BİR GÜN BU BARAJLARINIZI ELBET YIKARIZ

Yazan: Turgut Koçak 2 Aralık 2014

Sermayenin politik aktörlerinin ne yüzü kızarır ne de utanırlar. Sol ve sosyalist partilerin mecliste temsil edilmemesi için bugüne kadar o kadar çok şeye başvuruldu ki, anlat anlat bitirilemeyecek kadar çoktur. 1965 yılında parlamentoya 15 milletvekili sokan Türkiye İşçi Partisi, o zaman sermayenin temsilcisi ve Amerikan uşağı Adalet Partisi’ne naslı kök söktürdüyse bugün sosyalistler mecliste olsalar o günlerin belki de yüz katı daha fazla AKP’ye kök söktüreceği bilindiği için bugün ne edilip edilerek seçimlerde %10 barajı korunmak isteniyor.

AKP ileri gelenleri koro halinde ortalığa döküldüler bile. Politikacılarından yandaş gazetecilerine kadar her biri bir şeyler yazıp bir şeyler söylüyorlar. Aşağı yukarı bunların hepsinin de ortak yanı “istikrar” sözcüğü.

Siz bu sözcüğü sakın ola ülkenin koşullarının iyi gitmesi adına söylenmiş olarak değerlendirmeyin. Bu sözcüğü biz yıllardır duyarız ve de bu sözcük vurguncuların, talancıların, ülke satıcılarının özetle hırsızların işlerinin iyi gitmesini karşılayan bir sözcüktür ki, işte AKP’nin de bu sözcüğe sarılmasının özünde yatan gerçeklik de budur.

Neymiş efendim istikrar bozulurmuş. Sevsinler sizin istikrarınızı. Ülkemizde geniş emekçi yığınları açlık ve işsizlikle boğuşuyor, siz buna istikrar diyorsunuz. Ülkemizde ileri demokrasi diye diye bütün özgürlükleri ortadan kaldırdınız, bu da size göre istikrar oluyor. Dış politikada çuvallayan bir haliniz var, Adım adım Türkiye’nin Pakistanlaşmasını sağladınız. Yarın bu politikanızın sonucu olarak içerde büyük terör eylemlerine başvurulursa kimse olacaklara şaşırmamalıdır. Sizler Amerika’nın dümen suyunda rüzgâr ektiniz ki, fırtına biçeceğiniz günler de hiç kuşku yok ki, uzak değildir.

AİHM’den seçim barajı ile ilgili çıkan karardan sonra şimdi de sizleri ürküten Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın sözleri oluyor. İşte bu yüzden Anayasa Mahkemesi aleyhinde ağzınıza geleni söylüyor, sözlerinize bir çekidüzen vermek gereği bile duymuyorsunuz. Bu davranışlarınız da gösteriyor ki, görülmemiş derecede utanmaz arlanmazsınız. Bülent Arınç’ın sözlerine bakılırsa %10 barajı AKP’nin sorunu falan değil. Elbette olmaz. Çünkü bu baraj nedeniyledir ki, başka partilere verilen oylar boşa giderken hak etmediğiniz halde milletvekili sayınızı katladıkça katlıyorsunuz. Ya peki, adı Anayasa Profesörüne çıkmış Burhan Kuzu’ya ne buyurulur? Burhan Kuzu Anayasa Mahkemesi’nin baraj konusundaki açıklamalarına çıldırmış olmalı ki, gerekirse Anayasa Mahkemesi’nin kaldırılabileceğinden söz edecek kadar ileri gidiyor. Özetle; AKP iktidarının sözcüleri ve yalaka basının orasına burasın serpiştirilmiş büyük paralarla yemlenen sözde gazetecilerine ne buyrulur? Ne buyrulacak, onlar da sahibinin sesi o kadar.

Bildiğiniz gibi bu %10 barajını Türkiye’yi iki partili sisteme mahkum etmek isteyen 12 Eylül faşistleri getirdi. Aradan geçen 34 yıl içinde de barajı kaldırmak için bir şey yapılmadı. Yani sizin anlayacağınız, AKP iktidarı ile 12 Eylül faşistleri arasında ne fark var diye sorarsanız, bunların fazlası var eksiklikleri yok. Hile bunlarda, hurda bunlarda. Baskı ve zulüm bunlarda, milyonları açlık ve yoksulluğa mahkum etmek bunların işi. Bu yüzden nelerin arkasına dolanıp neler yapılmadı neler. Bir de Burhan Kuzu kalkmış Anayasa Mahkemesi’nin kaldırılmasından söz ediyor. Hani bir Anayasa profesörü için bunlar söylenecek söz değildir ya, nasıl yüreklenip söylediyse bunu da Allah bilir artık.

Burhan Kuzu’nun bu kadar lafı dolandırmasına gerek yok. Muhterem çıksın, bundan böyle hukuk mukuk yok, biz ne dersek o desin kurtulsun. Zaten 12 yıldır yaşadıklarımıza baktığımız zaman gördüğümüz budur. Yoksa yaptıkları hırsızlıkların, yolsuzlukların, talanın vurgunun hesabını vermemek için her yola başvuran, saray sultanları haline gelmiş bir iktidar için hangi söz bulunur da ne söylenebilir ki? Faşizm denilen şey ne apis başlı öküzdür ne de yedi başlı ejderha. Faşist diktatörlüğün ne olduğunu açığa çıkarmak istiyorsak AKP iktidarına bakalım yeter.

Bu iktidar her dediğini yapacak, Türkiye’de bütün bu uygulamalar olağanmış gibi bizde sesimizi çıkarmadan bekleyip duracağız. Hani bilirsiniz dolmuşçu ve kamyoncuların arabalarına yazdıkları bir söz vardır, Nazar etme çalış senin de olur" diye. Kimileri sanıyorlar ki, bizler iyi politika yapar, çok da çalışırsak bizde seçim kazanır iktidar oluruz. Tabi bu tür mavallara kanan andavallılar da yok değildir. Bizlere, özellikle de sosyalist partilere konulan engeller salt %10 barajları değildir. Bizler her zaman sistemin iki dudağı arasında politika yapmaya devam ediyoruz. Vuruluruz, kırılırız, içeri atılırız ki bir türlü kendimize gelemeyelim. Tabi %10 barajda işin tuzu biberidir.

Ancak unutulmasın ki, bu terazi bu kadar sikleti çekmez.

Bizler de bir gün bu barajlarınızı elbet yıkarız.