BELLEĞİMİZ SAĞLAM UNUTMAYIZ

Yazan: Turgut Koçak 17 Kasım 2022

Beyoğlu İstiklal Caddesi’ndeki terörist saldırı bir kez daha gösterdi ki ülkede böylesi katliamlardan yarar umanlar var. Durum hiç mi hiç değiştiği yok. Yetkililer hep aynı sözleri söyleyerek bir yandan bir yerlere karşı atıp tutuyor, kanları yerde kalmayacak deniyor sonra da bir tartışma fırtınasının arkasından her şey unutulup gidiyor. Oysa bombacı kısa sürede yakalanmış, verilen ifadeler nedir bilmiyoruz fakat bu olayla ilgili gözaltına alınanlarda olmuş. Ancak bu eylemi kimin yaptığı ile ilgili ortada bir netlik yok. Yani işler çetrefilli. Bu eylemi bugüne kadar herhangi bir örgütün de sahiplenmemiş olması kuşkuları arttırdıkça arttırıyor.

Oysa bugüne kadar yaşadıklarımızdan çıkarmamız gereken dersler varken hiç mi hiç ders çıkarılmadığı gün gibi ortada. 15-20 Kasım tarihleri arasında El Kaide Beyoğlu’nda Neve Şalom Sinagogu’na, Bet İsrail Sinagogu’na, Birleşik Krallığın İstanbul Başkonsolosluğu’na ve Beşiktaş’taki HSBC Genel Müdürlüğü önünde gerçekleştirilen eylemde 57 kişi yaşamını yitirmiş, 750 kişi yaralanmış olmasına karşı AKP iktidarı kalkıp “İslami terör olmaz” deyivermişti. Bu yüzden de olayın üstüne gerektiği gibi gidilmemiş olmasından kaynaklı bu suçun failleri ya kaçmış yakalananlar ise hak ettikleri cezayı almamışlardı.

“İslami terör olmaz” diyen zihniyet yüzünden sözü geçen terör örgütleri ellerini kollarını salaya sallaya Türkiye’ye giriş yapmakla kalmadılar, içerde buldukları yandaşlarıyla birlikte de hemen her biri etkili cani yuvalarına dönüştü. Bunlara öyle fırsatlar tanındı ki aralarında hastane açanlar mı, televizyonlar kuranlar mı, komutanlık merkezleri oluşturanlar mı dersiniz serpilip geliştiler.

Durum bu olunca da çeşitli terör örgütlerinin 48 intihar saldırı sonrasında 591 insanımız yaşamını yitirdi. Eh kafa bu olunca AKP iktidarının da kabaran iştahı Suriye’ye karşı emperyal güçlerle birlikte operasyona dönüştü ve o dönemde iktidar bol bol Suriye’nin Osmanlı toprağı olduğunu ileri sürerek burada hak iddiasında bulunup yüksek perdeden onca laf etti. O günden bugüne kadar uygulanan bu politika Türkiye’yi öyle bir bataklığın içine sürükledi ki işte bugün o yapılan hataların ceremesini çekmekteyiz.

BOP artık bizim de politikamızdı. Üstelik Erdoğan’da BOP Eşbaşkanı olarak rahatlıkla kendini ilan etmişti. Dönemin psikolojisiyle Suriye sınır hattındaki mayınlar temizlendi. Temizlenen arazide köylülerin tarım yapacakları savı ileri sürüldüyse de sonrasında neler yaşandığını zaten hepimiz bilmekteyiz.

Mayınların temizlenmesinin İsrail tarafından yapılacağı ve de bu topraklarda İsrail’in tarım yapacağı söylendi fakat muhalefetin karşı çıkması nedeniyle geri adım atıldı ve mayınları TSK topladı ama tarım için bu topraklarda köylülere verilmedi. Bugün o sınır hattı izlenen yanlış politika yüzünden sınırsız hale geldi. Bu yaşananlar sonrasında terör eylemleri de büsbütün artış gösterdi. Sırasıyla şu eylemler ve failleri tarihe geçti.

17 Şubat 2016’da TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) Ankara’da, 28 Haziran 2016’da Atatürk Havaalanı baskını yaşandı ve IŞİD’ın yaptı bu eylem sonucu 45 kişi yaşamını yitirirken 236 kişi de yaralandı. 2016 yılında terör eylemlerinden ölen yurttaşların sayısı 318’di. “İslami terör olmaz” denilmesine karşın yaşananlar ortadaydı.

Ortada yaygın terör eylemleri vardı var olmasına da her ne hikmetse bu konuyu dillendirenlerin değerlendirmeleri elbette başka başkaydı. Çünkü değerlendirmenin nesnel yapılmasının olanağı olmadığından herkes nasıl işine geliyorsa öyle bir değerlendirme yaparak işin özüne değil bir söz edilmiş olmuyordu.

15 Temmuz 2016 tarihine kadar asla bir suç örgütü olarak bile görülmeyen Fetöcü yapılanma darbe girişiminde bulununca işin rengi değişiverdi. Erdoğan ve arkadaşları hemen Fetöcü yapılanmayı terörist ilan ettikleri gibi olup bitenleri çıkarları doğrultusunda kullanmak için de ellerinden geleni yaptılar. Öyle ki bizzat bu darbe girişimi daha sonra yapılacakları rahatlıkla yapabilmek için “Allah’ın lütfu” bile görüldü.

Devamında ise iktidar kendi bildiğini okuyarak referandumda olur almamasına karşın hileli bir yöntemle Anayasa’yı halk oylamasıyla kabul ettirdi. Sonrası ise malum. O güne kadar sözü edilen “laik, demokratik sosyali ve hukuk devleti” gibi konular tam anlamıyla devre dışı bırakılarak iktidar bildiğini okumaya başladı. Bugün yaşadıklarımızın nedenin geriye giderek ortaya çıkarmaya çalışırsak bu konuları iyi bilmek zorundayız.

Bakın neler söyleniyor. Türkiye kara paranın aklandığı bir ülke haline geldi. Uyuşturucu baronları Türkiye’de cirit atıyor. Eh durum bu olunca da Afrin’den Beyoğlu’ndaki eylemi gerçekleştiren Ahtam Albasır’da sınırdan elini kolunu sallayarak Türkiye’ye girip eylem yapar daha başkaları da. Sorumlular canları nasıl istiyorsa kamuoyunun gazını öyle alma yolunu seçiyor. İçişleri Bakanı Çıkıp “ABD’nin taziyelerini kabul etmiyoruz reddediyoruz” derken Erdoğan tam tersi bir davranışla Biden’la görüşüp orada başsağlığı dileyen ülkelere teşekkür ediyor. Teşekkür edilen ülkeler arasında ABD’de var. Bu çelişkili durumu varsınlar onlar kendi aralarında çözsünler nasıl çözeceklerse de bizler ne 7 Haziran 1 Kasım 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen terör olaylarını unuttuk ne de AKP’nin ileri gelenlerinin söylediği “Oy vermezseniz bombalar patlamaya devam eder!” diye kitleleri tehdit eden zehirli dillerini.

ÇÜNKÜ BELLEĞİMİZ SAĞLAM UNUTMAYIZ…