Yazan: Turgut Koçak 21 Ekim 2014
AKP iktidarı yedisinden yetmişine korku içinde. Bunda şaşılacak şey yok. Çünkü bu iktidar 12 yıllık iktidarı döneminde öyle şeylere imza attı ki, kimse bunların yaptığı yolsuzluklarla başedemez. İşin garibi nedir biliyor musunuz? Yolsuzluk konusunda ellerine su dökülmesi olanaksız. İktidarın Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in çıkıp iktidarlarının yolsuzluklarla mücadele edeceğini dile getiriyor ya varın tutun kendinizi tutabilirseniz. Oysa yolsuzlukları arşı alaya çıkmış bir iktidar nasıl olacak da yolsuzluklarla mücadele edecek işte bunu Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kendisi de bilmiyor. Bilmesi bir yana onca yaşanan olaylara karşın çıkmış bir de yolsuzluklarla mücadele edeceklerini söylemiyor mu insanın kafasının tasının atmaması olası değil.
AKP iktidarı döneminde alınan makam araçlarına ve de Recep Tayyip Erdoğan’ın lüks düşkünlüğüne harcanan paraları Maliye Bakanı Mehmet Şimşek bir önüne koysun, ondan sonra da çıkıp yolsuzluklarla bu iktidar mücadele edebilir mi oturup düşünsün. Ama nerde bunlarda o yüreklilik ve dürüstlük? Bu iktidar ki, memurlar için fazla mesaiye 9 kuruş zam yaparken Recep Tayyip Erdoğan’ın uçak filosuna hem de dünyanın en pahalı uçaklarından bir uçak daha ekleyebiliyor. Makam arabalarının sanki hepsi çürümüş teneke olmuş gibi hepsi yeni baştan değiştiriliyor. Yani sizin anlayacağınız ülkemizde milyonlarca yurttaş aç, sefil, işsiz ve çaresizken bu iktidarın bir yerlerine yapışan sülük sürüleri bir elleri yağda, bir elleri balda şaşalı bir yaşam sürüyorlar. Her ne hikmetse Maliye Bakanı Şimşek bu olup bitenlerle ilgili ağzını açıp da tek söz söylemek gereği duymuyor. Ne diyelim? Bir söz vardır, “devletin malı deniz yemeyenler domuz” diye, işte bunlar inançları gereği domuzdan hazetmedikleri için devletin malını ham hum şaralop götürüp sevap kazanıyorlar. Bu yüzden de kimileri için utanç olabilecek yolsuzluklar bunlar için şan şeref yerine geçiyor.
Ancak böyle düşünseler de halkın canına ot tıkayan bu çalan çırpan zümresi yine de büyük bir korku içindeler. Dolayısı ile ipleri ellerinden kaçıracaklarını düşündükçe korkuları da artıyor. Vallahi bunlar öyle büyük bir korku içindeler ki, yürekleri ha durdu ha duracak. Bu yüzden de tek yol baskı diye düşünüyorlar. Bugüne kadar yaşanan baskılara rahmet okutacak yeni baskı yasaları ile şanslarını zorladıkça zorlayıp hayatlarının kumarını oynuyorlar dersek abartmış olmayız. Yoksa meclise getirecekleri baskı yasaları her aklı başında burjuva iktidarlarının başvuracağı bir yöntem olamaz. Bu yönteme ancak yönetemez konuma düşmüş burjuva iktidarlar başvurur ki, bunun adı da tartışmasız faşizmdir.
Hani bunların dur durak bilecekleri de yok. Çünkü arzuladıkları yönetim İslami kurallara göre olduğu için kimsenin demokratik hak ve özgürlüklerine tahammülleri de yok. Bu yüzden işçilere, emekçilere, köylülere, memurlara, küçük esnafa, kadınlara, öğrencilere kısacası Nazım Hikmetin şiirinde dile getirdiği gibi; “Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim!/Sana düşman, bana düşman düşünen insana düşman…” İşte bu yüzden Fazıl Say gibi dünyaca tanınmış piyanistimize dünyayı dar ettikleri yetmiyormuş gibi Kültürden yoksun Kültür Bakanı’nın girişimiyle Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestarsı’na sözlü olarak Fazıl Say’ın solist olarak yer alacağı ve eserlerinin çalınacağı proğramların değiştirilmesi, aksi taktirde yıllık proğramın Bakan tarafından onaylanmayacağı bildirilmiş. İşte her şey kabak gibi ortada. İktidar bir yandan her şeyden korkuyor bir yandan da baskı yoluna gidiyor.
Yazımızı yine Nazım Hikmet’in bir dizesiyle bitirelim.
‘TAVŞAN KORKTUĞU İÇİN DEĞİL, KAÇTIĞI İÇİN KORKAR…"
Göreceksiniz AKP ülkemiz insanlarından öyle bir kaçacak ki, korkudan yüreği çatlayacak yüreği…