Yazan: Turgut Koçak 26 Mart 2020
Bu virüsle birlikte tıpkı geçmişte küreselleşme düşüncesinin yaygınlaştırılıp yoksulluğu, yokluğu ve sınıfları ortadan kaldıracağı gibi zenginliğin de herkese götüreceği savunuldu. Otoriter ve faşizan rejimlere de böylece bir çözüm bulunacağı demokrasinin yeryüzünün bir yaşam şekline dönüşeceğini söyleyenler oldu.
Oldu da ne oldu?
Harekete geçirilen yeni liberaller ve soldan liberalleşmiş olan kimseler sahaya sürüldü ve özellikle de sol ve sosyalist kesimler içinde ciddi bir çözülmeye kapı aralandı, ısrarla sosyalizmi savunanlara da bir isim bulunarak “dinozorlar” denilip dalga geçildi.
Ancak kapitalizm, yukarıda söylenenleri gerçekleştirmek şöyle dursun; aksine eski günleri aratan yepyeni ve daha da caniyane bir şekilde harekete geçerek sömürüyü, baskı ve zulmü daha da arttırarak geniş emekçi yığınlarının canına okudu. Savaşların biteceği, barış içinde yaşanan küreselleşme ve Yeni Dünya Düzeni ile birlikte dünyanın bir barış adasına dönüşeceği her fırsatta bütün propaganda araçları ile sürekli olarak beyinlere kazınmaya çalışıldı.
Ancak söylenenlerin hiçbiri olmadı. Kapitalist dünyada otoriteleşme arttıkça arttı. Bazı ülkelerde otoriteleşme bile yetmeyerek faşist rejimler yaşama geçirildi. Sömürü, soygun, yokluk, yoksulluk ortalığı tıpkı veba gibi kastı kavurdu. Yine kapitalist öğretinin savunucuları tarafından ileri sürülen yeni savaşların sınıfsal içeriğinin olmayacağı söylenerek “Uygarlıklar Savaşı” adı altında senaryolar gündeme getirilerek bu yönde pek çok coğrafyada iç çatışmalar örgütlenip dini inançlar ve etnik ayrılıklar körüklenerek görülmemiş katliamlara zemin hazırlandı. Sonuçta bu yönde başlatılan çatışmalar kapitalist/emperyalist sistemin bizzat içinde yer aldığı savaşlara dönüşerek dünyayı sarması uzun sürmedi.
Düşüncelerini dünyanın sonu geldi, artık insanlığın tek yönetim biçimi kapitalizm olacak, sınıf savaşı sona ermiştir, bundan sonraki savaşlar uygarlıklar savaşı olacak diyen Huntinton ve Fukuyama gibi kapitalist öğretinin önde gelen kimselerin söylediklerinin tam tersi şeyler yaşandı ve dünyamız bugün bu durumda.
Sonra da bu propagandanın da gerçeği yansıtmadığı kısa sürede boşa çıktı ve söyleyenleri bile şaşırttı.
Şimdi ise dünya koronavirüs saldırısı sonucu kapitalist öğretinin savunucularının eline yeni bir fırsat geçmişçesine sanki sosyalizmin de savunulduğu izlenimi verilerek artık dünyanın hiçbir zaman bu virüsten sonra aynı olmayacağı dile getirilmeye başlandığı gibi sosyalizmin geleceği yolunda solda yer alan kimselerden bile düşünceler belirtenler çıktı. ABD’nin Cumhuriyetçileri, İngiltere’nin ağır sağcı gelenekçileri bile böyle felaket durumlarında sosyalizmin bir çıkış yolu olarak dille dişleri arasında söylenenlerde bile kıymeti harbiye arayanlar birden bu düşünceye prim verenler olarak ortalıkta bir kez daha görülmeye başlandı.
Bazıları ise teknolojinin insanlığın imdadına yetişeceğini, teknolojik yolla yepyeni dönüşümlere ortam hazırlanacağı dile getirilip ayağı hiçbir şekilde yere basmayan savlar ileri sürüldü.
Peki, ne olmuş?
Koronavirüs; zengin yoksul ayırmadan eşitlemiş. Doğru bu virüs zengin-yoksul ayırmadan bulaşıyor bulaşmasına da sistemin yöneticileri öyle mi ya? Bunu anlamak istiyorsanız Recep Tayyip Erdoğan’ın birileri ile gerçekleştirdiği toplantıdan sonra alınan tedbirler olarak dile getirdiklerine bakın anlayacaksınız ne demek istediğimi. Ya peki, kapitalist sistem bu hastalık çıktı diye demokratik ortamı mı güçlendiriyor ya da ne bileyim insanların ekonomik olarak yaşadıklarını mı eşitledi. Ne var ne yok aynı han aynı hamam devam ediyor olsa da, zorunlu bazı nedenleri birileri niyeyse farklı yorumlamaya bayılıyorlar.
Bugüne kadar söylediklerimi bir kez daha yinelemek istiyorum. Mevcut yönetimlerin çoğu ya otoriter hale gelecek ya da faşistleşecekler. Kimi istisnalar olsa da bu da sonucu değiştirecek bir ortam yaratmayacak. Teknoloji, yaşamımıza giren robotlar falan denilirken milyonlarca insan ne yiyip ne içecekler? Yoksa teknolojinin ürettiği haplarla mı yaşamlarını sürdürüp hiçbir dünya nimetine gereksinim duymayacaklar? Ya da bir başka deyişle bütün işleri robotlar yapacaklarsa milyonlar ne olacak? Onlar da robotlaşıp sağa sola diiiiiiit diye mi gidip gelecekler?
Bunların hiçbiri olmayacak. Teknoloji konusunda da, olup bitecekler konusunda da siz bizim, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi’nin söylediklerine kulak verin. Bizler sizlere nelerin olacağın ya da olmayacağını her fırsatta açıklayacağız. Bu nedenle herkesi parti saflarına çağırıyoruz ki bütün bu haksızlıkları dipten doruğa değiştirebilelim yoksa değişen hiçbir şey olmayacak. Sömürü ve zulüm sistemi olan kapitalizm bir yolunu bulup geniş halk yığınlarını ezmeye ve sömürmeye devam edecektir…