca dönmüş. Sonra efendim bu muhterem Recep Tayyip Erdoğan Afrika gezisinde ya hop yeniden uçmuş Senegal’e.
Bu adam kimdir, sonuçta Türkiye’nin bir yardım kuruluşu olan Kızılay’ın başında birisi değil midir? Recep Tayyip Erdoğan’ı karşılamak ve oradaki işlerini kolaylaştırmaksa amaç; bu görevi ülkemizin konsolosluk ve elçilik görevinde bulunan kimseler yapamıyorlar mı? Ya da ne bileyim bunlar da yoksa koskoca ülkenin dış politikasını yürütmekle görevli Dışişleri Bakanlığı’nda bu görevi hakkıyla yapacak hiç kimse bulunmuyor mu?
Elazığ ve Malatya’da deprem oldu. Henüz ne yaralar sarıldı öğrendiğimize göre ne de gereksinimi olanlara yapılması gereken yardımlar yapılabildi. Hatta öyle ki kimi depremzedelere mikrofon uzatıldığında içler acısı şeyler söylemeleri, hiçbir yardım almadıklarını dile getirerek devletimiz bize de elini uzatsın demeleri ne anlama geliyor? Eğer deprem bölgesinde yurttaşlar inanç, etnik köken ve siyasi düşünce ayrımı ile gözetiliyorsa ve de buna göre hareket ediliyorsa işte burada durmak gerekiyor. İktidar kendilerini eleştirenlere en tepe noktadan karşılık vererek sesini çıkaranları tehdide yönelik verip veriştiriyorsa bu konu üzerinde de özellikle durmalı diyorum.
Şu Kızılay’ın başkanının işinin Kızılay olmadığını anlamış bulunuyoruz. Sanırız bu kişi iktidarın özel bir adamıdır, bu yüzden de bugün Pakistan’da, ertesi gün Senegal’de, bir diğer gün ise başka bir ülkede fink atarken bizim ülkemizde yaşanan felaketlerde niye bunların esamileri okunmuyor dersiniz?
Sizce çok garip gelmiyor mu, eleştirilere en sert tepkinin iktidarın en tepesinden geliyor olması? Haydi, tepki gösterdiniz diyelim niye bunlar eleştiri yapanları korkutmaya yönelik tutum ve davranışlarda bulunuyorlar dersiniz?
AKP’nin sözcüsü müymüş neymiş adam ne kadar da pişkin dinlediniz mi konuşmasını? Kılıçdaroğlu deprem paraları nereye gitti diye sormuş ya sözüm ona yanıt veriyor. Kılıçdaroğlu’nu bilgisizlikle suçlayıp bu paraların bütçede toplandığını, oradan da ihtiyaçlara harcandığını söylüyor. Yasada da üstelik deprem vergileri adı altında vergilerin ayrı bir havuzda toplanması gerekir diye bir şey bulunmuyormuş. Bu yüzden de TOKİ aracılığı ile ev yaptık deyip çıkıyorlar. Bizler de bu söze ek yapalım; yandaş müteahhitleri koruduk, kolladık, zenginleştirdik deseniz ya böyle söyleyerek çalıp çırpmanızı sakladığınızı mı sanıyorsunuz?
Haydi, bütçede toplanıyor, sizler de bütçedeki paraları nereye harcanması gerekirse öyle harcıyorsunuz diyelim, o zaman niye sürekli her konuda vergilere zam bindirip duruyorsunuz buna bir de üstelik deprem vergisi adı altında sürekli hale getirdiğiniz geçici vergiyi eklediniz? Aldığınız vergiler dünyanın neresinde bu denli yüksek söyleyebilir misiniz?
Yandaş ağız ve basınınız aracılığı ile iktidarın ne kadar iyi işler yaptığını anlatmak için adeta bir yerlerinizi yırtacaksınız. Gazeteciliği yalakalık derekesine indirmiş olan gazetecilerin zavallılığına bakın bir; uçakta Recep Tayyip Erdoğan’a akıllarınca soru soruyorlar. Efendim deprem sonrası çok büyük işler yaptığınız görülüyor gibi başlayan övücülüğü soru sormak sanan zavallı türemeler baş tacı edilirken gerçek gazetecilerin başına olmadık işlerin geliyor olması boşuna değil elbette. Öyle ya gerçek gazeteci dediğiniz kişi adam gibi soru sorar. Örneğin der ki;
Deprem için toplanan paralar nereye gitti?
İmar barışı altında salt para toplamak için çürük binalara niçin izin verildi?
Ne kadar bina kontrol edilip sağlam, sağlamlaştırılması gerek, çürük diye raporlanıp gereği yapıldı?
Daha pek çok soru sorulabilir.
Ancak görülüyor ki iktidarın sorulara verilecek yanıtı yoktur.
Bu yüzden de sosyal medyada düşüncelerini açıklayanlara denilmedik söz bırakılmıyor. Ülkenin deve dişi gibi gazetecileri tehdit ediliyor. Siyasetçileri susturulmak isteniyor. Ortada gerçek anlamda ne bakan var ne devlet yetkilisi, ne milletvekilleri ne şu ne bu. Her şey bir kişiden soruluyor o da Recep Tayyip Erdoğan. Bazı bakanlar bile deprem bölgesine kendi inisiyatifleriyle gidebilmek hakkından yoksun. Erdoğan, gidin diyecek onlar da oraya avdet edecekler…
Haydin ordan muhterem zevatlar!
Kim takar sizi, alıp aylığınızı oturuyorsunuz işte…