BASKI VE ZULÜM

Yazan: Turgut Koçak 20 Ocak 2021

Baskı ve zulmün sonu yoktur. Öyle ki bu silah bir süre sonra döner uygulayanları vurur. Hem kim ki baskı ve zulümle kendi karşıtlarını susturmaya çalışırsa bir süre sonra baskı da zulüm de sonuç vermez.

Çünkü ezenlerin kendisi de hem güçsüz kalır hem de ezemez ve zulüm uygulayamaz hale düşer. Bu silah öyle bir silahtır ki uygulayanları uykusundan eder, dost düşman ayıramaz hale düşürür. Bu yüzden de çıkmazları derinleştikçe derinleşir. Susturmak için kurulan tüm tuzakların da işe yaramaz hale gelmesi içten bile değildir. Öyle ya tuzak kuranlar süreç içinde tuzak kurulan hale de erinde gecinde geleceklerdir.

Hepiniz SMA’lı çocukların ailelerinin umarsızlık içinde çocuklarını kurtaracak ilaca ulaşmak için gösteriler yaptığını duydunuz, işittiniz. Bu hastalığın ilacı olduğu, tedavi yapılabileceği söyleniyor ama çok pahalı olduğu için ne ailelerinin gücü yetiyor ne de devlet bu ailelere yardım ediyor. Hatta SMA’lı çocukların aileleri sorunlarını anlatmak için bakanlığa gitmek istediler de polis bu ailelere devletin gücünden söz ederek onların sesini kısmaya çalıştı. Devlet yetkilileri ise sus pus. Bu yardımın yapılamayacağını, daha da önemlisi bu tedavi yönteminin sonucunun belirsiz olduğu söylendi. Bazı aileler ise yargıdan yardım yapılması için karar bile çıkardılar. Evet, devletin parası yok fakat saraylara harcanan paranın da haddi hesabı yok.

Sarayın bir günlük masrafı akıl almaz boyutta. Daha ne çok para israfa gidiyor. Vurgun talan gırıla ama SMA’lı çocuklara gelince para yok. Bir de aileler yardım topluyorlardı devlet onu da durdurdu. Bir anlamda ailelerin umudunu da yıktı geçti diyebiliriz.

Harcama kara deliklerini düşündüğümüz zaman SMA’lı çocuklar için verilecek para toz kalıyor. Ortada hayır hasenat işleyen AKP’li de kalmamış olacak ki onca fazladan kazançlarını hayır hasenat işlerinde harcıyoruz diye kendilerini savunmak zorunda kalıyorlar ama bunların aklına hiç ama hiç SMA’lı çocuklarımıza yardım etmek gelmiyor niyeyse. Peki, devlet niye bu kadar az parayı SMA’lı çocuklar için vermiyor.

Vermiyor çünkü bu iktidar SMA’lı çocukların ailelerinin kendilerine karşı olduğunu düşünüyor. Daha da kötüsü bir adım daha ileri giderek bunları cezalandırmaya yöneliyor ve yardım toplamalarını da yasaklayıveriyor.

Öyle ya sağ iktidarlar sürekli olarak kendilerine muhalefet edenleri düşman yerine koyarak ve onları ülke düşmanı sayarak birilerinin ayranını kabartıp taraftarlarını çoğaltmaya çalıştı. İktidarda kalmak için bu ucuz yol uzun zamandır da sağ, dinci, gerici ve faşist iktidarların işine de gelmedi değil, geldi de gelinen noktada artık işin rengi de değişti. Bu yüzden de iktidar kendi kazdığı kuyuya yani düşmanlaştırma yolu ile izlediği politikanın sonuçlarını kendisi de yaşamak zorunda kaldı diyebiliriz. Yani bumerang artık atanı vuracak evreye geldi dayandı.

Güç zehirlenmesi diye bir şey vardır. İktidarlar ne zaman gücünü sınırsız sayar, işti o zaman hem zalimleşir hem de zulüm yapmak zorunda kalır. Haklılığı ise tartışmasızdır. Kim bu güce karşı tutum alıyorsa onların hemen ezilmek istenmesi işten bile değildir. Bir başka deyişle kendileri en çok yandaş bulduklarında ve desteklendiklerinde güçlüdür ama bu destek azaldığında da bir o kadar zayıftırlar. Bu yüzden de zayıf görünmeye dayanamazlar ve habire durmadan ezerler, zulm ederler. Bu onlar için açmazdır, açmazlık durumu ise sonun geldiğinin işaretidir.

Bu gibiler için su uyur düşman uyumaz. Böyle düşünüldüğü için en güçlü anlarında bile çok ama çok zayftırlar. Öyle bir şaşkınlık içindedirler ki çünkü güçlülükle zayıflık artık onlar için iç içe geçtiğinden korkuları hiç dinmez. Böyle bir akıl sürekli olarak kendisini dokunulmaz kılmaz için yandaş arayışına çıkar. Bulur da fakat hiç ummadığı zaman üstelik de kendi içinden öyle karşıtlar çıkarır ki bu şaşkınlık içinde daha da zulümkar uygulamalara yönelir.

Şu an çok konuştuğumuz terörist ve hain sözcüğü var ya bu kafaların ortaya attıkları silahtır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi artık böylesi bir iktidar için SMA’lı çocukların anne ve babalarının istekleri bile kolaylıkla iktidar karşıtı ve hatta iktidarı zayıflatmaya yönelikmiş gibi düşünülerek bu gibi acılı ailelere bile düşmanca bir tutum alınabilir.

Terör sözcüğü birileri için hala iş yapıyor olsa da artık bizim ülkemizde gerçek anlamıyla kullanılmadığı için bulanıklaşmış ve anlamını da yitirmiştir. Öyle ya hakkını arayan işçi, sağlıkçı, memur, çiftçi, esnaf, üniversite gençliği, kadınlarımız, gençlerimiz özetler herkes teröristse geriye ne kalır ki? Daha da önemlisi bu sözlerin arkasına sığınarak zalimleşen iktidarların peşinden gidenler gerçeklere karşın niye gitsinler ki değil mi? Açım, işsizim, hakkımı arıyorum mu dedi birisi siz kalkıp ona terörist ve hain muamelesi çekip başını ezmeye kalkarsanız sonuçta ezmenin bedelini de ödersiniz.

Bir düşünün, sokakta 5 kişi bir partinin genel başkan yardımcısına saldırıyor ama ne iktidardan ne de küçük ortak Bahçeli’den çıt çıkmıyor. Gazeteciler evlerinin önünde dövülüyor, onlarda iktidara sorarsanız hak etmişlerdir. Daha sayısız olay benzeri özellikler taşımaktadır. Bunları düşününce anlayın ki iktidarın eksen oku kırılmıştır.

Böyle bir iktidarın da uzun süre yerinde kalmasının olanağı yoktur.