BAY TAYYİP’E KARŞI OLMAK

Yazan: Turgut Koçak 18 Ağustos 2011

Önceki gün gazetecilerin duruşması vardı. Gazetecilerin özgür bırakılması yine oy çokluğu ile engellendi. İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın ilginç yanlarının da olduğu gözlerden kaçmadı. İki yargıç gelişigüzel gerekçelerle gazetecilerin tutuklulukları yönünde oy kullanırken Mahkeme Başkanı Şeref Akçay ders verir nitelikte bir karşı oy yazısı yazarak muhalefet şehri koydu. Şeref Akçay koyduğu şerhte özetle şöyle diyordu. Soruşturma usulüne uygun yapılmamıştır. İnsanlar düşüncelerinden dolayı ve kitap yazdıkları için tutuklanamazlar. Dolayısıyla salıverilmeleri gerekir.

Yargının AKP iktidarının elinde ne hale getirildiğini açıkça görmekteyiz. Üç yıldan fazla bir zamandır İşçi Partisi’ne ve Ulusal Kanal’a karşı yoğun baskı uygulanmaktadır. 19.08.2011 sabahı bir kez daha İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi polis tarafından basılmış ve arama yapılmaya başlanmıştır. Erken saatlerde aldığımız bilgiye göre de İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı M. Bedri Gültekin ve Ulusal Kanal sorumlusu Turan Özlü gözaltına alınmıştır. Gerekçe bellidir. İşçi Partisi ve yayın organları Ergenekon Davası ile ilişkilendirilmektedir. Son operasyon ise Recep Tayyip Erdoğan’ın kasetleri ile ilgilidir. Bu yazı yazıldığı sırada arama devam ediyordu. Nasıl gelişmeler olacak hepimiz göreceğiz.

Recep Tayyip Erdoğan’la birlikte Türkiye’de basın tam anlamıyla susturulmuştur. Yayın yapan yayın tekelleri birer ikişer politikalarını değiştirerek Bay Tayyip’in istediği yönde yayınlar yapmaya başlamışlardır. Biraz tarafsızmış gibi davrananların bile icabına bakılmış ve hemen hepsi hizaya getirilmiştir. Ulusal Kanal ise diğer tüm kanalların aksine doğru bildiği yönde yayınlarını onca baskıya karşın devam ettirmiştir. Ulusal Kanal’ın arkasında tekel sermayesi yoktur. Ulusal Kanal İşçi Partili ve sempatizanlarının özverileriyle bugüne kadar yayınlarını sürdürmekte, alışılmış medya cambazlarının tersine kendi özgün yayınını sürdürmektedir.

İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesine yapılan baskılara karşı çıkmak için onlarla aynı düşünceleri paylaşmak gerekmiyor. Bu haksız uygulamalar hemen her geçen gün artarak devam ediyor ve iktidar karşıtı herkesin ağzına fermuar çekilmek isteniyor. Kaldı ki, İşçi Partisi, Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi AKP iktidarı ve onun başı Recep Tayyip Erdoğan’ın Amerikan yanlısı işbirlikçi politikalarını deşifre etmekle kalmıyor, sözü geçen partinin küresel sermayenin nasıl hizmetine koştuğunu bir bir kamuoyuna duyuruyordu.

Bütün bunlardan rahatsız olan ve dikensiz gül bahçesi isteyen Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla harekete geçen emniyet yetkilileri ise operasyon başlatıp çalışmaları engellemek istiyorlar. Ne yazık ki, sözü geçen bu yaptırıma yargı öyle bir bulaştırılmış ki, öküzün altında buzağı bile bulmaktan çekinilmiyor. Türkiye kamuoyunu saftirik yerine koyan AKP, düzmece karalamalarla sonu gelmeyen gözaltıları ve tutuklamaları siyaseten bizzat yönetiyor.

Yaşananlar irdelendiğinde bu keyfiliğe karşı çıkmamak bırakalım devrimciliği burjuva demokratlığı ile bile bağdaşmıyor. Bu yüzden de birçok sol hareket yaşananlar sanki hiç olmamış gibi davranarak olup bitenlerden uzak duruyor. Bugün Ergenekon ve darbe suçlamalarıyla sesi kısılmaya çalışılan bunca insanın var olması demek, o ülkede burjuva demokrasisinin bile işlemediğini gösteriyor.

Türkiye’de medya susturulmuştur. ABD ve Batı emperyalizminin sözde insan hakları üzerinden amaçları doğrultusunda yaptıklarının yenilir yutulur yanı yoktur. AKP iktidarının işbirlikçi politikaları sonucunda Türkiye hızla bir savaşa sürüklenmektedir. Bugün bu satılık medya sözü geçen propagandaları sürekli olarak televizyonlarda anlatıp durdukları gibi ağızlarında sakız çiğner gibi Beşar Esad’ın diktatörlüğünü yineleyip duruyorlar. Daha düne kadar Şam’da Bay Tayyip Beşar Esad’la kardeş kardeş en ileri ilişkileri kurar ve medyada bunu Türkiye kamuoyuna anlatırken ne olmuştur da şimdi bu satılık medya ve siyasi cıfıt yuvası haline gelmiş AKP başka şeyler vaaz eder hale gelmiştir? Bazılarına sormak isteriz; bu denli hızlı uyum gösterebildiğinize ve AKP’nin ardına dizildiğinize göre sizin bilip de bizim bilmediğimiz ne vardır?

ABD’nin politikalarına yakın duranların kendi halkına ve bölgelerine karşı suç şebekesi haline gelmeleri kaçınılmazdır. Obama’yı salt siyah diye dillerine dolayıp demokratlık türküleri söyleyenler çok kısa bir süre içinde Hanya’yı da Konya’yı da görmüşlerdir. Sınıf penceresinden bakma yoksunu olanların mumu yatsıya kadar yanmıştır. Amerikan kurtarıcılığına salt kendi iktidarlarını korumak için sarılanlar ve kendilerinde olağanüstü güç olduğunu düşünenler zalimdirler. Dolayısı ile de kolaylıkla zulmederler ki, bugün çeşitli nedenlere dayandırılarak yapılan yaptırımlar da böylesi yaptırımlardır. Bugün İşçi Partisi yarın bir başkası demiyorum. Başka hiç kimseye bir şey yapılmamış da olsa İşçi Partisi’ne, Ulusal Kanal’a ve Aydınlık Gazetesine karşı yürütülen sindirme operasyonu gerekçesiz ve yersizdir. Bu yüzden de bu operasyonu cepheden kınıyorum.