Yazan: Turgut Koçak 1 Ekim 2021
Burjuva demokrasisine bel bağlayanlar kapitalist sistemi savunanlardır. Ancak duruma göre demokrasi olarak sürekli yinelenip duran bu ortam da her an değişebilir. Çünkü kapitalizm bunalım demektir.
Bunalımın içinden çıkmak için de egemenler istedikleri zaman demokrasilerini rafa kaldırabilirler. Böyle dönemlerde ülke artık ya ağır siyasi gericilikle ya da faşizmle yönetilir. Buna bir de geniş halk yığınlarının kapitalist sistemle yönetilmek istemedikleri yönünde irade belirtmelerini eklediğimiz zaman geniş halk yığınlarına da baş eğdirmek için egemenler kendi demokrasilerini askıya alabilirler. Bu durumda da devreye girecek olan şey faşizmdir.
Bütün bunların yaşanmasının nedeni kapitalist sistem anlayışında gizlidir. Zaten bu sistem yıllarca verilen mücadele sonucu elde edilen hak ve özgürlükleri bir anda tanıma hale gelir. Yargı önceki gibi hak ve özgürlükleri gözeten kararlarda değil ayak diremek kendilerine ne talimat verilmişse öyle davranırlar. Çalma, çırpma, yolsuzluklar en üst seviyeye çıkar. Kapitalist sistemin siyasi partileri ve yöneticileri öyle bir yüzsüzleşirler ki hiçbir kural tanımaksızın yığınları inim inim inletirler. Olağan durumlarda ise yani egemenler iktidarlarını az buçuk götürüyorlarsa baskı yöntemlerine ağır bir biçimde başvurmayıp bazı biçimsel işleyişlere izin verirler. Örneğin seçimlere gitmek ve halkın oy kullanması gibi böyle durumlarda iktidarlar değişebilir, üstelik de egemenlerin de hiç kuşku yok ki yeni yüzlere gereksinimleri vardır ve de halkın öfkesi bir şekilde bu yolla dindirilebilir.
Sosyalizm kapitalist sistemin yıkılmasını amaçlar. Ancak işi oraya vardırma konumunda değilsek ki bu yüzden ağır gelgitler yaşıyoruz. O zaman da yığınların hak ve özgürlüklerine sahip çıkmaları, için bilinçli olmaları gerekir. Çünkü bilinçli kitleleri iktidarlar istedikleri gibi çekip çeviremezler. Bu yüzden de yığınların cahil kalmaları din kisvesi altında uyumaları onların daha yararına olduğundan bu yönde her istediklerini uygularlar. Egemen çevrelerin bu uygulamalarını bile etkisiz kılmak için bilinçli yetmez aynı zamanda da örgütlü olmak gerekir ama bizim ülkemizde bu gerçekler de bütün çıplaklığı ile gözlerimizin önünde serilidir.
Hiç kuşkusuz bir gün sosyalizm bütün bu hokkabazlıklara son verecektir ama iş o noktaya varıncaya kadar neler olabileceğini, neler yaşayacağımızı hiç hesap ediyor muyuz? Diyelim ki ettik bunun için demokrasi güçleri olarak ifade ettiğimiz kesimler hangi adımları atıyor ya da atabiliyor mu? Atamıyorsa niçin atamadığını yeterince yüreklice niye konuşmuyoruz? Bugün solda ve sosyalist solda yer alan partilerin bile bu konuya yeterince eğilmemiş olmalarını ya da eğiliyormuş gibi görünüp de dişe dokunur bir şey yapmamalarını neye bağlayabiliriz? Birbirimizle yarışmaktan, bu yarışmanın yarattığı öznelliklerden kurtulduğumuzda ne yapabiliriz, kurtulamadığımızda nelerle karşılaşırız niye hesabını kitabını iyi tutmuyoruz.
Evet, değişecek her şey gidiş doğal olarak değişimden yana fakat bu süreç içinde çektiklerimiz arşı âlâya mı çıksın isteniyor? Sistem kendisini askerle, polisle korumaya almış. Söylediğimiz her doğru ve haklı şey ümüğümüze çökülerek bastırılmak isteniyor. Özetlersek bu halk düşmanı sistemi anlatmaya devam edeceğiz. Bu sistemin ne kadar pislikleri varsa tek tek ortaya dökeceğiz. Haksızlıkları, hukuksuzluğu, çıkar gruplarını, tarikatları, cemaatleri, dinci vakıf ve derneklerin de ipliğini pazara çıkaracağız. Laikliğe kim karşıymış, niye karşıymış, kimler niçin baskı, zulüm ve yoksulluğu ve yıkımı bir yaşam tarzıymış gibi önümüze koyuyormuş evet bunların da ipliğini pazara çıkarıp bütün hallerini bir bir ortaya dökeceğiz evet de bütün gücünü iktidarlarını sürdürmek için kullananlara karşı yapılması gerekenler de niye bu kadar yaya kalıyoruz acaba bunun bir yanıtı yok mu?
Sonuç şu; öncelikli olarak örgütlenmemiz gerekiyor. Sol ve sosyalist yapıların ilk adımda hemen pek çok konuda birlikteliklerini emekle ve kararlılıkla ilmik ilmik örmek gerekiyor. Sonrası bir sıçramaya bir devrimci durumu iktidarı almaya kalıyor ki bazı yapılması gerekenleri yapmadan son söylediğimizi gerçekleştirmenin olanağı yoktur. Söylersek de sadece söylemiş ve bu işin gevezeliğini yapmış oluruz o kadar.
Türkiye Sosyalist İşçi Partisi olabilecek demokrasi güçlerini birlikte olmaya davet ediyor. Olmadı mı sizler davet edin böyle bir mücadele için biz gelelim ne dersiniz?