BAYIRIN TURPU

Yazan: Turgut Koçak 31 Mayıs 2015

AKP iktidarı Suriye sorununda ta başından bugüne kadar ipten kazıktan kopma, ruh hastası ve insanlık düşmanı El Kaidecileri, El Nusracılara ve de IŞİD’a her anlamda yardım etmiştir. Dünyanın dört bir yanından gelen bu caniler Türkiye sınırından bizzat iktidarın koruması ve kollamasında Suriye’ye sokulmuş ve de bugün bütün dünyanın gözünde ayyuka çıkmış canice katliamları gerçekleştirmiştir. Bu gerçekler bütün çıplaklığı ile sürerken Recep Tayyip Erdoğan ve Ahme Davutoğlu suç işlemeye devam etmiş Türkiye’den MİT tırları ile bu canilere her türlü silah yardımı yapılmıştır. Daha önce söylediğimiz gibi IŞİD’ın ve diğer terör örgütlerinin Suriye ve Irak’ta işlediği katliamlardan hem AKP iktidarı hem Katar Emirliği, hem de Suudi Krallığı birinci derecede sorumludurlar. Bu üç çevrenin de ipleri ne yazık ki, başta ABD olmak üzere diğer emperyalist ülkelerin elindedir.

Bu yöndeki tartışmalar, MİT tırlarını bir kez daha haber yapmasıyla gündeme gelmiş, MİT tırlarının taşıdığı malzemelerin bir kez daha insani yardım malzemesi olmayıp ağır silah ve mühimmatlar olduğu gözler önüne serilmiştir. Oysa Recep Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı bu olayı ta başından bugüne kadar insani yardım malzemesi diye inkâr etmiş, gerçekler de Cumhuriyet’in haberiyle birlikte bir kez daha ortaya çıkınca yine aynı ikili bu haberi yapanları casus ilan ederek sözümona “bağımsız” yargıyı harekete geçirmişlerdir. Bu gerçekler ışığında konu ele alınırsa artık hem Recep Tayyip Erdoğan hem de Ahmet Davutoğlu ülke aleyhine suç işleyen iki kişi olarak karşımızda durmaktadırlar. Önüne geleni hain, casus vb suçlamalarla karalayan en tepedeki bu muktedir kişinin emriyle harekete geçen yargı mensupları da ayrıca suça iştirak etmektedirler. Kuşkusuz ortada bir suç varsa yargı harekete geçecek ve görevini yapacaktır. Ancak bu görevi yaparken siyasi erkin gücünün etkisiyle görev yapmaya kalkışmayacaktır. Ne acıdır ki, AKP iktidarı ile birlikte ülkenin neredeyse yarıdan fazlası ya hain ya da casus konumuna düşmüştür. Bu yüzden de hiçbir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı ne özgürdür ne de hukukun teminatı altındadır. Ortada kendisini güçlü gören bir veya daha çok muktedirliğe yeltenen daha başka muktedirlerin saldırısıyla karşı karşıyadır.

Bir başka ülkenin içişlerine karışarak orada kargaşalık yaratmak ve on binlerce insanın canice ölümüne sebep olmak bir insanlık suçudur, aynı zamanda da ülkeye verilen en büyük zarardır. Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan haber ve görüntülerden sonra ne diyeceğini iyice şaşırmış olan Başbakan Ahmet Davutoğlu tıpkı Recep Tayyip Erdoğan gibi haberi yapanları hain ve casus olarak suçlamakta bu silahların Bayır Bucak Türkmenlerine gittiğini söylemektedir. Gerçi bu bir itiraftır itiraf olmasına ya, Bayır Bucak Türkmenlerine gönderilmiştir denmesinin de bu iktidarın yüzünü ak eyleyecek en küçük bir karşılığı da yoktur. Çünkü bugüne kadar bu iktidar tarafından gerek Irak’taki, gerekse Suriye’deki Türkmenler hiç gözetilmemiş, aksine IŞİD gibi ölüm makinesi haline gelmiş bir örgütün insafına bırakılmıştır.

Ülkemizde IŞİD’ın Türkmenlere yaptığını hiçbir aklı başında yurttaş unutmamalıdır unutmayacaktır. O IŞİD ki, Türkmenleri katletmiş, yerlerinden yurtlarından sürmüş, kadınlarını ise esir pazarlarında satmıştır. Yani sizin anlayacağınız Recep Tayyip Erdoğan’ın da, Ahmet Davutoğlu’nun da gözünde Türkmenler bir hiçtir. Ahmet Davutoğlu bu malzemeler Bayır Bucak Türkmenlerine gidiyordu diyor ya; koskoca bir yalandır. Bu muktedirlerin gözünde Türkmenler hep bayırın turpu olarak görülmüş, karşılaştıkları hiçbir katliamda da yanlarında olunmamıştır. Şimdi kalkmış Ahmet Davutoğlu iktidarlarının ipliği pazara çıktığı için ne yazık ki, Türkmen ipine sarılmaya kalkmaktadır.

Dün İstanbul’da Fetih tantanası ile gözboyamaya kalkan muktedir ikilinin hiçbir sözüne inanılamaz. Çünkü bunlar iktidara geldikleri zaman gitmemek üzere geldiklerini düşündükleri için hesapsız kitapsız işlere girişmişler, bir gün bile iktidarı bir başkasına teslim edecekleri akıllarına gelmemiştir. Bu yüzden de iktidarı olağan bir şekilde başkalarına devretme yüreklilikleri de yoktur, durumları gereği bu devretmeyi göze alamazlar da. Alamazlar diyorum çünkü bir değil, beş değil onlarca suç işlemişlerdir. Yani karşımızda suç makinesine dönüşmüş bir iktidar vardır. Hani gazeteler seri katillerden söz ederler ya, işte bu iktidar da SERİ SUÇ ÖRGÜTÜNE dönüşmüş bir iktidar olduğu için ne yapacak yapacak hem iktidarı elinde tutmaya çalışacak hem de halkın özgürce haber almasını engellemek için koskoca Türkiye’yi hapishaneye çevirmekten çekinmeyecektir.

Bu durumda bilinmeli ki 7 Haziran seçimleri yaşamsal seçimlerdir. Eğer AKP sandığa kilitlenmez bir kez daha iktidar olursa bu ister kendi gücüyle ister dışardan birilerinin desteklenmesiyle olsun, Türkiye görülmemiş bir felaketin içine düşürülmüş olacaktır.

Bu nedenle; Faşizme geçit vermeyelim. Bu nedenle AKP’yi silip süpürelim, Oylarımızı CHP’ye verelim ki, bu halk düşmanları iktidardan gitsinler.

Oylarımızı CHP’ye verelim ki ülkeyi muktedirler değil, halkın seçtikleri yönetsin. Üzerimize düşen görevi yerine getirmekte geç kalmayalım.

Hemen şimdi en üst düzeyde harekete geçelim ve 7 Haziran günü AKP’yi sandığa gömelim…