BENİM OĞLUM OKUR DÖNER BİR DAHA OKUR

Yazan: Turgut Koçak 7 Haziran 2013

Yukarıdaki deyiş Nasrettin Hoca’ya ait midir bilemem ama öyle denir. Bu özdeyiş nasıl da Recep Tayyip Erdoğan’a uyuyor. Ortada fol yok, yumurta yoktur ama önceki alışkanlıklarının bir devamı olarak basmış Fas, Cezayir, Tunus gezisine çıkmıştır. Bu gezilerin ne anlamı vardır bilen var mıdır bilmiyorum ama gitmiş gelmiştir işte. Dünyanın hiçbir yerinde ülkeler olanaklarını sonuna kadar yöneticilerine sunmazlar. Sunarlarsa da bir karşılığı mutlaka olur. Recep Tayyip Erdoğan’a sunulan uçaklar mı dersiniz, denetim dışı paralar pullar mı dersiniz, kendisini koruması için olağanüstü sayıda emniyet görevlisi mi dersiniz ne ararsanız hizmetindedir. Ancak sözü geçen kişiyi ne kadar çarpsanız, ne kadar bölseniz ya da çıkarsanız Recep Tayyip Erdoğan’dan başka bir Recep Tayyip Erdoğan yaratamazsınız. Tunus’ta basının karşısında söyledikleri sözleri bir analiz ederseniz incir çekirdeğini doldurmaz ama Türkiye için ne kadar tehlikeli sözler olduğunu bütün çıplaklığı ile görürsünüz. Yani tıpkı öncekiler gibi okumuştur, dışarıda da aynı şeyleri dönüp bir daha okumuştur. Yeteneği de Kuran ezbercisi bile değil, sadece ve sadece Elif cüzü ezbercisi kadardır. Hele son eylemleri ABD Büyükelçiliğine yapılan eylemlerle aynı tutması ise bir taşla iki kuş vurma kurnazlığıdır ki, belki ABD sevinebilir ama Türkiye kamuoyundaki etkisi gülünüp geçilecek kadar boştur.

Gece İstanbul’a dönüşünde kendisini karşılayanların Başbakan’dan fazlaları vardı eksikleri yoktu. Recep Tayyip Erdoğan herkese gözdağı veriyor, kalabalık da; “izin ver Taksim’dekileri ezelim” diye bağırıyorlardı. Recep Tayyip Erdoğan’ın şiddetinden nasibini almayan yok. Kendisini protesto eden milyonları bulan halk var, var olmasına ya o yine de milyonlara “marjinal gruplar” ve “terörist” demekten kendini alamıyor. Sorunu Taksim Gezi Parkı’ndaki üç beş ağaca indirmek için sarf ettiği çaba da cabası. Sanırız kendisi içindeki şiddet duygusu yüzünden en yakınındaki olayları görüp değerlendirmekten büyük ölçüde uzak olmasına uzak ya; danışman olarak çevresinde gezdirdikleri de beş beter daha tehlikeli adamlar. Ne demişti danışmanlarından birisi; “Başbakan’ı size yedirtmeyiz.” Kalın camlı gözlüklerin arkasından bakılınca sanıyoruz gerçekler böyle puslu görünüyor olsa gerek. Dün, TBMM’de AKP milletvekillerinin çapsızlığı da ne yazık ki aynı. Yani işin özü bunlardan bir şey olmaz.

Bazı çevrelerin iyimserliğine gelince; onlar sanıyorlar ki, bu kadar şeyden sonra AKP iktidarı şapkasını önüne alır düşünür ve demokrasinin kurallarını yerine getirerek Recep Tayyip Erdoğan bütün Türkiye’nin Başbakanı olduğunu anımsar ve herkesi kucaklayan bir konuşma yaparak toplumu sakinleştirir. Bizler ne zaman böylesi olaylar yaşasak yukarılardan himmet bekleyen birileri çıkar ve onlardan isteklerde bulunarak havayı değiştirmeye çalışırlar. Bu son olaylarda da aynısı yaşanıyor. Halk biz şunları şunları istiyoruz diyor ya, yöneticiler de bunları anlamaktan yoksun değiller ya onlar da istekleri yerine getirir olur biter ve böylelikle de her şey yoluna girmiş olur.

Siz 1905 Rusya olaylarını anımsıyor musunuz? Anımsamıyorsanız anımsatalım. Kitleler toplanmışlar Rus Çar’ından dilek ve istekte bulunacaklar, başkaca da bir niyetleri yok. Peki, ne olur? Çar onları Kazak atlıları ve polislerle ezer geçer. Tarihteki bu olaydan bugüne kadar halkına zorbalık yapmış hangi yönetici ders almıştır ki, Recep Tayyip Erdoğan alsın ve halka uygulanan şiddeti bırakıp yığınların isteklerini dikkate alsın.

Yazımızı bitirmeden bir anımsatma yapmakta yarar var. Bir zamanlar ne demişti Recep Tayyip Erdoğan? Suriye ile aramızda vizeleri kaldıralım, hatta daha da ileri gitmiş ve sınırları da kaldıralım demekten kendisini alamamıştı. Sonra ne oldu? Suriye’de çıkan karışıklığın bir numaralı aktörü olup on binlerce Suriye vatandaşının katline sebep olan adımlar atmadı mı attı. Son gezisinde de Fas’ta, Cezayir’de, Tunus’ta aynı şeyleri söylüyor. “Vizeleri kaldıralım.” Hayrola Bay Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkeler için de mi yeni bir görev aldınız da aynı şeyleri söyleyerek ortam hazırlamaya çalışıyorsunuz?

Yazılacak söylenecek çok şey var. Ancak son olaylarla ilgili halkımızın “yeter” diyerek ayağa kalkmasına zarar vermemek için daha fazla şeyler yazmıyoruz. Şu kadarını anımsatmayı bir görev sayıyoruz. Taksim Gezi Parkı ile ilgili halkın geniş katılımı ile başlayıp süren protestoları her zaman olduğu gibi birileri yine kendi hanesine artı olarak katmak istiyor.

Bugüne kadar bunların bir davuluna, bir kasnağına vuran açıklamalarını da dikkate alırsak ne demek istediğim sanıyorum anlaşılıyor. Ortalıkta turuncu, turuncu dolaşanlara anımsatıyorum, daha önce de söylediğim gibi işinize bakın ve cart curtunuzu kendinize saklayın. Ne sizler ne de AKP iktidarı başarılı olamayacaksınız.

Çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…