Yazan: Turgut Koçak 8 Ekim 2011
Beşar Esad, CHP Genel Başkan yardımcısı Loğoğlu’nun başkanlığında CHP heyetiyle görüştü. Görüşme sırasında Loğoğlu’na Beşar Esad, Suriye’de yaşananlarla ilgili olarak görüşlerini aktardı. Beşar Esad, aynı zamanda da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Davutoğlu’nun açıklamalarına da atıfta bulunarak CHP heyetine gerçekleri bir bir aktardı. Öteden beri Suriye ile ilgili pek çok yazı yazdık. Bu yazımızda ise doğrudan Beşar Esad’ın görüşlerine yer vererek Suriye’de olup bitenlerin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın söylediklerinin doğru algılanmasını istedik. Görüşlerini böylesine içtenlikle anlatan Beşar Esad’ın nesnelliği açıkça anlaşılmaktadır. Suriye ve Beşar Esad’a karşı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun haddini oldukça aşan konuşmalarına karşın Beşar Esad’ın kullandığı dil oldukça şaşırtıcıdır. Çünkü Beşar Esad’ın bulunduğu konum itibari ile bu şekilde davranmasından doğal bir şey yoktur. Daha da önemlisi emperyalistler Beşar Esad’ın kişiliğinde Suriye’ye saldırmakta, Beşar Esad’da haklı olmanın verdiği rahatlıkla üslubunu bozmadan yaşananlara açıklık getirmektedir. Beşar Esad’ın aşağıya aldığımız açıklamaları oldukça öğretici olup, bugünkü yazımızda bu açıklamaya yer vermeyi daha yerinde gördük.
Şimdi gelelim bu açıklamaya:
“Türkiye, anayasasını 30 yıldır değiştiremedi, benden üç ayda demokrasiyi yerleştirmemi bekliyorlar. Halkımın ihtiyacı olan reformları biliyorum. Tek tek yapacağım. Batı istiyor diye değil, halkım istiyor diye yapacağım. Bazısını yaptım. BAAS partisinin etkinliğini azaltmak için anayasayı değiştirdim. Basın yasasının önündeki engelleri kaldırdım. Gençleri internetle tanıştırdım. Kalanları da yapacağım. Ama bu zaman alacak. Bunları söylememe rağmen, ‘geç kaldınız’ denmesinde art niyet var.”
‘MÜSLÜMAN KARDEŞLER’İN HAMİSİ GİBİLER’
“Her adımı atarım ama din eksenli, şeriat partilerine izin vermem. Laikliğe zarar verecek örgütlenmeye izin vermem. Bana baskı yapan devlet adamları aynaya bakıp kendi laikliklerini sorgulasın. Olayların arkasında farklı gruplar var. Samimi reform isteyenlerin dediklerini yapacağım. Ama bir de şeriatçılar var: El Kaide ve Müslüman Kardeşler. PKK Türkiye için neyse, Müslüman Kardeşler de bizim için o. Türkiye’nin Müslüman Kardeşler’in hamisi gibi davranması bizi üzüyor”
‘DEĞİŞİMİN NEDENİNİ ERDOĞAN’A SORUN’
“Bana ‘Türkiye ile ne oldu da böyle oldunuz?’ diye soruyorlar. Ben değişmedim, Başbakanınız değişti. Bunu Başbakan’a sorun. Benim kanaatim Türkiye-Suriye dostluğunu ABD istemedi. Ne Tunus, ne Libya, ne de Suriye’de dertleri demokrasi. Asıl mesele kaynaklarımızı kontrol etmek. Türkiye’den gelenler Obama’nın sözcüsü gibi davranıyor. ‘Obama şöyle istiyor, böyle istiyor’ diye geliyorlar bana. Oysaki ABD’nin Şam’da büyükelçisi var, gelip söylüyor zaten bize. Türk kardeşlerimizin aynı sözleri tekrarlaması bizi üzüyor.”
‘YARDIM BEKLERKEN, GİT DENİYOR’
“Türk halkı benim ve Suriye halkının dostudur. Bu dostluğun sürmesinden yanayım. Reform sürecinde de Türkiye’yi örnek almak istiyorum. Biz yardım beklerken tehditle karşımıza çıkılıyor, ‘bırak git’ deniyor. Genel seçimleri yapacağım ve sonucuna saygı göstereceğim. Göreceksiniz en yüksek oyu ben kazanacağım. Olayları çıkaranların arkasında halk desteği olmadığı görülecek. Ben halkımla barışığım.”
‘ÖLÜMLERİN NEDENİ TECRÜBESİZLİK’
“Suriye’de bu tür olaylar benim dönemimde ilk defa cereyan ediyor. Polisim, askerim maalesef toplumsal olaylara karşı eğitimli değil. ntvmsnbc haberine göre O yüzden çok kanlı geçti ve kayıplar verildi. Sadece sivillerden değil polis ve askerlerden de çok kayıp var. Türkiye yıllardan beri hem sosyal olaylar ve terörle mücadele ettiği için bu alanda çok deneyimli. Biz ise deneyimsiziz. Ama masum göstericiyle elinde silah olanı ayırmak zorundayız.”
‘MÜLTECİ GELMEDEN KAMP KURDUNUZ’
“Türkiye sınırında kurulan kamplara giden vatandaşlarım dönüyor. Niye gittiler? Korkutuldular ve kandırıldılar. Sonra çağrı yaptım, dönenler döndü. Ancak burada dikkat çekici bir unsur var: Daha mülteciler gelmeden Türkiye Hatay’da çadır kent kurdu. Merak ediyorum, nasıl oldu da bildiler mülteci geleceğini?..”
İşte böyle Beşar Esad’ın açıklamaları. Düzgün bir dil ama ne söylenmesi gerekirse söylenmiş. Peki, Bay Tayyip ve bakanları nasıl konuşuyor? Saldırgan ve savaş isteyen bir ağızla. İşin daha da kötüsü bunların konuştuğu şeylerin hemen tamamı ABD emperyalistlerinin kendilerinden istedikleri şeyler. Bu yüzden de Türkiye kamuoyunun daha uyanık olması gerekiyor. Suriye’ye yönelik olası bir savaş girişimine geçit vermemek için elimizden geleni yapmalı, emperyalistlerin sözcülüğüne soyunanlara meydanın boş olmadığını kesinlikle göstermeliyiz. Doğru olan Suriye ve Türkiye’nin kardeşliğini savunmaktır. Her türlü yaptırım ve savaş seçeneğini önümüze koyanlar bilmeliler ki, kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecektir. Türkiye-Suriye dostluğu bizim ve bölge halklarının geleceği açısından önemlidir. Kardeşliği bozmak isteyenlerse emperyalistler olduğuna göre bütün dünya halklarının çıkarına davranmak demek emperyalizme bir bütünlük içinde karşı koymak demektir.
Partimiz, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin politikası başından beri çok açıktır.
Emperyalist-kapitalist sistemle savaş, halklarla dostluk ve kardeşlik.
Durumun özeti budur.