Yazan: Turgut Koçak 10 Ekim 2021
Bugün Behice Boran’ı yitireli tam 34 yıl oluyor. Behice Boran nasıl düşünüyorsa öyle yaşadı. Kendisini ifade etmek için de “Sosyalist olunmaz, sosyalist yaşanır” sözünü de unutacak değiliz. Çünkü insan varsa eğer, geride bir şey bıraktıysa düşüncesini eyleme geçirmesiyle vardır. Yoksa bir kıyıcığa çekilip birçokları gibi geçmişi ana ana ölüp gitmesinin hiç mi hiçbir değeri yoktur.
Behice Boran tıpkı soyadı gibi yaşamıştır yaşarken. İşinden kovulmuş, kimse düşündüklerini ifade etmek için sokağa bile çıkmazken Kore’ye asker gönderilmesini protesto için çıkmış bildiri dağıtmıştır. 1951 komünist tevkifatında tutuklanmış içerde kalmış zor günler yaşamıştır. Ancak her koşulda direnmesini bilmiş daha sonra ise 13 Şubat 1961’de Şaban Yıldız, Kemal Sülker, Kemal Türkler, İbrahim Güzelce, Rıza Kuas, İbrahim Denizcier, Adnan Ardan, Avni Erakalın, Ali Demir, Kemal Nebioğlu, Hüseyin Uslubaş, Ahmet Muslu, Salih Özkarabay’ın kurduğu TİP’e çok sayıda aydınla birlikte üye olmuştur. TİP’in asıl yükselişi ve ete kemiğe bürünmese de TİP’e aydınların katılımıyla olmuş. Daha sonra TİP’e Mehmet Ali Aybar Genel Başkan seçilmiş, Behice Boran gibi pek çok aydın da yönetimde görev almıştır.
Behice Boran 1965 seçimlerinde TİP Urfa Milletvekili olarak meclise diğer 14 arkadaşı ile birlikte girmiş. Bu andan başlayarak TİP toplumsal bir olgu olarak Türkiye tarihine adını yazdırmıştır. Öyle ki o günlerin zorluğunu bilenler TİP’in 10 hanelik köylerde bile kendisinden söz ettirdiğini iyi bilir.
Behice Boran’ın kendisinin de söylediği gibi TİP artık toplumsal meşruiyetini kabul ettirmiş olup, burjuva yasalarıyla ne kadar kapatılmak istenirse istensin bunun bir değerinin olmadığını önemli olanın toplumsal meşruiyet olduğunu belirtmiştir.
Kuşkusuz TİP bu tarihlerde Türkiye sol ve sosyalist hareketine en çok katkısı olan örgütlerden biridir. Ancak bu demek değildir ki TİP hemen her konuda en doğru politikaları izlemektedir. Bir kez Mehmet Ali Aybar’ın Başkanlığı döneminde 1965 seçimlerinin önemi o kadar yüceltilmiştir ki karşımızda parlamenterist bir TİP’i görürüz. Yetmez, Aybar ve arkadaşları popülist bir politika izledikleri gibi yeri geldiğinde de yer yer küçük burjuva milliyetçiliğine varan politik ifadelerde bulunmuştur. Sovyetler Birliği’ne karşı tutumu ise doğrudan düşmanca demesek bile dostane de değildir.
Partinin içindeki düşünce ayrılığı her zaman için vardı. Behice Boran da elbette birçok konuyu Aybar gibi düşünmüyordu ama parti iyi kötü 1968 Çekoslavakya’ya karşı Sovyetlerin müdahalesine kadar götürülebildi. Aybar Çekoslavakya müdahalesini bir işgal gibi görürken Behice Boran ve arkadaşları bu hareketi sosyalist olmanın gereği olarak ifade ediyorlardı. Ya da şöyle diyebiliriz enternasyonal dayanışma. Konu ile ilgili sert tartışmalar yaşandı. Partinin bölünmemesi için harcanan çabalara karşın gidiş hiç de iyi değildi. 1969 seçimlerine gelindiğinde de partinin amblemi değiştirildi şapkalı bir köylü ve köylü bir kadın olarak belirlendi. Aybar ise seçimlerde TİP’in “Başa” güreşeceğini söyleyen bir propaganda yürüttü. Sonuç TİP parlamentoya 3 kişi ancak sokabildi. Mehmet Ali Aybar, Rıza kuas ve Fatma Hikmet İşmen (senatör).
TİP’teki tartışmalar durulmadı. Sık sık Genel Başkanlıklar değişti ve en sonunda da Genel Başkanlık görevini Behice Boran devraldı. TİP 12 Mart 1971 faşist darbesinin arkasından yargılandı ve Behice Boran ve arkadaşlarına 15 yıl ceza verildi TİP ise kapatıldı.
!974 Ecevit Affıyla birlikte Anayasa Mahkemesi’nin eşitlik ilkesine aykırıdır kararı sonucu TİP yöneticileri dışarı çıktılar. 1974 yılında TSİP kurulmadan önce ben bizzat Behice hanımla konuyu görüştüm. Çünkü Behice Hanım’ı hem cezaevinde ziyaret edebiliyordum hem de bir gün hasta olduğu için Röntgene getirilmişti kendisiyle bu konuyu enine boyuna görüştüm. TSİP’in kurulacağını, bu konuda ne düşündüğünü sordum, bana verdiği yanıt şuydu. “Biz içerdeyiz. Hareket bizi beklemez, birileri hareketi alır götürür, bizler de içerden çıkınca mücadelenin bir yerlerinden başlarız.” Yani TSİP’in kurulmasına olumlu bakıyordu. Sonuç öyle olmadı 1975 yılında 1 Mayıs gününe getirilerek TİP bilinen kadrolarıyla yeniden kuruldu.
Kuşkusuz aramızda tartışmalar olmadı değil oldu fakat hiçbir zaman dostane sınırların ötesine taşan bir karşılıklı atışma yaşanmadı. Kaldı ki çoğu zaman pek çok konuda aynı düşünceleri savunuyor aynı şekilde hareket ediyorduk. 12 Eylül 1980 tarihi yaklaştığında da aramızda ciddi görüşmeler de söz konusuydu. Sonra darbe oldu. Behice Boran içeri girdi. Bir süre sonra da bırakıldı. Bırakılmasının hemen arkasından da olacaklar bilindiği için karşılıklı yardımlaşma ile yurtdışına çıkarıldı.
Yurtdışında TİP, TSİP ve TKP birleşme görüşmelerini sürdürdüler. Ancak gelinen süreçte ideolojik nedenlerle TSİP olarak bu görüşmelerden çekildik. TİP ve TKP görüşmeleri devam ettirdi ve ortaya TBKP diye bir örgüt çıktı. Yalnız kuruluştan önce bir toplantıda konuşan Nabi Yağcı kurulmak istenen partinin sosyal demokrat nitelikte bir parti olmasını söylediğinde ise Behice Boran hasta haliyle doğrulur ve Nihat Sargın’a şu sözleri söyler.
“BİZ BURAYA SOSYALİST BİR PARTİ KURMAK İÇİN GELDİK NE DİYOR BU?”
Sargın söyleneni yineler. Behice Boran çok hasta olduğu için evine gider birkaç gün sonra da yaşamını yitirir. Behice Boran kurulan partinin genel başkanı olarak anılsa da durum gerçekten de Behice Boran’ın çoktan iradesinin dışına çıkmıştır. Behice Boran’ı 10 Ekim 1987 günü yitirdik. Biz TSİP’liler bu BORAN gibi sosyalisti hep anımsayacağız. Onun şu sözlerini ise aklımızdan hiç çıkarmayacağız.
“SOSYALİST OLUNMAZ, SOSYALİST YAŞANIR.”
Behice Boran böyle yaşadı ve sosyalistlere de böyle veda etti.
Kendisini saygı ve sevgi ile anıyoruz.