BAZILAR NÖBETÇİ TARTIŞMACI

Yazan: Turgut Koçak 2 Şubat 2020

Yandaş ve yalaka televizyonlarda sürekli tartışmacı olarak aynı yüzleri görüyoruz. Bunların bir kısmı her halleri ile kendilerini saraya adamış olan nöbetçi tartışmacılar. Diğer katılanlar ise hepsini aynı kefeye koymuyorum ama örneğin Doç. Dr. Barış Doster ve benzerleri de adeta nöbetçi tartışmacılar olup çıkmışlar.

İşin daha da kötüsü yer yer de pek çok konuda dinledikçe içinizin bulandığı kimselere epey yaklaşan bir yanları var. Zaman zaman alevlenir gibi görünen tartışmaların ise bir anlamı yok, yok çünkü dinleyicilerin ilgilerini çekmeye yönelik olduğunu açıkça görüyorsunuz.

Elazığ ve Malatya depreminden sonra pek çok konu bir kez daha gündeme geldi. Bizler de bir kez daha gördük ki Türkiye’de insan hayatı çok ama çok ucuz. İnsanların evleri tepelerine yıkılıncaya kadar yetkililerin kılı bile kıpırdamıyor. Ne zaman bir felaket yaşadık adamlar alışmışlar hemen bir milli birlik çağrısı yaparak sorunları çözmeye çalışıyorlar. Yolsuzluk içinde yüzen Kızılay bile kalkmış halka SMS’le yardım yapmaları çağrısında bulunuyor. Halk ya da politikacılar toplanan deprem vergilerini ne yaptınız diye bir soru mu sordu, sorumlularından gelen yanıt biz toplanan paraların 5 katını harcadık oluyor. Gerçi bir bakan bu sayıyı 8’e çıkardı ya neyse. Bu konuda düşüncelerini belirten kim olursa olsun bozguncu ya da bölücü ilan edilerek susturulmak istenmekle kalınmıyor, CHP gibi Anamuhalefet Partisi’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bile söylenmedik söz bırakılmıyor. Neymiş efendim Kılıçdaroğlu hiçbir şey bilmezmiş, onun aklı bazı şeyleri anlamaya yetmezmiş gibi ipe sapa gelmedik karşılıklar veriliyor.

Tartışmalar özle ilgili olmaktan ne yapılıp ediliyor uzaklaştırılarak tamamen goygoyculuğa indirgeniyor. Deprem olmuş da, tam herkesin el ele vereceği yerde siyaset yapılıyormuş da, falan filan inanın kara cahillerin bile söylemeyeceği ama halkın hoşuna gidecek olan sözlerle bir sürü yolsuzluğun üzeri kapatılmaya çalışılıyor.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun sorusu anlaşılması zor bir soru değil? Deprem vergilerini ne yaptınız diyor ve ekliyor niye Van’da 641 kişi yaşamını yitirdikten sonra bir şeyler yapıyorsunuz da önceden hiçbir şey yapmıyorsunuz diyor olmasına karşın gelen yanıtlar hiç de düzeyli yanıtlar olmuyor. Belden aşağı atışlara ara vermeksizin devam ediliyor. TOKİ ev yapmış da şu da bu da. Ne yapalım yapmışsa? Babasının hayrına mı yapıyor? Yoksa yurttaşlara hibe olarak mı veriyor? Satıyor ve alanları da kredilendirip borçlandırıyor o kadar. Oysa deprem için vergileri siz niye topluyorsunuz. Gerekli binaları yıkıp yeniden yapmak ve deprem tehlikesine karşı gerekli önlemleri almak için. Peki, siz ne yapıyorsunuz, toplanan bu paraları olağanmış gibi bütçeye katıyor ve her kalem için canınızın istediği gibi kullanıyorsunuz.

Görülüyor ki yarası olan gocunur örneğinde olduğu gibi AKP ve saray iktidarı ve goygoycuları her eleştiriye saldırıyla yanıt veriyorlar. Bir yere kışlık değil de yazlık çadır mı verilmiş dersiniz koro hazır. Hep bir ağızdan yalan diye bağrılıyor. Yahu kardeşim yalan bunun neresinde gidin görün öyle mi değil mi? Ama yok, saraya şirin gözükülecek ya abuk subuk ne varsa ekranlardan halkın üzerine kusuluyor. Hem bunlar öyle ustalıkla başka alanlara kaydırılıyor ki Elazığ depremi unutulmuş konu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Palandöken’de tatile gitmiş olmasının ne kötü bir davranış olduğuna varıp dayanıyor.

Hani, AKP ve saray yalakalarını biliyoruz. Onlar zaten görevliler, ne edip edecekler Ekrem İmamoğlu’nu yıpratacaklar bu yüzden de İstanbul’a yağmur mu yağdı, sel mi var Ekrem İmamoğlu tatilde miymiş vay sen tatile nasıl çıkarsın diye yaylım ateşine tutuyorlar. Sanki Ekrem İmamoğlu İstanbul’da olsa selin önüne yatıp felaketi önleyebilecek? 25 yıldır altyapı namına çivi çakmayanlar üç günlük belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’na kesiyorlar hesabı. Oysa belediyenin olası bir felakette harekete geçmesi gereken birimleri var, bu birimlerin sorumluları var onlar gerekeni yapar olur biter. Niye her şey Ekrem İmamoğlu’nun tatilde oluşu baz alınarak denmedik söz bırakılmıyor? Bizim gibi ülkelerde yeter ki iş yapma ama ortalıkta yalancı pehlivan gibi dolaş dur. Sanırım insanlar böylelerini daha çok seviyorlar.

Şimdi sözü Barış Doster’e getirelim. Diğer nöbetçi tartışmacıları geçiyoruz çünkü onların işleri bu. Peki, Barış Doster’e ne oluyor da tıpkı diğerleri gibi halk dalkavuğuna dönüşüp Ekrem İmamoğlu’nun Elazığ depreminden sonra Erzurum’a tatil için gidişine sayıp döktürüyor? Sanki Barış Doster bilmiyor mu Ekrem İmamoğlu yardımsa yardımı Elazığ’a ulaştırmış daha ne yapacaktı ki? Ya da orada dolaşıp gezinerek kendisine amma da halk adamı mı dedirtmesi gerekirdi? Ya da böyle yapsaydı neyi çözmüş olacaktı sanki?

Ne diyelim ki gelişmemiş bir ülkenin önemsediğiniz adamları bile pek çok şeyi anlamaktan uzaklar. Bir insan işini doğru yapmıyorsa, yaptığı işine hile hurda katıyor ve milyonlarca insanı mağdur ediyorsa tabiki de eleştirilir, eleştirilmelidir de ancak Ekrem İmamoğlu Palandöken’de ailesi ile tatil yaptı diye topun ağzına konulamaz. Ya da işleri güçleri böyle şeyler olan berbatlarla aynı çizgiye düşülemez. Düşülürse de önemli bir şeye parmak basılmış olmaz.

Bu nedenle bırakılmalı AKP’yi destekleyen kanallar, AKP ve sarayın nöbetçi tartışmacılarının kendilerinin çalıp kendilerinin oynadığı yer haline gelsin. Hem soruyorum TELE 1 gibi Halk TV gibi yerlere niye AKP ve saray yanlıları çağrıldıkları halde gelemiyorlar?

Ya da gelmiyorlar söyler misiniz?

Sizlerde de birazcık demokratlık bile varsa çağrılsanız bile bu kanallara gitmeyin. Onları birbirleri ile başbaşa bırakın ki çok gerek duyuyorlarsa ikiye ayrılsınlar birbirleri ile tartışıp eğlensinler. Bunu yapmak bu kadar mı zor?

Yoksa sizler gerçek basına ve gerçek gazetecilere hiç mi saygılı değilsiniz?