BAYRAM GELDİ BİRLİK OLALIM

Yazan: Turgut Koçak 13 Ağustos 2013

Bayram geldi ya; Bay Recep Tayyip Erdoğan yüzü ifadesiz bir fotoğrafı ile birlikte bilbordlara afiş astırmış; “Bayram geldi birlik olalım” diye. Acaba bu çağrı kimedir dersiniz? 5 genç kardeşimizi öldüren, 8 binini yaralayan, 11’nin gözünü çıkaran polise mi yoksa o polislere kahramanlık payesi biçen kendisini alkışlayanlara mı ya da ne bileyim karşısına alıp tehdit ettiği milyonlara mı? Karşısına aldıklarına çağrı yapmadığı kesin. Çağrı öyle sanıyoruz ki, yavaş yavaş kendisinin sınır tanımaz yaklaşımlarından bıkıp safları terkedenleredir diye düşünüyoruz daha çok.

Önce konuyu biraz açalım: Bayram dolayısı ile konuştu ya; bazıları sandılar ki, barış ve kardeşlik mesajları verecek. Mesaj vermesine verdi de verilen mesaj barış ve kardeşlik mesajı değildi. Önce; Ergenekon davası sonuçları ile ilgili olarak verilen kararları ve bu kararları veren mahkeme heyetini tanımadıklarını söyleyenlere; “mahkeme kararlarını ve heyetini tanımamak suçtur” dedikten sonra yine her zamanki gibi bir yerlere gönderme yapıp harekete geçmelerini istedi. Arkasından da ölümünden korkar gibi korktuğu Gezi Parkı gösterilerine sözü getirip eylülle birlikte gösterilere devam edilirse polisin göstericilere hadlerini bildireceğini söyleyip çıktı işin içinden. Gerçekten de Sayın Başbakan bize göre daha çok konuşmalı, hemen her konuda yüksek düşüncelerinden ülke yurttaşlarını mahrum etmemelidir. Öyle ya, ülkede ne yasa var ne de insan hak ve özgürlükleri. Maazallah birileri yanılır da özgürlükler çerçevesinde haklarını kullanmaya kalkarsa onların karşısına doğrudan polis çıkmalı ve hadlerini bildirip susturmalıdır ki, Sayın Recep Tayyip Erdoğan da iktidarını faşist bir diktatörlük olarak kuzu kuzu sürdürebilsin. Bu demeci başka türlü anlamanın olanağı yoktur.

İktidarın ileri gelenlerinin bayram dolayısıyla incileri bitmiyor ki maşallahları var, biri bitse öteki arkasından geliyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir değil birkaç tane kütüğü birden devirdi yine. Gazetecilerin kendisine sorduğu soruları yanıtlayan Arınç tıpkı Başbakanı gibi Ergenekon Davası kararlarını tanımamanın suç olduğunu söyledikten sonra daha da ileri gidip CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderme yaparak; “mahkeme kararlarını ve mahkemeyi tanımamak suçtur” dedikten sonra bir an önce tutumundan vazgeçmezse kendisine mahkeme celbinin geleceğin anımsatarak gözdağı vermeyi ihmal etmedi. Hani ne diyelim AKP iktidarının kütükleri sanki bir hızardan çıkmışçasına aynı sözleri söylüyorlar. Bir başka deyişle ülkede yediden yetmişe gözdağı vererek kanun nizam tanımaz kararlarını zorla milyonlara kabul ettirmek istiyorlar. Ama yağma yok, verilen kararların yerinde olup olmadığı adalet terazisinde tartmayı yapanların yasalara uygun ve vicdanlara sığacak şekilde karar verip vermemeleriyle ilgilidir. Yoksa iktidar verilen kararların yerindeliğini zorbalık uygulayarak kabul ettirmeye kalksa da sonuç değişmez. Yerinde değilse değildir, mahkemeler de meşru değilse değildir.

Bülent Arınç biliyorsunuz daha önce Manisa’dan adaydı. AKP Manisa’da oylarını yitirince oradan uyarı anlamında alındı ve Bursa’dan aday gösterildi. Dolayısı ile Bursa ile hiçbir bağlantısı olmayan Arınç her bayramda Bursa’ya gidiyor, çeşitli yerleri ziyaret ederek basına bir şeyler yaptığını ve Bursa milletvekili olduğunu göstermek istiyor. Bu bayramda da yine Bursa’ya gitti ve Balkan Göçmenleri Derneği’ni ziyaret etti. Orada bir bayanın türkü söylemesini istediklerinde oradakilerin hepsi ağız birliği etmişçesine ‘Vardar Ovası’ türküsünü söylemesini istediler. Malum bu türkü Arınç gibilerin gözünde sabıkalı sayılır. Bilindiği gibi bu türküyü Mustafa Kemal’in çok sevdiğini herkes bilir. Arınç hemen atıldı ve dedi ki, “bu türkünün içinde rakı sözü geçiyor, başka bir türkü söylesin, ya da bu türküyü ben yokken söylesin” dedi.

Bu türküyü içinde rakı sözü geçtiği için istemediğini hiç sanmıyoruz. Çünkü bu türküyü Makedonya’ya davetli olduğu bir ziyaretinde çok severek dinlediğini söylemişti. Sanırız o zaman dinlediği türkünün içinde de rakı sözcüğü vardı ama kendisine ters gelmemişti. Nedeni çok belliydi. İtirazı M. Kemal düşmanlığından geliyordu bu çok belli. Yalnız bir anımsatma yapmak istiyoruz. Başbakan konuşmasının birinde; “iki ayyaş’ın yaptığı anayasa oluyor da bizimki niye olmuyor” demişti ya, izah etmek için göbeği çatladı edemedi de en sonunda milyonlar “ayyaş” kime denirmiş gösterilerde kendisine göstermişti. Hoş, daha bitmedi gösterecekleri de geride ya neyse.

Eh işte; kendisini padişah sanan muhterem şimdi “Bayram geldi birlik olalım” demiş. Hani ne diyelim; çağrısı kendi gibilerine olsun. Bizler Bay Recep Tayyip Erdoğan’la birlik şöyle dursun bastığı toprağa bile basmayız. Basmama nedenimiz de çok açık. Bİr kez Emperyalist güçlerin işbirlikçisi, Amerikan politikasının gereği olarak BOP Eşbaşkanı. Ortadoğu’da dökülen kanların sorumlusu. Suriye’ye getirilen ipten kazıktan kopmuş teröristlerin de doğrudan destekleyicisi. Ülkemizde yabancılara satılan 1500 kadar kuruluşun satıcısı. Başkan olmak isteyen kişi. Yargıya talimat üstüne talimat yağdıran biri ve iki de bir birilerine gözdağı vermek için savcı ve yargıyı göreve çağırmayı hüner sayan bir Başbakan. Bu yüzdendir ki, bin bayram geçse bu zatı muhteremin de ömrü yetse ve aynı çağrıyı yapsa biz ve bizim gibiler ölür dönüp de bu çağrıya küçücük bir anlam bile yüklemez, yükleyemez. Yüklerse eşyanın doğasıyla örtüşmez.

Bir başka deyişle yaşam biter, olumsuzlanmanın olumsuzlanması yasası son bulur yani kıyamet kopar…